Bugünkü yazımızda Hâricîler'in büyüleyici dünyasına dalacağız. Kökenlerini, toplum üzerindeki etkisini ve zaman içinde sahip olduğu önemi araştıracağız. Hâricîler bizi her zaman şaşırtan, etkisi farklı alanlara yayılan ve her yaştan insanın ilgisini çekmeyi başaran bir konu. Hâricîler'in bize sunduğu sırları ve merakları açığa çıkaracağımız bu macerada bize katılın. Keşiflerle dolu bir yolculuğa kendinizi kaptırmaya hazır olun!
![]() | Bu maddenin tarafsızlığı konusunda kuşkular bulunmaktadır. (Temmuz 2009) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Makale serilerinden |
![]() |
Hâricîlik, Hâriciyye ya da Havâric (Arapça: الخرج; çoğ. الخوارج), İslâm dininde bir siyasi mezhep olarak Hicrî ilk yüzyılda ortaya çıkmış ve asırlardır kendini değişik şekillerde sergileyen bir hareket. İslâm dünyası içerisinde %2'lik bir kısmı oluşturmaktadır. Tarihte Hâricîler'in en aşırı fırkalarından olan Ezârika'nın ana görüşleri itibarıyla İslâm'dan çıktığını kabul ettikleri ve kendilerinden olmayan diğer Müslümanları tekfîr ile ithâm ederek öldürdükleri bilinmektedir. Günümüzde ise Hâricîler içerisinde en ılımlı kol olarak bilinen İbâzıyye'nin sadece çoğunlukta oldukları bölge olan Uman (tahmini %70) ile nüfusun azınlığını teşkîl ettikleri Cezayir, Tunus'un Cerbe adası, Zanzibar ve Tanzanya'nın bazı muhitlerinde yaşamakta oldukları bilinmektedir.[1] Öte taraftan "Umman İbâdîleri" kendilerinin Hâricîler'in bir dalı oldukları savını kabul etmemektedirler.[2]
Kaynaklar Haricîliğin çıkışının İslam Peygamberi Muhammed döneminde olduğunu belirtir. Muhammed'e arkadaşlık etmiş olan Abdullah b. Zu'l-Hüveysıra'nın sonradan Haricîlerin liderliğini yapmış olan Hurkus b. Züheyrle aynı kişi olması muhtemeldir.[3] Sahih olduğuna inanılan rivayetlere göre Abdullah b. Zu'l Huveysıra et-Temimi "Adil ol! Zira bu paylaştırma Allah'ın rızasının gözetildiği bir paylaştırma değildir." demiş, bunun üzerine Muhammed üzüntüsünü de belli ederek "Ben adil olmayayım da kim adil olsun!" cevabını vermiştir. Bu davranışı üzerine Muhammed'den kendisini öldürmek için izin isteyenlere yine Muhammed engel olmuştur.[4]
Haricîlerin büyük bir kısmının sünnet ve hadisle sabit birçok hükme itiraz ettikleri bilinmektedir. Kaynaklar, az veya çok, korunmuş veya korunmamış olduğuna bakılmaksızın hırsızın elinin kesileceğini iddia ettiklerini, recmi ve mest üzerine meshetmeyi Kur'an'da olmadığı gerekçesiyle reddettiklerini söyler.[5]
Ayrıca Haricî ekollerinden Ebû İsmâil el-Batihî ve takipçileri "sabah bir rekât ve akşam bir rekâtın dışında namaz yükümlülüğü yoktur" görüşüne sahiptirler.[6]
Siyasi, itikadi veya tarihi bazı ihtilaflar nedeniyle Hariciler kendi içlerinde de çeşitli gruplara ayrılmışlardır. Bu grupların bazıları İslam dininin temel akide kaidelerini takip ederken, bazıları İslam dininin itikadi prensiplerinden ayrılarak İslâm dairesi dışı ilan edilmiş ve İslam dinin dışında incelenmiştir. Fakat bu grupların da temelleri Haricîlere ve İslâm dinine dayanır.
İtikadi sebepler yüzünden bu gruplar çoğunlukla İslam dini dairesi dışında ele alınır.[kaynak belirtilmeli]
Günümüzde Hariciyye mezhebinin, İbâzıyye kolu hariç, diğer kollarının kitlesel varlıkları yok olmuştur. İbadiyye Hariciyye mezhebi kitlesel özellikle bugün Umman'da varlığını sürdürmektedir.[9] Bu kolun kuzey Afrika ve doğu Afrika'ya yayılan mensupları Cezayir'de M’zab'ta, Tunus'ta Cerbe adasında, Tanzanya ve Zengibar'da yaşamaktadırlar. Libya'da "Cebel Nafusa" bölgesinde Ömer el-Muhtâr'ın da mensubu olduğu Sennusi Kabilesi de İbadiyye mezhebine bağlıdır.[10]
Kimilerine göre, Ehl-i sünnet'in köktendincilik kolundan olduğu varsayılan Vehhâbîlik de Haricî kollardan biri olarak gösterilebilir. Nitekim tarihte 18. yüzyıl'da İbn-i Âb’ı-Din ismindeki Hanefî bir âlim, Vehhâbîliğin kurucusu olarak bilinen Muhammed b. Abdülvehhâb'ı, Yeni Haricî olarak tanımlamıştı.[11] .[12] Günümüzdeki Selefi, Vehhâbî toplumların fikirleri ve davranışları Haricilerle mutabıktır.[13] Vahabi ve Selefiler diğer tarikat ehli müslümanları, küfür, şirk ve bid'at ile itham etmektedirler.