Bugünkü yazımızda son yıllarda giderek önemi artan bir konu olan 50-50 Teorisi hakkında konuşacağız. 50-50 Teorisi toplum üzerindeki etkisi, tarihsel önemi veya popüler kültür üzerindeki etkisi nedeniyle birçok insanın ilgi odağı haline geldi. Bu makale boyunca 50-50 Teorisi ile ilgili, kökeni ve evriminden mevcut ve gelecekteki projeksiyonuna kadar farklı yönleri keşfedeceğiz. İnsanların hayatındaki önemini ve çeşitli alanlarda standartları nasıl belirlediğini keşfedeceğiz. Şüphesiz 50-50 Teorisi büyük ilgi gören ve çok şey öğrenebileceğimiz bir konu.
50-50 Teorisi,[1] Türk Kurtuluş Savaşı'nın Batı Cephesi boyunca Yunan ordusu ve Rum isyancılar tarafından Türklere karşı gerçekleştirilen savaş suçlarının Rum Kırımı kadar kötü ve iki olayın aynı şiddette olduğu fikridir. Fikir Türk halkı arasında ilk olarak Türk ordusunun Yunan işgali altındaki topraklarda ilerlemesi ve böylece Türk halkının Yunan ordusunun oluşturduğu tahribata tanık olması ile ortaya çıkmış, ilk kez 1926'da George Horton'ın The Blight of Asia kitabında ele alınmıştır. Her ne kadar Horton kitabında 50-50 Teorisi'nin yanlış olduğunu ve Yunanlar tarafından katledilen Türklerin Rum Kırımı'na "50-50 değil 1'e 10.000 bile olamayacağını" söylese de,[1] Horton'ın bu tavrı hem Türk hem de Türk olmayan akademisyenler tarafından Türk düşmanı ve aşırı Filhelenist olarak yorumlanıp tarihi çarpıtmak ile suçlanmıştır.[2][3][4][5]
Fikrin Büyük Taaruz ile Türk halkı arasında yaygınlaşması öncesinde Mart 1922'de, savaş bölgesine birçok ziyarette bulunan ve hem Türk hem de Yunan tarafının gerçekleştirdiği katliamları belgelemiş İngiliz tarihçi Arnold Joseph Toynbee de benzer görüşler paylaşıyordu. Savaş bölgelerine ziyaretinden önce bir Yunan sempatizanı olan Toynbee'nin Yunan ordusu tarafından gerçekleştirmiş savaş suçlarına tanık olması görüşlerini değiştirdi ve onu Yunanlar ile Türkler tarafından gerçekleştirilen katliamların benzer şiddette olduklarını yazmaya itti.[6][7] Savaşa tanıklık eden her görgü tanığı ise konu hakkında Toynbee ile aynı görüşte değildir ve hem Türk katliamlarının hem de Yunan katliamlarının daha büyük olduğunu savunan raporlar vardır. Örneğin; savaşa tanıklık eden Amerikan gazeteci ve yazar George Seldes, 1919'da Yunanların Anadolu'da Türklere yaptığı katliamların Türklerin Yunanlara yaptığından çok daha büyük olduğunu belirtmiştir[8] ve savaş yıllarında İzmir'de çalışan İsveçli doğubilimci Johannes Kolmodin, mektuplarında Yunan ordusunun 250 Türk köyünü yaktığını ve Yunanların Türklere yaptıkları katliamın Türkler tarafından gerçekleştirilmiş katliamlardan daha büyük olduğunu yazmıştır.[9] Bunun yanında, savaş sırasındaki bir İngiliz istihbarat raporu[10] ve Amerikan donanması tarafından yayınlanmış bir Müttefik raporuna[11] göre Yunanların gerçekleştirdiği katliamlar Türklerin gerçekleştirdikleri yanında "sönük kalmaktadır."
Günümüzde ise, 50-50 Teorisi'nin Türk halkı arasında yaygın olmasına rağmen sadece sayılı miktardaki tarihçi fikri kabul eder. Amerikan tarihçi Rudolph Rummel teorinin yanlış olduğunu söyleyip Türklerin gerçekleştirdiği katliamların çok daha büyük bir ölçekte olduğunu söyler.[12] Justin McCarthy de teori hakkında aynı görüşleri paylaşır, ancak Rummel'in aksine daha yoğun miktarda olan katliamların Türkler değil Yunanlar tarafından gerçekleştirilenler olduğunu söyler.[13]