Kleopatra Kapısı günümüz toplumunda büyük ilgi ve tartışma uyandıran bir konudur. İlgisi kişisel yönlerden küresel konulara kadar uzanmaktadır ve etkisi farklı alanlarda açıkça görülmektedir. Zaman geçtikçe Kleopatra Kapısı tartışma yaratmaya devam eden güncel bir konu olmaya devam ediyor. Araştırma ve analiz açısından bakıldığında, Kleopatra Kapısı'in çağdaş dünyadaki kapsamını ve önemini anlamak için kapsadığı farklı yönleri derinlemesine incelemek gerekir. Bu makalede Kleopatra Kapısı'in en alakalı yönlerini inceleyeceğiz ve günümüz toplumu üzerindeki etkisini analiz edeceğiz.
Kleoptra Kapısı veya Deniz Kapısı, adını Mısır kraliçesi VII. Kleopatra'dan alan, Mersin'in Tarsus ilçesinde bulunan bir şehir kapısıdır.
Kleopatra Kapısı, Tarsus'un girişindedir. Bizans Döneminde inşa edilen kent surlarının Dağ Kapısı, Adana Kapısı ve Deniz Kapısı bulunuyordu. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Tarsus'u anlatırken bu kapı için iskele kapısı ismini takmıştır. Kapının yapımında Horasan harcı kullanılmıştır. Kapının kenarı at nalı şeklinde ve yerden yüksekliği 6.17 m derinliği ise 6.18 metredir. Tarsus'un 18. yüzyıl sonlarına kadar oldukça sağlam üç kapılı surları, 1835 yılında Mısırlı İbrahim Paşa tarafından yıktırılmış ve sadece iki ayak üzerinde tek kemerli deniz kapısı kalmıştır.
Mısır'ın ünlü kraliçesi Kleopatra'nın sevgilisi Romalı General Antonius ile Tarsus'ta buluşmak üzere geldiklerinde, o zamanın limanı olan Gözlükule'de büyük bir törenle karşılanmışlar ve Deniz Kapısından şehre geldiği söylenir. Bu nedenle Deniz Kapısına Kleopatra Kapısı da denir.[1]