Deniz Kızı Eftalya | |
---|---|
Doğum | Atanasia Yeorgiadu 1891 Büyükdere, İstanbul |
Ölüm | 15 Mart 1939 (48 yaşında) İstanbul |
Ölüm sebebi | Kalp yetmezliği |
Meslek | Şarkıcı · Kantocu |
Evlilik | Sadi Işılay |
Müzikal kariyeri | |
Tarzlar | Klasik Türk müziği, Kanto |
Etkin yıllar | 1923-1939 |
Denizkızı Eftelya Işılay (Atanasia Yeorgiadu, Yunan: Αθανασία Γεωργιάδου, d. 1891, İstanbul - ö. 15 Mart 1939, İstanbul), Osmanlı Rumu ses sanatçısı ve kantocu.
1891 yılında Büyükdere'de doğdu.
Müziksever bir subay olan babası Yorgaki Efendi'nin, konuklarına saz çaldığı zamanlarda şarkılar söyleyerek müzik yaşamına başlayan Eftelya, Galata semtinin çalgılı kahvelerinde sahneye çıktı. İlk dönemlerde, adının kantocular arasında geçmemesinin nedeni, o zamanlarda şarkı ve türkü yorumlamasından kaynaklanmaktadır. Udi Yorgo Bacanos'un ağabeyi müzisyen Aleko Bacanos, Eftelya'nın sesinden etkilenerek Gel ey denizin nazlı kızı nuş-i şarab et adlı dönemin ünlü şarkılarından birini bestelemiştir.
Eftelya Hanım'ın Galata kahvelerinde başlayan müzik yaşamı, Türk müziğinin önemli bestecilerinden kemancı Sadi Işılay ile evliliğinden sonra değişti. Eftelya Hanım, bu evlilik sayesinde 1923’te başlayan mübadelede Yunanistan’a gönderilmekten kurtuldu. Mübadele yıllarını zevci Sadi Bey ile birlikte Fransa'da geçirdi. İlk plaklarını 1923-26 yılları arasında Paris’te Pathé firması için doldurdu. Aynı dönem Avrupa ve Orta Doğu'da konserler verdi.
Yeniden İstanbul’a döndükleri 1927'de Columbia plak şirketi İstanbul’da faaliyete geçmiş, Türkiye’nin ilk resmi müzik okulu olan Dârülelhan’ın Anadolu'dan derlediği halk ezgilerinin kayıt alınması için işbirliği yapmıştı. 100 plaklık çalışmanın 56 tanesini Tamburacı Osman Pehlivan'ın tamburası eşliğinde Denizkızı Eftelya okudu. Gayrimüslim sanatçı olmasından dolayı tepki çekmemek amacıyla, doldurduğu 30 kadar plakta kendi adı yerine takma Türk isimleri kullandı.
Atatürk'ün huzuruna çıkıp söylediği şarkılar beğenildikten sonra sanatçı, 1930 yılından sonra doldurduğu plaklarda adını gizlememiş, adı plâk kapaklarında "Deniz Kızı Eftelya Hanım" biçimiyle yer almıştır. Deniz Kızı Eftelya isminin nereden geldiğini kendisi şöyle açıklamıştır:
1934 yılında, Sahibinin Sesi şirketinin 7 nolu katalogundaki tanırım yazısında Deniz Kızı Eftelya'dan şöyle bahsedilir:
“ | Deniz Kızı Bayan Eftelya Sadi'yi musiki âleminde tanımayan hemen hiç kimse yok gibidir, muhteşem ve kudretli sesiyle senelerden beri musikî erbabını peşinden sürükleyen ve hâlâ bugün bile sanat sahasında aynı lezzet ve zevk ile dinlenen Deniz Kızı daima okuyor ve alkışlanıyor, o bı sıfatı çocukken kazanmıştır. Pederi çok musikî meraklısı idi. Mehtaplı gecelerde boğazın binbir gece masallarını yaşatan sahillerinde saz âlemi yapılırdı. Bayan Eftelya o zaman şakrak ve gür sesiyle sakin suları dalgalandırır, kayalara çarpan dalgaların âkisleri dinleyenleri çıldırtırdı. Hayranları ona pek haklı olarak Deniz Kızı unvanını verdiler. Birkaç sene evvel Bayan Eftelya kıymetli sanatkârlarımızdan Bay Kemanî Sadi'yle evlenerek bu suretle sanatını dahi evlendirmiş oldu. .kendilerinden çok daha büyük muvaffakiyetler bekleriz. | „ |
Şirket-i Hayriye 1930’lı yıllarda eski bir geleneği canlandırmak amacıyla Boğaziçi Mehtap Âlemleri (Mehtabiye) düzenledi. Dört Şirket-i Hayriye vapuru süslendi ve 375 kuruşa biletler satışa sunuldu. İlk program 4 Ağustos 1936 tarihinde yapıldı. Bir sal üzerinde sahne hazırlandı, bir zeybek takımı ve Şehir Tiyatrosu aktörlerinden Hâzım Körmükçü bu sahnede Denizkızı Eftelya ile beraber yer aldı.
45 yaşındaki Eftelya Hanım, o geceki performansında çok üşüyerek hastalandı ve bir daha sağlığına kavuşamadı. 15 Mart 1939’da kalp yetmezliği nedeniyle öldü. Naaşı, Aya Triada Kilisesi'nde düzenlenen cenaze törenin ardından Şişli Rum Ortodoks Mezarlığı'na defnedildi.
Bu alt başlığın geliştirilmesi gerekiyor. |