Bu yazımızda Akhisar Müzesi'in büyüleyici dünyasını keşfedeceğiz. Akhisar Müzesi, kökeninden günümüz toplumu üzerindeki etkisine kadar insanların yaşamlarında önemli bir rol oynamış; kültürü, teknolojiyi ve birbirimizle olan ilişkilerimizi etkilemiştir. Tarih boyunca Akhisar Müzesi, çalışma ve tartışma konusu olmuş, çelişkili görüşler üretmiş ve dünya çapında milyonlarca insanın merakını uyandırmıştır. Bu makaleyle, Akhisar Müzesi'in önemini ve günlük yaşamlarımız üzerindeki etkilerini analiz ederek en alakalı yönlerine ışık tutmaya çalışacağız.
Akhisar Müzesi | |
---|---|
![]() Müzenin girişi, 2025 | |
![]() | |
Açılış | 6 Ağustos 2012 | )
Konum | Paşa Mahallesi, Akhisar, Manisa |
Koordinatlar | 38°55′13″K 27°50′14″D / 38.92028°K 27.83722°D |
Tür | Arkeoloji - Etnografya |
Önemli parça(lar) | Gökçeler kabartması |
Koleksiyon boyutu | 689 eser(2019) |
Ziyaretçi | 18.084(2019)[1] |
Kurucu | Kültür ve Turizm Bakanlığı |
Otopark? | Yok |
Manisa Müze Müdürlüğü bünyesindeki diğer müzeler | |
Akhisar Müzesi, Akhisar'daki bir arkeoloji ve etnografya müzesidir. Thiatira örenyeri yanında bulunan ve Manisa Müze Müdürlüğüne bağlı olarak faaliyet gösteren müze, 2012 yılında ziyarete açılmıştır.
Müze, 1932 yılında hastane olarak inşa edilen bir binada hizmet vermektedir. Bina, tarih boyunca okul ve öğretmenevi olarak kullanılmış, restorasyon çalışmalarıyla müzeye dönüştürülmüştür. 650 m2 kapalı teşhir alanına sahip müzenin koleksiyonunda toplamda 689 eser yer alır. Akhisar ve çevresinde bulunan eserlerin sergilendiği müzede aynı zamanda Helenistik, Antik Roma ve Bizans dönemlerinden kalma arkeolojik eserler ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerini yansıtan etnografik objeler de bulunur.
Arkeoloji ve etnografya bölümü olmak üzere iki ana bölümden oluşan müzenin Arkeoloji bölümünde, Thiatira sikkeleri, Lidya dönemine ait altın objeler, Yortan kültürüne ait seramikler kaplar ve Gökçeler kabartması gibi eserler sergilenir. Etnografya bölümünde ise Akhisar’ın geleneksel yaşamını yansıtan el işlemeleri, giysiler, halı dokumacılığına dair objeler ve mühürler sergilenir. Etnografya bölümünün Arasta seksiyonunda ise tütüncülük, keçecilik, faytonculuk ve saraçlık gibi bölgeye özgü geleneksel meslekler ve bu mesleklere ait objeler yer alır.
Manisa Müze Müdürlüğüne bağlı olan Akhisar Müzesinin binası, geçmişte farklı işlevler üstlendi ve şehir için çeşitli hizmetler sundu. Yapı ilk olarak 1932 yılında Ayşe Aloğlu tarafından, genç yaşta hastalıktan ölen oğlu Ali Şefik’in anısını yaşatmak amacıyla iki katlı bir hastane olarak yaptırıldı.[2] "Ali Şefik Hastanesi" adı verilen yapı, dönemin idarecilerinin talebi üzerine Ayşe Aloğlu'nun izniyle okul olarak kullanılmak üzere Millî Eğitim Bakanlığına tahsis edildi.[3] 1992 yılına kadar Ali Şefik Ortaokulu adıyla kullanılan yapı, yapılan düzenlemeler ile birlikte 1994 yılında Ali Şefik Öğretmenevi olarak hizmete girdi.[4]
2005 yılında, öğretmenevinin kapatılması ve başka bir amaç için tahsis edilmesi gündeme geldi ve bu durum şehirde birtakım tartışmalara yol açtı.[5] Özellikle EĞİTİM SEN Akhisar Temsilciliği, öğretmenevinin kapatılmasının siyasi gerekçelere dayandığını öne sürerek tepki gösterdi ve Akhisarlıların da katılımıyla bu karara karşı protesto eylemleri düzenledi.[6] Gelen tepkiler sonrası yetkililer ise binanın müzeye dönüştürüleceğini ve bu dönüşümün şehrin kültürel mirasına katkı sağlayacağını açıkladılar ancak bu açıklamalar, kapatma kararının ardındaki nedenler konusundaki tartışmaları sonlandıramadı.[7] Bu tartışmalar ile birlikte binanın öğretmenevi olarak kullanımı 2007 yılında sona erdi.[8]
Akhisar ve çevresindeki kazılarda ortaya çıkan arkeolojik eserler, Manisa Arkeoloji Müzesi'nin kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle depolarda muhafaza edilmekteydi. Bölgede devam eden ve uzun vadede sürmesi beklenen kazılarla elde edilecek yeni buluntular, sergileme ve depolama ihtiyacını arttırdı.[9][10] Ayrıca, Akhisar'ın İstanbul-İzmir ve Bergama-Denizli gibi turizm güzergâhlarının kesişiminde bulunması ve Thiatira'nın varlığı, şehirde bir müze kurulmasını gündeme getirdi.[10] Bu ihtiyaçlar doğrultusunda, dönemin Manisa İl Genel Meclisi Kültür ve Turizm Komisyonu Başkanı Kefayettin Öz’ün girişimleriyle bir müze kurulması için çalışmalar başlatıldı ve 4 Eylül 2006'da yer tahsisi yapılan, o dönemde öğretmenevi olarak kullanılan alanda müzenin inşa edilmesine karar verildi.[8][11]
Yapının müzeye dönüştürülmesi için gerekli olan rölöve, restorasyon ve onarım çalışmaları için ihale süreci 2007 yılında başlatıldı. Mart 2007'de inşaat projesinin etüt çalışmaları gerçekleştirildi. Projenin hayata geçirilebilmesi için gerekli bütçenin eksik kalan kısmı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanırken toplam bütçenin 2,1 milyon ₺ olduğu açıklandı.[12]
Müze binası, bir sit alanı içinde yer aldığı için projelendirme ve izin süreçleri uzun sürdü.[10] Bu süreçte, binanın rölöve ve restorasyon projeleri hazırlandı. Ancak restorasyon çalışmalarının başlamasıyla birlikte, binanın mevcut durumunun proje planıyla uyumlu olmadığı anlaşıldı.[13] Yapının dış yüzeyindeki sıvaların sökülmesiyle, zaman içinde meydana gelen değişimlerin mevcut proje planını karşılamadığı ortaya çıktı. Teknik uzmanlar, bu konuda bir rapor hazırlayarak, binanın mevcut haliyle projeye uygun olmadığını belirttiler.[13] Bu durum, koruma kurullarına yeni projelerin sunulmasını ve onaylanmasını gerektirdi.[13]
Projedeki değişiklikler, ihalenin yenilenmesi ve yapının ikinci katının yıkılması gibi müdahaleler, çalışmaların durmasına ve restorasyon sürecinin daha da uzamasına neden oldu.[13] Başlangıçta 2007 yılı sonunda tamamlanması planlanan yapı, 1.537.897 ₺ maliyetle altı yıllık bir süreç sonunda tamamlandı.[10][14] Yapılan çalışmaların tamamlanmasının ardından 18 Mayıs 2012'de halkın ziyaretine açılan müze, 6 Ağustos 2012'de Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın katılımıyla resmî olarak açıldı.[15]
Bir bahçe içerisinde birbirinden bağımsız olarak inşa edilmiş olan müze, idari bina ve depo biriminden oluşan bir komplekse sahiptir. Dikdörtgen planlı ve tek katlı olarak tasarlanan müze binası, toplamda 650 m2lik bir kapalı teşhir alanı sunar. Müze, arkeoloji ve etnografya olmak üzere iki ana bölümden oluşur. Etnografya bölümü içinde, Akhisar’da halen varlığını sürdüren geleneksel zanaatların sergilendiği Arasta adlı bir seksiyon da bulunur. Ayrıca, müze bahçesinde ziyaretçilerin açık alanda tarihi eserleri deneyimleyebilmesine olanak sağlayan 1.250 metrekarelik bir açık teşhir alanı bulunur.[16]
Akhisar Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen eserler, çeşitli yollarla toplandı. Bu süreçte bağış, satın alma ve müsadere gibi yöntemler öne çıktı. Bunun yanı sıra Manisa Arkeoloji Müzesi'nde korunan eserler, müzenin kurulması ile birlikte Akhisar Müzesi'ne taşındı. Thiatira antik kentinden ve çevredeki arkeolojik kazılardan elde edilen eserler, müzenin temel koleksiyonunu oluşturur. Açıldığı yıl 1051 eserin sergilendiği müzede, 2019 yılı itibarıyla 689 eser sergilenmektedir.[16][17] Bu eserler, arkeoloji, etnografya ve arasta olmak üzere üç ayrı bölümde ziyaretçilere sunulur.[16]
Müzenin arkeoloji bölümü, Tunç Çağı'ndan Bizans İmparatorluğu'na kadar uzanan bir zaman aralığını kapsayan ve bölgenin tarihsel ve kültürel çeşitliliğine ait eserlerden oluşur. Soma kömür ocaklarından çıkarılarak müze envanterine eklenen ve yaklaşık 18-11 milyon yıl öncesine tarihlenen fosil örnekleri de bu bölümde sergilenir.
Bakır Çağı'na ait Kulaksızlar bölgesinden elde edilen mermer idoller ve taş işçiliği örnekleri, erken dönem buluntuları arasında öne çıkar. Yine bu döneme ait Akhisar yakınlarındaki Bostancı köyündeki (eski adıyla Yortan) 1900'lü yılların başında Paul Gaudin tarafından yapılan kazılarda ortaya çıkarılmış Yortan kültürüne ait seramikler de koleksiyonun önemli parçalarındandır. Tümülüs kazılarında ortaya çıkarılmış Lidya dönemine ait altın ve gümüş eserler ile yine bu döneme ait MÖ 5. ve 4. yüzyıllara tarihlenen, ikisi mitolojik sahneli, üçü palmet motifli olmak üzere beş adet Attika lekythosu da bu bölümde sergilenmektedir.[18][19] Gökçeler köyünde bulunan altın koyun figürü ile aynı bölgede keşfedilen ve Arkaik döneme tarihlenen "Genç Erkek Kabartması" olarak bilinen Gökçeler kabartması da serginin öne çıkan eserleri arasındadır.[19][20]
Müzenin bu bölümünde sergilenen Roma dönemine ait seramikler, Roma ve Bizans dönemlerine ait cam kaplar, unguentariumlar, madeni eserler, ostotekler ve takılar, bu dönemlerin üretim tekniklerini ve estetik anlayışını yansıtır.[21][22][23] Yine bu bölümde, Antik Roma'ya ait, onurlandırma ve mezar steli olarak kullanılmış dört yazıt sergilenmektedir.[24] Müze envanterindeki Klasik Yunan ve Antik Roma dönemlerine ait pişmiş toprak figürinler ile Antik Thiatira yerleşiminden elde edilen ve Arkaik dönemden Osmanlı dönemine kadar tarihlenen sikkeler de bu bölümde sergilenir.[23][25]
Etnografya bölümü, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinden başlayarak Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar uzanan tarihî ve kültürel eserleri içermektedir. Bu bölümde, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait para koleksiyonları bulunmaktadır. Ayrıca, 18. yüzyıla ait bir Kur'an, Osmanlı dönemine ait çeşitli el yazması eserler ve Osmanlı padişahlarının fermanları sergilenmektedir. Çini üzerine işlenmiş hüsn-i hat eserleri de bu koleksiyonun bir parçasıdır.[16]
Bölümde ayrıca Osmanlı döneminden kalan ve Akhisar Belediyesi'ne ait olan mühürler yer almaktadır. Çanakkale seramikleri de sergilenen eserler arasında bulunmaktadır. Yöresel erkek ve kadın giysileri, geleneksel takılar, halı örnekleri ve kaftanlar, bölgedeki kültürel giyim ve dokuma ürünlerine ait örnekleri içermektedir.[16]
Bölümde, geçmiş dönemlerde kullanılan günlük eşyalara da yer verilmektedir. Cam kaseler, tabaklar ve sürahiler mutfak eşyaları arasında sergilenmektedir. Kahve kültürüne ait objeler ve hamam eşyaları da koleksiyonun bir kısmını oluşturmaktadır. Geleneksel el işlemeleri, el sanatlarına ait örnekler arasında bulunmaktadır.[16][23]
Aydınlatma ve savunma amaçlı kullanılan eşyalar da bölümde sergilenmektedir. Osmanlı dönemine ait gaz lambaları, tabancalar, tüfekler ve çeşitli büyüklükte kılıçlar koleksiyonun içeriğini oluşturmaktadır. Bu eserler, ilgili dönemlerin yaşam kültürüne ve kullanılan araç gereçlere dair çeşitli örnekler sunmaktadır.[23][26]
Arasta seksiyonu, etnografya bölümü içerisinde yer alan ve Akhisar’ın tarihsel ve kültürel mirasını yansıtan, bölgedeki ticaret ve zanaat faaliyetlerine ait objelerin sergilendiği bir alandır. Bu bölümde, 19. ve 20. yüzyıllarda bölgenin önemli geçim kaynaklarından biri olan tütüncülüğe ilişkin balya baskı sandıkları, tütün dizme iğneleri, çapalar ve ilaçlama aletleri sergilenmektedir.[23]
Seksiyonda ayrıca geleneksel el sanatları ve zanaatlar da tanıtılmaktadır. Kalaycılık, saraçlık, semercilik, Akhisar'a özgü at arabası ve fayton üretimi gibi zanaatlara ait üretim malzemeleri ve ekipmanlar sergilenir. Burada ayrıca Akhisar'da keçecilik yapmış olan Orhan Patoğlu'na ayrılmış bir "Keçeci Orhan" isimli vitrin de bulunmaktadır. Vitrinde Patoğlu'nun ürettiği keçeler, çeşitli kepenekler ve bunların üretiminde kullandığı aletler sergilenmektedir.[27] Yine bu bölümde Akhisar'daki lonca ve kahvehane kültürüne ait çeşitli objeler ve materyaller de sergilenmektedir.[16][23]