Perennial felsefe

Perennial Felsefe ya da perennializm (daimicilik), evrensel hakikat ilkelerinin insanlık tarihi boyunca tüm kültürlerde ve ruhsal geleneklerde ortak olarak mevcut olduğuna ilişkin felsefi düşünüş.

William Blake'in "Tüm Dinler Birdir" kitabının başlık sayfasının bilinen iki baskısından biri. Basım tarihi 1795. Blake insanlık tarihindeki tüm din ve felsefelerin aynı biricik kaynaktan türediği için bir olduğunu kabul etmekteydi.

Tarihi arkaplan

Rönesans Dönemi

Philosophia Perennis ya da Perennial Felsefe ifadesi ilk olarak İtalyan Augustinusçu Agostino Steuco (1497-1548) tarafından 1540 yılında yayınlanan bir incelemesinin başlığında kullanıldı. Steuco muhtemelen bu ifadeyi kullanan ilk kişi olsa da ona sistematik anlamını ilk veren ve kendi felsefesiyle din ve tarih sentezini bu ifadeye dahil ederek kullanan kişi filozof Leibniz oldu.

Marsilo Ficino

Arapça ve diğer Sami dillerini bilen Vatikan Kütüphanesinde çalışan bir kütüphaneci olan Steuco'nun entelektüel öncüleri ise Rönesans döneminde Aristocu olmayan felsefi geleneklere dikkati çeken Marsilio Ficino (1433-99) ve Giovanni Pico della Mirandola (1463-94) hatta Cusalı Nicholas olmuştu. Floransa Platonik Akademisi'nin kurucusu ve Platon, Plotinus ve Yeni Platoncu filozofların çevirmeni olan Ficino, Lucretius, Plotinus, Iamblichus, Augustine, Proclus, Sözde-Dionysius, Psellus, Pletho, çeşitli takma isimler altında yazılmış mistik yazmayı Hermetik külliyat, Kalde Kahinleri ve sözde-Orfik metinlerle biraraya getirmiş ve tüm bu farklı geleneklerin tek bir ortak mesaja sahip olduğunu öne sürmüştü.

Giovanni Pico della Mirandola

Ficino'ya göre felsefe de din de farklı dillerle aynı hakikati dile getirmekteydi ve Platon da Yunanca konuşan Musa idi. Ficino'ya göre Hristiyanlık öncesinden itibaren taşınan tek bir hakikat vardı ve o bu hakikati prisci yani kadimlerin teolojisi veya felsefesi anlamlarına gelen prisca theologia ya da prisca philosophia veya philosophia priscorum gibi ifadelerle adlandırmaktaydı. Ficino gibi Giovanni Pico da geçmişin tüm felsefe ve teolojilerini tek bir felsefi hakikat sisteminin formülasyonu için kullanmış ve tüm felsefi, teolojik ve bilimsel geleneklerin bu tek ve biricik hakikatin inşasında katkıda bulunduğunu öne sürmüştü. Ficino gelenekler arasında uyumsuzluk durumunda sorunu Platoncu geleneği merkeze alarak çözmeye çalışırken Giovanni Pico ise tüm filozofları eşit şekilde takdir ederek çözüm yoluna gidiyordu. Bunun dışında Ficino Platon ve Aristoteles arasındaki farklarda Platonu öne çıkarırken Pico her iki filozofun temelde benzer şekilde düşündüğü kanaatindeydi.

19.Yüzyıldan Günümüze

William Blake

Batı'da özellikle 19.yüzyıldan itibaren tüm kültürlerde hakikatin var olduğunu ve eşzamanlı olarak geçerli olduğunu savunan perennial bakışı savunan ancak başka çeşitli noktalarda birbirinden ayrılan hatta kimi zaman birbirlerine muhalif bazı kişi ve akımlar ortaya çıkmıştır.

William Blake

İngiliz şair, ressam ve mistik William Blake (1757-1827) Rönesans sonrası dönemde perennial bakışı savunan önemli ilk figürlerden biridir. Blake "Doğal Din Yoktur-Bütün Dinler Birdir" adlı şiirinde insanlığın aynı şiirsel dehasından türediği düşüncesiyle tüm dinlerin bir olduğunu ilan eder.

Blake 1788 tarihli Bütün Dinler Birdir şiirinin beşinci ilkesinde "Tüm Milletlerin Dinleri, her Milletin, her yerde Kehanet Ruhu olarak adlandırılan Şiirsel Dehayı farklı şekilde kabul etmesinden türemiştir." demektedir.

Transandantalizm ve Teosofi Madam Blavatsky

19. yüzyılın sonunda evrenselci, perennial bakış Transandantalizm'de ve Madam Blavatski'nin Teosofist hareketinde yeniden ortaya çıkmıştı. Transandantalistler hakikatin farklı dinlerde de mevcut olduğunu çünkü Tanrı sadece belirli bir inanç sahiplerini kabul ederek insanlığın geri kalanını sapkınlık içinde bırakmayacağını iddia etmişler ve Friedrich Schleiermacher'in de etkisiyle bireysel sezgi üzerinde daha fazla durmuşlardı.

Özellikle Teosofistler Hindu felsefesiyle olan ilgileri sebebiyle bu evrenselciliğin merkezine Hint Advaita Vedanta felsefesini koymuşlardı.

Gürciyev ve Dördüncü Yol Gürciyev

Çok farklı mistik geleneklerden eğitim alarak kendine özgü bir ruhani yol geliştiren Kafkasya doğumlu olmakla birlikte çocukluğunu Kars'ta geçirmiş olan Gürciyev (1866-1949) de yirminci yüzyıl başında perennial bakışı savunmuş etkili ruhani rehberlerden biridir.

İnsan hayatının amacını sorgulayarak yanıt arayışıyla Hindistan, Tibet, Orta Asya, Anadolu ve Mısır'da yirmi yıl kadar gezgin olarak dolașmıș olan Gürciyev Hintli sufi fakirlerden (beden kontrolü), rahiplerden (duygu kontrolü) ve yogilerden (zihin kontrolü) etkilenmiș, ancak yolculuğunun sonunda kendisinin Dördüncü Yol adını verdiği bir öğreti yaratmıștır.

İnayet Han ve Evrensel Sufizm Pir İnayet Han

Perennial bakışı bu ifadeyi kullanmadan savunan önemli tarihi figürlerden biri de sufi üstatlardan biri olan Pir İnayet Han (1882-1927) olmuştur. Çiştiyye sufi okuluna mensup olan İnayet Han 1910 yılında doğup büyüdüğü Hindistan'dan Amerika'ya gitmiş ve Batı dünyasına tasavvufu anlatan ilk Sufi üstatlardan biri olmuştur. Tasavvufu evrensel yönüyle ve diğer dinlerin mistik kollarıyla aynı müşterek mesajı tekrarladığını ifade ederek kitlelere anlatmış, farklı dini/mistik geleneklere de konuşma ve yazılarında sıkça atıflarda bulunmuştur.

Aldous Huxley Aldous Huxley

Yirminci yüzyılda ise terimin literatürdeki kullanımı 1945 yılında "The Perennial Philosophy" adındaki kitabıyla Aldous Huxley'a borçludur. Huxley kitabında Antik Yunan bilge filozoflarından Hint ve Budist kutsal metinlerine Hristiyan azizlerinden ve Sufi dervişlerine farklı kaynaklardan alıntılar eşliğinde her kültürde çeşitli ifade şekillerine bürünen Perennial bir felsefe veya bilgeliğin izini sürmektedir.

Tradisyonalizm René Guénon, Ananda Coomaraswamy ve Frithjof Schuon.

Perennial bakış açısı daha sonra kendisi de bir dönem Teosofist hareket içinde bulunmuş olan René Guénon'un kurucusu ve sözcüsü olduğu felsefi/ezoterik bir okul olan tradisyonalizmde görülür. Tradisyonalist yazar Frithjof Schuon'un Aldous Huxley'in eserinden üç yıl sonra 1948 yılında dinlerin dış çizgilerinde, ayinlerinde birbirlerinden farklı da olsa bâtıni/içrek yönleri bakımından ortak bir anlam taşıdıklarını iddia ettiği eseri Transcendent Unity of Religions adlı eseri basılmıştır.

Hindu, Budist ve İslami kaynakların yanı sıra Eflatun, Plotinus, Dionysius, Dante, Erigena, Eckhart ve Boehme ile incelemeleri ve karşılaştırmalı çalıştırmalarıyla bilinen Ananda Coomaraswamy özellikle 1944'te yayınlanan ""Paths That Lead to the Same Summit" (Aynı Zirveye Götüren Yollar) makalesiyle perennialist perspektife önemli katkılar sunmuştur.

Seyyid Hüseyin Nasr

Doğuştan Müslüman olan tradisyonalist yazar Seyyid Hüseyin Nasr'ın yanı sıra tasavvufa giren René Guénon, Frithjof Schuon gibi tradisyonalist yazarlar da çeşitli dinlerin aynı anda nihai hakikate götüren otantik yollar olduklarını belirtmişlerdir.

Seyyid Hüseyin Nasr, Hristiyanlığın üçlük ilkesinin kutsal bilgi evreninde bir yeri olduğuna ve bu sebeple sırf diğer dinlerin itikatlarında bulunmadığı için hemen reddedilmesi veya üçlük ilkesinin kaldırılmasının doğru olmadığını kabul eder. Buna göre Tanrı kendisini farklı dünyalara farklı yollarla bildirir bu durumda İsa'nın İslam ve Hristiyanlıktaki iki değişik tasvirinin ikisi de doğru olmaktadır.

Trasdisyonalistlerin bu yaklaşımı geleneksel dini çevreler tarafından geleneğe aykırı olduğu düşüncesiyle ve dinlerin tarihinde buna benzer görüşlerin dile getirilmediği dolayısıyla son derece yeni ve modern bir icat (İslamiyet literatüründe bid'at) görülerek şiddetle eleştirilmiştir.

New Age

Çağdaş Batı kültüründe kökleri yirminci yüzyılın ikinci yarısına kadar geri giden ancak 1980'lerde daha fazla görünürlülük kazanan New Age klasik mistik akımlardan ve çağın bilimsel ve kültürel akımlarından yararlanan senkretik bir hareket olarak perennialist yaklaşımı bünyesinde barındırmaktadır.

Neo Advaita Rupert Spira

Günümüzde klasik Advaita Vedanta okulunun görüşlerini yeniden revize ederek modern dünyaya adapte eden Neo-Advaita denilen görüşleri savunan yazar ve konuşmacılar da farklı mistik geleneklerden beslenmekte ve doğal olarak da bu okullarla ilgili perennial bakışı benimsemektedirler. Bu isimler arasında Robert Adams, Rupert Spira, Mooji ve Budist, Zen geleneğinden yararlanan Adyashanti gibi isimler sıralanabilir.

İlkeleri

Perennial felsefenin ilkelerine göre farklı kültürlerde ve bölgelerde yaşayan insanlar gerçeklik, benlik, dünya ve mevcudiyetin anlamı ve amacı hakkında benzer kavrayışlara ve tecrübelere sahip olmuşlardır. Bu benzerlikler tüm dinlerin zeminini teşkil eden evrensel ilkelere işaret etmektedir. Kavrayışlar arasındaki farklılıklar beşeri kültürlerdeki farklılıktan kaynaklanır ve kültürel kayıtların ışığında açıklanabilir.

Aşağıda Perennial Felsefenin ilkelerinden bazıları bulunmaktadır:

Akademide perennializm

Dini Deneyim

Friedrich Schleiermacher (1768-1834)

Farklı dinlerin insan-doğa ve kişi-toplum ilişkisi haricinde bireyin iç dünyasında bir tür "deneyim" olarak tanımlanması dinler arasındaki evrensel öğeyi tanımlama yönündeki incelemelere yeni bir boyut katmıştır. Dinin bir deneyim olabileceği anlayışının kökleri dinin sonsuzluk hissine dayandığını savunan Alman ilahiyatçı Friedrich Schleiermacher'e (1768-1834) kadar uzanmaktadır. Schleiermacher için din ne teolog ve filozofların muhakemeleri ve salt metafizik teorileri ne de kurumsal dinin eylemleriydi bunlar dinin özü değil ona sonradan eklenen unsurlardı. Dinin özü ise ona göre sezgi ve hissedişti.

Schleiermacher'in döneminde itibar kaybeden dinin savunmasında kullandığı "dini deneyim" kavramı birçok din bilgini tarafından da benimsenmiştir. Bu isimlerin aralarında en etkilisi ise William James olmuştur.

Amerikalı filozof ve psikolog William James (1842-1910), 1902 tarihli The Varieties of Religious Experience adlı kitabında "dini deneyim" ifadesini popülerleştirmiştir. James'in temel yaklaşımı kendisinden sonraki felsefecileri ve bilim insanlarını etkilemiş ve akademik düzeyde dinlerin özellikle mistik yönleri itibarıyla mukayesesini teşvik eden bir unsur oldu. Örneğin Hegel ve mistisizm üzerine çalışmaları olan felsefeci W.T. Stace, dinler tarihçisi Huston Smith ve dinbilimleri profesörü Robert Forman gibi yazarlar çağlar boyunca çeşitli kültürlerde tekrarlanan mistik deneyimler arasında temel benzerliklere dikkati çekmişlerdir.

Dini deneyim Hümanist psikolojinin kurucusu Abraham Maslow tarafından da ele alınmıştır. Maslow'a göre çeşitli dinlerdeki mistik, zirve deneyimlerine bakıldığında hepsinin özünün bir ve aynı olduğunun görülebileceğini iddia etmiştir. Farklılıklar ise ona göre zaman ve coğrafyalara göre değişen ve asli olmayıp göz ardı edilebilecek ikincil kültürel öğelerdir.

Dinler Tarihi cephesinde ise Mircea Eliade dini deneyim üzerinde durmuş ve dinin zorunlu olarak Tanrı'ya, ilahlara ya da ruhlara inancı içermese dahi daima kutsalın tecrübesiyle ilişkili olduğunun altını çizmiştir.

Dini çoğulculuk

Dini çoğulculuk anlayışında çeşitli dünya dinlerinin kendilerine özgü tarihsel ve kültürel bağlamlarla sınırlı olduğunu ve dolayısıyla hiçbir dinin bizatihi biricik ve mutlak olmadığını yalnızca eşit derecede geçerli birçok dinin mevcut olduğu savunulur. Her din bir bakıma insanlığın anlaşılmaz ilahi gerçekliği kavrama ve anlama çabasının bir sonucudur. Bu nedenle, her din, ilahi gerçekliğin otantik fakat sonuçta yetersiz bir algısına sahiptir; bu durumda her din evrensel hakikatin kısmi bir anlayışını üretir. Bu nokta senkretizme de açık kapı bırakır.

Dinlerde perennializm

Diğer din mensuplarının da aynı hakikate eriştiğine dair anlayış tarihte apaçık biçimde görünmese de hemen her dinde özellikle mistiklerin bu anlama gelebilecek veya en azından sonraki yazarlarca bu anlamda yorumlanacak sözleri, ifadeleri vardır.

Hinduizmde

Şri Ramakrişna

Hinduizm'de Sri Ramakrishna, Sri Chandrasekharendra Saraswathi gibi swamilerin bazı ifadeleri perennialist bakışa sahip olduklarını göstermekte veya en azından bu manada yorumlanmaktadır. Bunlar arasından 19. yüzyılda yaşamış Hint aziz Sri Ramakrishna tüm dinlerin temel ilkelerinin benzerliğine atıf yapmakla kalmamış o dinleri tecrübe ederek hepsinin aynı hedefe ulaştırdığını açıkça ifade etmiştir:

“Tanrı çok çeşitli vasıtalarla idrak edilebilir. Bütün dinler doğrudur. Önemli olan çatıya ulaşmaktır. Bunu isterseniz taş merdivenler, ahşap merdivenler veya bambu merdivenlerden çıkarak sağlayabilirsiniz ya da oraya bir iple de ulaşabilirsiniz. Ayrıca bir bambu direğiyle de oraya tırmanabilirsiniz."

Hristiyanlıkta

İskenderiyeli Klement

Hristiyanlıkta Origenes ve İskenderiyeli Klement (150 - yaklaşık 215) gibi bilge/azizler İsa'dan önce de hakikatin varlığından söz etmişler ve İsa'dan habersiz olup bu hakikate yönelenlerin de kurtulacağını ilan etmişlerdir.

Yunan felsefesine dair hem bilgisi hem de hayranlığı olan İskenderiyeli Klement, Yunan bilgeliğinin Hristiyanlıkla çelişmediğini çünkü onunla kaynağı paylaştığını düşünür. Ona göre felsefe dindışı bilgi değil Mesih'te vahyedilen akıldan türemiş kutsal bilgidir.

Ancak genel olarak Hristiyanlık öğretisindeki Kilise dışında kurtuluşun olmadığına (Extra Ecclesiam nulla salus) ve kurtuluşa vesile olan tek hakiki kilisenin farklı Hristiyan mezhep mensuplarınca kendi mezhepleri olduğu yaklaşımı Hristiyanlık içindeki ayrımlar kadar Hristiyanlık dışı dinlerin kurtuluşa eriştirebileceklerine dair yaklaşım ve öğretilerin reddiyesinde dayanak oluşturabilmektedir.

İslamiyette

Hallac-ı Mansur

İslamiyette Hallac Mansur, İbn Arabi ve Mevlana Celaleddin-i Rumi, Yunus Emre, Şems-i Tebrizi, Aziz Nesefi, Muhammed Gavs, Dârâ Şükûh, Aynülkudât Hemedânî, Şihabüddin Sühreverdi, Abdurrahman el-Çişti, İbn Miskeveyh, İhvân-ı Safâ mensupları gibi bazı sufiler, mistikler ve düşünürler farklı din ve inanç mensuplarının da hakikate erişebileceklerini yazmış veya bu şekilde yorumlanabilecek ifadelerde bulunmuşlardır.

12.yüzyıldan bir İhvân-ı Safâ risalesi yazması

Örneğin Hallac ile ilgili bir anekdotta ondan aktarılan aşağıdaki satırlar onun perennial bakışa sahip olduğunu net çizgilerle göstermektedir:

"Bilesin ki, Yahudilik, Hıristiyanlık ve diğer dinler, sadece çeşitli sanlar ve farklı isimlerdir; fakat hepsinde maksat aynıdır,farklı değildir. Ben dinlerin ne olduğu konusunu çok düşündüm. Neticede gördüm ki, dinler, bir kökün çeşitli dallarıdır. Bir insandan, onu alışkanlıklarından alıkoyan ve bağlarından koparan bir din seçmesini talep etme. O zaten varlığın sebebini ve yüce gayelerin manasını kendisinin en iyi anladığı şekilde arayacaktır."

Dârâ Şükûh sufi üstadı hocası Miyan Mir ile görülüyor.

İslam dünyasında felsefe içinde perennial felsefeye en yakın düşünce biçimi Kadim Hikmet anlamına gelen Arapça el-''Hikmetü’l-hâlide'' ve Farsça ''Câvidân-ı Hıred'' kavramlarını kullanarak farklı dinlere mensup bilgelerin sözlerini topladığı bir tür antoloji hazırlayan İbn Miskeveyh'e (940-1030) aittir. Miskeveyh eserinin girişine eserinin telif sebebi olarak yazdıkları düşünürün perennial felsefenin tarih ve kültür üstü niteliğine yönelik düşüncelerini net biçimde yansıtmaktadır:

“Bu teliften amacım, daha önce de belirttiğim gibi Câvidân-ı Hıred adlı kadim hikemiyât kitabını Fars, Hind, Arap ve Rum hikemiyâtı ile tamamlamaktır ki bu hikmetler, insanların çoğunluğu tarafından yararlanılan ve seçkinleri tarafından da iştirak edilen hikmetlerdir. Bunların, hem mana hem lafız bakımından her millette tekrarlandığını göreceksin. Bu tekrarları belirtmekten kasıt şuna dikkatini çekmektir; Bütün ümmetlerin akılları, tek bir yolu izlemekte, ülkelere ve zamanlara göre değişmemektedir. Hiçbir şey bu akılların zaman ve devirler üstü seyrini geri çeviremez. Dolayısıyla bu kitaba Câvidân-ı Hıred adını vermek gayet uygun düşmektedir.”

Kalkütta'da Viktorya Anıtında bulunan Mecma-ül-Bahreyn nüshası

Perennial tutumun belki en fazla görüldüğü yer dinler arasında karşılaşmaların en yoğun olduğu Hindistan olmuştur.

Hindistan'da Babür imparatoru Şah Cihan'ın en büyük oğlu ve varisi olan Dârâ Şükûh (1615-1659) başta Hinduizme olmak üzere çeşitli dinlere yakın bir ilgi duymuş hatta tarihte ilk karşılaştırmalı dini çalışma olarak geçebilecek eserler hazırlatmış ve Hindistan'ın çeşitli panditleriyle birlikte hazırladığı İki Denizin/Okyanusun Birleşmesi anlamına gelen Farsça Mecma-ül-Bahreyn (Farsça: مجمع البحرین) adlı incelemesinde Sufi ve Vedantik görüşler arasında ortak zemini açığa çıkarmaya çalışmıştır.

Perennializme yönelik eleştiriler

Perennial tutum on dokuzuncu yüzyıldan itibaren Transandantalizm, Teosofi, Tradisyonalizm gibi farklı felsefi ve mistik akımlarda ana unsuru teşkil etmiş bazıları bu akımların kurucuları olan Madam Blavatsky, René Guénon, William James, Frithjof Schuon, Gürciyev, Aldous Huxley, Mircea Eliade, Huston Smith, John Hick gibi çok sayıda düşünür, akademisyen ve yazarın da çesitli dinlere bakışında benimsediği bir perspektif olmuştur.

Ancak her akım ve düşünceye olduğu gibi doğal olarak perennial felsefe veya perennializme de eleştiriler yapılmıştır. Bu eleştiriler tahmin edilebileceği gibi geleneksel dini çevrelerden olduğu kadar akademik çevrelerden de gelmiştir.

Felsefi/akademik elestiriler şu noktalarda toplanmaktadır:

Dini cevreden yoğun eleştiriler daha çok Hristiyan dünyadan gelmiş olsa İslam dünyasından ve kısmen de Hinduizm cephesinden yapılmıştır. Dinlerin kurumsal yapıları genellikle perennial tutuma sıcak bakmamış, kutsal metinleri ve kurucularının ifadelerine dayanarak benimsedikleri dışlayıcı tutum sebebiyle perennializmi bir tehdit olarak algılamışlar ve özellikle geleneğe referansla perennial tutumun savunulmasında çelişkiler olduğunu iddia etmişlerdir.

Genel olarak dini çevrelerden perennializme yönelik eleştiriler şu noktalarda toplanmaktadır:

Perennializme felsefi yönden olduğu kadar gündelik hayatta yol açtığı iddia edilen bazı olumsuz durumlara işaretle de de eleştiriler yapılmıştır. Özellikle ruhsal aydınlanma fikrinin insan merkezciliği ve bireyciliğini öne çıkarması, aydınlanmanın gerçekte ne olduğu konusunda aydınlanmış olduklarını ilan veya imâ edenler arasında bile herhangi bir anlaşmanın olmayışı, son zamanlarda tanınmış aydınlanmış olduğu düşünülen kimselerin çoğunluğunun rahatsız edici derecede etik olmayan davranışları bu eleştiride yer alan hususlardan bazılarıdır. Ayrıca yoğun meditasyonun beyin kimyasını ve işlevini zararlı bir şekilde değiştirebileceğine dair belirtiler de gittikçe arttığından ve bu sorunların bireylerin hayatını gercekten zor duruma düşürebileceğine dikkat çekilir.

Ayrıca bakınız

Bibliyografya

Yabancı dilde

Türkçe eserler

Kitaplar Makaleler Tezler

Dış bağlantılar

Eleştiriler

Kaynakça

  1. ^ Charles Schmitt, "Perennial Philosophy: From Agostino Steuco to Leibniz", Journal of the History of Ideas, 1966, 27 (1): s.506
  2. ^ Seyyid Hüseyin Nasr, Bilgi ve Kutsal, çev.Yusuf Yazar, İz Yayıncılık, 2001, s.81
  3. ^ Charles Schmitt, a.g.m.,s.507-513
  4. ^ William Blake, Corpus, çev. C.Hakan Arslan, Kült Yayınları, 2016, s.25-28
  5. ^ William Blake, The Complete Writings of William Blake, (Ed.) Geoffrey Keynes, London: Oxford University Press, 1966, s.98
  6. ^ What is Transcendentalism?
  7. ^ Inayat Khan, The Unity of Religious Ideals, Sufi Order Publications, 1979
  8. ^ Aldous Huxley, Kadim Felsefe, çev. Mutlu Yetkin, İthaki Yayınları, 2014
  9. ^ Kitap Türkçe'ye de çevrilmiştir. Bknz. Frithjof Schuon, Dinlerin Aşkın Birliği, çev. Yavuz Keskin, Ruh ve Madde Yayınları, 1992
  10. ^ Seyyid Hüseyin Nasr, Bilgi ve Kutsal, çev.Yusuf Yazar, İz Yayıncılık, 2001, s.119-120
  11. ^ Ahmet Arslan, “Dinler ve Mutlak Hakikat Kavramı: John Hick ve Seyyid Hüseyin Nasr'la Bir Mülâkat”, İslami Araştırmalar Dergisi, 1997, Sayı:2, s.183
  12. ^ Friedrich Schleiermacher, On Religion: Speeches to its Cultured Despisers trans.ed.Richard Crouter, Cambridge University Press, 2010, s.21-23
  13. ^ William James, Dini Deneyimin Çeşitleri, çev. İsmail Hakkı Yılmaz, Pinhan Yayınları, 2017.
  14. ^ Wesley J. Wildman, Religious Philosophy as Multidisciplinary Comparative Inquiry: Envisioning a Future for the Philosophy of Religion, Suny Press, 2010, s. 49,
  15. ^ Abraham Maslow, Religions, Values and Peak Experiences, Colombus: Ohia University Press, 1964, s.20
  16. ^ Douglas Allen, Dini Tecrübenin Fenomenolojik Tahlili, içinde yer aldığı eser Constantin Tacou (Haz.), Din ve Fenomenoloji: Mircea Éliade'nin Eserlerine Toplu Bakış,çev.Havva Köser, İz Yayıncılık, 2000, s.71
  17. ^ James Livingston, "Religious Pluralism and the Question of Religious Truth in Wilfred C. Smith", The Journal for Cultural and Religious Theory Vol.4, no. 3 (2003): s.58-65.
  18. ^ Ramakrishna, Gospel of Sri Ramakrishna, trans.Swami Nikhilananda, New York:Ramakrishna-Vivekananda Center, 1952, s.111
  19. ^ İskenderiye Klement'ten aktaran Seyyid Hüseyin Nasr, Bilgi ve Kutsal, çev.Yusuf Yazar, İz Yayıncılık, 2001, s.30
  20. ^ Annemarie Schimmel, Hallac: Kurtarın Beni Tanrı'dan, çev.G.Ahmetcan Asena, Pan Yayıncılık,2009, s.62
  21. ^ İbn Miskeveyh'in el-Hikmetü’l-hâlide adlı eserinden aktaran Serap Kılıç, Philosophia Perennis Kavramı Açısından İbn Miskeveyh'in El-Hikmetü'l-Hâlidesi, (Master Tezi), M.Ü.Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2007, s.166
  22. ^ Berna Karagözoğlu, Hinduizm ve İslâm Tasavvufuna Yaklaşımı ile Hindistan’ın Ünlü Türk Bilgini Şehzade Dârâ Şükûh, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi,CiltIV/Sayı:XIII /Aralık, 2017, s.96-121
  23. ^ Craig Martin, “Yes, ... but ...”: The Neo-Perennialists,Method and Theory in the Study of Religion 29 (2017), s.314-315
  24. ^ "Problem With Hindu Universalism". 2 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2024. 
  25. ^ Tom Facchine, ""Are All Religions the Same? Islam and the False Promise of Perennialism" False Promise of Perennialism 29 Şubat 2024 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  26. ^ "Nuh Ha Mim Keller - On the validity of all religions in the thought of ibn Al-'Arabi and Emir 'Abd al-Qadir: a letter to `Abd al-Matin". 19 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Mart 2024. 
  27. ^ "Gary Stogsdill, A Critique of Perennialism: Problems with Enlightenment, Gurus, and Meditation". 29 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Şubat 2024.