Günümüz dünyasında Zeki Duygulu farklı alanlarda önem kazanan bir konudur. Eğitimden teknolojiye, politikadan sağlığa kadar birçok aktörün dikkatini çeken Zeki Duygulu, toplumda geniş bir tartışma yarattı. Zaman ilerledikçe, Zeki Duygulu'in göz ardı edilemeyecek bir sorun olduğu ortaya çıkıyor, çünkü etkisi insanların günlük yaşamlarında giderek daha fazla hissediliyor. Bu makalede, önemini ve mevcut gerçekliğimizdeki etkilerini anlamak için Zeki Duygulu ile ilgili farklı yönleri analiz edeceğiz.
Zeki Duygulu | |
---|---|
Doğum | 1 Ocak 1907 Beyrut, Lübnan |
Ölüm | 13 Mart 1974 (67 yaşında) İzmir, Türkiye |
Başladığı yer | ![]() |
Tarzlar | Klasik Türk müziği |
Meslekler | Şarkıcı |
Çalgılar | ud, viyolonsel |
Etkin yıllar | 1920-1974 |
Zeki Duygulu, (1907, Beyrut, Osmanlı İmparatorluğu - 13 Mart 1974, İzmir), Klasik Türk müziği şarkıcısı, bestecisi ve söz yazarı.
Eski rûsûmat memurlarından Fethi Bey’in oğludur. Babasının görevi sebebi ile bulunduğu Beyrut'ta 1907 yılında doğdu. Babasının Trablusgarp Savaşı’nda İstanköy'de İtalyanlar'a esir düşmesi üzerine annesi ile birlikte İzmir’e geldi. Kurtuluş Savaşı’na bizzat katılarak İstiklâl Madalyası aldı. 1938 yılında Hamiyet Hanım’la evlendi. Bu evlilikten Metin, Erol, Erdem ve Eser isminde dört çocuğu oldu.[1]
On iki yaşında sahneye çıktı. 1925 yılında Fahrettin Altay’ın Süvari Kolordusu'nda müzik öğretmenliği yaptı. Uzun yıllar İzmir, İstanbul ve Ankara piyasalarında çalıştı. Zaman zaman radyo yayınlarına katıldı. Bestekârlığa erken başlayarak bine yakın eser besteledi. İlk eseri Harmandalı Mustafa başlıklı eseridir.[2] Selahattin Pınar, Sadi Hoşses, Ekrem Güyer, Müzehher Güyer, Şair Mustafa Nafiz ve Sâdettin Kaynak ile dostluklar kurdu ve musiki bilgisini ilerletti. Film müzikleri yaptı, bestelerinin çoğu günümüze kadar nota eksikliğinden ulaşmadı. Erol Duygulu'nun babası Tayfun Duygulu'nun dedesidir.[3]
Zeki Duygulu, 13 Mart 1974 tarihinde İzmir’de öldü. Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.