Sonraki makalede, bu konuyla ilgili tüm yönleri kapsayan, İslam'da İbrahim'i derin ve ayrıntılı bir perspektiften inceleyeceğiz. Tarihinden ve evriminden günümüz toplumuna etkisine kadar konuyla ilgili uzmanların farklı bakış açılarını ve görüşlerini analiz edeceğiz. Ek olarak, bunların günümüzdeki önemini ve geçerliliğini göstermek için vaka çalışmalarını ve somut örnekleri inceleyeceğiz. Güncellenmiş bilgiler ve ilgili verilerle bu makale, okuyucularımızı bugün çok alakalı olan bu konu hakkında bilgilendirmek ve eğitmek amacıyla İslam'da İbrahim hakkında eksiksiz ve zenginleştirici bir vizyon sağlamayı amaçlamaktadır.
İbrahim إِبْرَاهِيْمُ | |
---|---|
![]() Hüsn-i hat'ta yazılmış 'İbrahim' ardından Aleyhisselam | |
Doğum | Keldani Ur |
Ölüm | Hebron |
Yerine gelen | İshak ve İsmail |
Çocuk(lar) | İshak ve İsmail |
Ebeveyn(ler) | Āzar (Baba) Mahalath (Anne) |
İbrahim,[a] İslam'da Adem ile başlayan ve Muhammed'de doruğa ulaşan peygamberler zincirinin bir halkası olarak görülür.[1] İbrahim'den Kuran'ın 35 bölümünde bahsedilir.[2] O, hem hanif (tek tanrılı) hem de Müslüman olarak adlandırılır ve[1] Müslümanlar onu bir peygamber ve ata, mükemmel Müslüman'ın arketipi ve Mekke'deki Kabe'nin saygıdeğer kurucusu olarak görürler.[3] İslamda, İbrahim İslam'ın ilk Öncüsü (millet-i İbrahim) olarak kabul edilir ve onun tek amacının Tanrı'nın Birliğini ilan etmek olduğunu düşünülür. İbrahim, İslam'da büyük peygamberler arasında yüksek bir konuma sahiptir ve kendisine "Allah'ın Sevgilisi" anlamına gelen "İbrahim Halilullah" denilir.
İbrahim, İshak ve Yakub dışında, Allah katında insanların en faziletlilerindendir.[4][5] [6] İbrahim'den Kuran'da "Müslümanların Babası" ve toplum için bir rol model olarak bahsedilmiştir.[7][8][9]
İslam bakış açısında İbrahim, Haniflik, kurban, Kabe'nin inşa edilmesi, Nemrut'la mücadele ve Nemrut tarafından atıldığı ateşte yanmama gibi hikâyelerin sembol kişisidir. Kur'an'da birçok ayette ismi geçer ve bir peygamber olarak kabul edilir. Öyle ki ona "Allah'ın dostu" manasına gelen Halilullah sıfatı verilmiştir. İbrahim'in "Hanif", Allah'ın birliğine, ortağı olmadığına inananların dininden olduğu kabul edilir.
İslam'da İbrahim'in gördüğü rüyayı, oğlu İsmail'i kurban etmesinin istenmesi şeklinde yorumlayarak onu kurban etmek üzere götürdüğüne ve bu teslimiyetin Allah tarafından ödüllendirilerek kendisine bir melek eşliğinde gökten bir koç indirildiğine inanılır. Kur'an'da çocuğun isimi verilmeden anlatılan bu hikâye Kurban Bayramlarında tekrar anlatılır.
Bu konu Saffat Suresinde şöyle anlatılmaktadır:
İbrahim, Kur'an'a göre Müslüman bir haniftir. İbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyan. Fakat o, hanif bir Müslümandı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi. (Âl-i İmrân suresi, 67)
Kur'an'da İbrahim'in, putperest kavmiyle ve kendini ilah sayan Nemrut ile yaptığı çetin mücadele de anlatılmaktadır. Bu tartışmalarda ona cevap veremeyenler, onu ateşe atarak cezalandırmak istemişler fakat bunda başarılı olamamışlardır. Ateşin İbrahim için bir gül bahçesine dönüştüğü rivayet edilir.
Hani o babasına ve kavmine, "Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?" demişti. "Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk" dediler. İbrahim, "Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz" dedi. "Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?" dediler. İbrahim dedi ki: "Hayır! Rabbiniz göklerin ve yerin rabbidir. O bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim." ''Allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım. '' derken (İbrahim) Belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti. Onlar, "Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir" dediler. (içlerinden bazıları), "İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk" dediler. (bir kısmı da) "O halde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler" dediler. (İbrahim gelince) "Sen mi yaptın bunu ilahlarımıza ey İbrahim" dediler. dedi ki, "Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun, bakalım!" Bunun üzerine birbirlerine dönüp, "Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz" dediler. Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, "Andolsun bunların konuşmayacağını sen de bilirsin" dediler. İbrahim şöyle dedi: "öyle ise siz, (hâlâ) Allah'ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?", "Yazıklar olsun, size de; Allah'ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?" (içlerinden bazıları), "Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin" dediler. (Enbiya suresi, 52-68)
Dedi ki: siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü birbirinizi tanımazlıktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksınız. Varacağınız yer cehennemdir ve hiç yardımcınız da yoktur. (Ankebut suresi, 25)
Kuran'da İbrahim'in putperest kavmiyle münakaşasının yanı sıra putperest babasıyla da tartışması yer verilmiştir. Tevrat'ta Terah olarak geçen ismi Kuran'a Azer olarak zikredilir.
Kur’an ve bazı Yahudi efsanelerinde İbrahim’in ateşe atılma hikâyesine rastlanır. İbrahim Nemrut'u ve putları ilah edinmeyi asla kabul etmemiş, putları kimse görmeden kırarak baltayı büyük putun boynuna saplamış ve Nemrut'u tek tanrı inancına çağırmıştır. İbrahim'in çağrısına kulak asmayan Nemrut, büyük bir ateş yaktırıp, İbrahim'i mancınık ile ateşe attırmış, ama ateş Allah'ın emri ile onu yakmamıştır. Rivayete göre İbrahim ateşlerin içindeyken Tanrı, ateşi bir gül bahçesi haline getirmiştir. Efsanenin Türkiye versiyonunda olay Urfa’da gerçekleşir, ateş göle (balıklıgöl), odunlar ise gölde yüzen balıklara dönüşür. Kuran'da şöyle geçmektedir:
Kuran'da İbrahim'in ölülerin nasıl diriltileceğini merak ettiğinde de bahsedilir. Kuran'da şöyle geçmektedir:
Kur'an, İbrahim'in bazı Tomarlarına (suhuf) atıfta bulunur. Bütün Müslüman alimler genel olarak İbrahim'in hiçbir parşömeninin hayatta kalmadığı konusunda hemfikirdir ve bu nedenle bu, kayıp bir kutsal metine bir referanstır.[12] Bazı bilginler, Yahudi geleneğinin yazarlığını genellikle İbrahim'e atfettiği için, Sefer Yetzirah'a bir referans olmasını önerdi.[13] Bununla birlikte, diğer bilim adamları, İbrahim'in Ahit'ine atıfta bulunduğunu öne sürüyorlar.[14] Kuran'ın 87. suresi Ala Suresi, surenin konusunun İbrahim ve Musa'nın daha önceki kutsal kitaplarında yer aldığını söyleyerek sona erer.[12] Kuran'ın 53. Suresi, Necm suresi, İbrahim ve Musa'nın daha önceki kutsal kitaplarındaki bazı konulardan daha fazla bahseder.