Bu yazıda dünyanın her yerinden insanların dikkatini çeken bir konu/figür/olay olan Sokağa çıkma yasağı'i detaylı olarak inceleyeceğiz. Sokağa çıkma yasağı uzun zamandır hayranlık ve tartışma konusu olmuştur ve etkisi siyasetten eğlenceye, bilime ve popüler kültüre kadar toplumun çeşitli alanlarına yayılmaktadır. Bu yazı boyunca Sokağa çıkma yasağı'in önemine ve etkisine daha yakından bakacağız, günümüz dünyasındaki önemini ve insanların yaşamlarında oynadığı rolü analiz edeceğiz. Sokağa çıkma yasağı hakkında bilmeniz gereken her şeyi ve yaşadığımız dünyayı nasıl şekillendirdiğini öğrenmek için okumaya devam edin.
Sokağa çıkma yasağı, belirli düzenlemelerin geçerli olduğu bir zamanı belirten bir emirdir.[1] Tipik olarak, bireylerin evlerine dönmeleri ve burada kalmaları gereken zamanı ifade eder. Böyle bir emir kamu makamları tarafından verilebileceği gibi evde yaşayanlara bir evin sahibi tarafından da verilebilir.[2] Örneğin, au pair gibi, akşamları ev sahibi ailenin evine ne zaman dönmeleri gerektiğini düzenleyen bir sokağa çıkma yasağı verilir.[3]
Sokağa çıkma yasakları sıkıyönetimde kullanılan bir denetim unsurudur; ancak savaş, pandemi, afet veya kriz durumunda kamu güvenliği için sokağa çıkma yasakları da uygulanabilir.[4]
Türkiye'de COVID-19 pandemisi önlemleri kapsamında 21 Mart 2020 itibarıyla 65 yaş üzeri vatandaşların sokağa çıkması yasaklanmıştır.[5] Daha sonra, 3 Nisan itibarıyla yasak 20 yaş altına da uygulanacak biçimde genişletilmiştir.[6] 10 Nisan'da ise 30 büyükşehir ve Zonguldak için 48 saat sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.[7] Haftasonu yasakları bir süre devam etmiştir. Ramazan Bayramı ve arifesinin olduğu 23 ila 26 Mayıs arasında ise tüm yurtta sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.[8] Yazın kısıtlamalar kaldırılmış, 20 Kasım 2020 itibarıyla yeniden yürürlüğe konmuştur.[9]
Pandemi döneminde, ilk olarak 65 yaş üzerine ilan edilen sokağa çıkma yasağı yaş ayrımcılığı ve insan hakları ihlali tartışması yaratmıştır.[10][11][12] Ancak 12 Haziran 2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi, iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeniyle bunun bir hak ihlali olduğunu kabul etmemiştir.[13]