Bu makale, günümüzde büyük önem taşıyan Neo-faşizm konusunu ele alacaktır. Neo-faşizm toplumun, kültürün ve genel olarak dünyanın çeşitli yönleri üzerindeki etkisi nedeniyle birçok kişinin dikkatini çekti. Yıllar geçtikçe, Neo-faşizm'i çevreleyen ilgi ve tartışmalar giderek artıyor ve bu konu üzerinde daha fazla çalışma ve araştırmaya yol açıyor. Bu makale, Neo-faşizm'e geniş ve eksiksiz bir genel bakış sağlamak amacıyla farklı bakış açılarını, verileri ve görüşleri analiz edecektir.
![]() | Bu maddenin veya maddenin bir bölümünün gelişebilmesi için siyaset konusunda uzman kişilere gereksinim duyulmaktadır. Maddedeki sorun: Akademik içerik gerekiyor. (Ağustos 2019) |
Makale serilerinden |
![]() |
Neo-faşizm, II. Dünya Savaşı sonrasında bazı Avrupa ülkelerinde görülmüş "yeni faşist" akımdır. Faşizmin bu türü belli bir zümrenin değil bütün milletin kendini diğer milletlerden üstün görerek öne çıkma çabası olarak da tanımlanabilir. Neonazizm ile beraber Avrupa'da ve ABD'de neo-faşist oluşumlar bulunmaktadır.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra hem Batı Almanya'da hem de Doğu Almanya'da nazi düşünceleri yasaklanmıştır. Her iki Almanya birleştikten sonra bu yasak devam etmiştir. Şu an etkinlikte olan neonaziler Almanya'da Türkler[1] ve Yahudiler[2] başta olmak üzere Alman olmayanlara saldırıda bulunmaktadır. Nazi propagandası yapmak ve nazizmi savunmak Almanya'da büyük bir suçtur.
İtalya'da da Almanya'da olduğu gibi faşist hareketler yasaklanmıştır. Fakat bu yasaklar pek sıkı değildir. Hâlen İtalya Meclisinde neo-faşist milletvekilleri vardır.[kaynak belirtilmeli] Bunun dışında daha çok İtalyan gençlerinin oluşturduğu neo-faşist Kara Gömlekliler bulunmaktadır. Şu an Ulusal Faşist Parti'nin yeniden kurulması İtalya Anayasası'nda yasaktır.
1967'de gerçekleşen Albaylar Cuntası ile Yunanistan'da 1974'e kadar iktidarda kalacak faşizan bir rejim iktidara geldi. İktidarı yoğun bir şiddet politikasıyla ellerinde tutan cunta rejimi özellikle Yunanistan'daki güçlü komünist hareketin etkisiyle 1974'te devrildi.
Şili’de 1973 yılında ABD’nin desteğiyle gerçekleşen askeri darbede Salvador Allende’nin demokratik-sosyalist hükümeti devrildi ve General Augusto Pinochet iktidara geldi. Pinochet ülkeyi 1989-1990 dönemine kadar terör ve şiddet rejimiyle yönetti.
Yine de tarihçiler arasında Pinochet rejiminin ne kadar faşist olarak tanımlanabileceği tartışmalıdır. Pinochet dönemi Şili devleti için post-faşist tanımlaması da kullanılmaktadır. Irkçılık, lider kültü, dışarıya yönelik saldırgan bir milliyetçilik Pinochet diktatörlüğü döneminde 1930'lu ve 1940'lı yılların faşizmlerinde olduğu gibi belirleyici bir rol oynamadı. Pinochet diktatörlüğü kuvvetli bir antikomünist tutum takınmıştır ve hem iç politikayla ilgili hem de halkın muhalif kesimlerine yönelik bastırma ve imhaya yönelik şiddete dayalı yöntemleri önceki faşist rejimleri hatırlatır.
Buna karşın ekonomik politikalarda Şili devleti serbest piyasa ekonomisini tercih etmiş; ülkeyi yabancı yatırımcılara, özellikle de ABD’ye açmıştır. Bu politikalar yüksek ekonomik büyüme sağladı, ancak eleştirmenler ekonomik eşitsizliğin çarpıcı biçimde arttığını belirtiyor ve 1982 para krizinin Şili ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkilerini bu politikalara bağlıyor.[3][4] 1990'ların çoğu için, Pinochet'nin reformlarının mirası tartışmalı olmaya devam etse de, Şili Latin Amerika'daki en iyi performans gösteren ekonomiydi.[5]
Rusya'da Sovyetler Birliği döneminden beri faşist oluşumlar mevcut olmuştur. Bu oluşumlar ilk olarak Ekim Devrimi'nden sonra komünizm karşıtı milliyetçi Rus siyasetçiler ve kişiler tarafından oluşturulmuştur, ancak bunların gerçek anlamda faşist olduğu söylenemezdi. II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği'ni yıkıp yerine milliyetçi ve ulusal bilince sahip "büyük bir Rusya" kurmak isteyen komünizm karşıtları Sovyet topraklarını işgal eden Alman ordusunun yanında savaşmışlardır. II. Dünya Savaşı'nı Müttefiklerin kazanmasıyla beraber Sovyetler Birliği Doğu Avrupa'daki etkisini artırmıştı. O yıllardan beri komünist sisteme karşı çıkıp "büyük Rusya"yı kurmak isteyen Rus neo-faşistler etkinliklerini günümüzde de sürdürmektedirler.
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki faşist hareketler Siyahî karşıtlığı üzerinedir. Siyahî karşıtlığında en önde gelen oluşum Ku Klux Klan örgütüdür. Amerikan Nazi Partisi ismindeki neonazi parti ise Siyahî karşıtı olduğu gibi antisemitist bir oluşumdur.
Ülkü Ocakları akademisyenler,[6][7][8][9][10] ana akım medya[11][12] ve solcu kaynaklar tarafından neo-faşist olarak nitelendirilmiştir.[13][14] Milliyetçi Hareket Partisi'ne (MHP) yakın bağlantıları olan gençlik örgütü,[15] 12 Eylül öncesi dönemde MHP'nin paramiliter veya militan kanadı olarak tanımlanmıştır.[16][17][18][19][20] Albay Alparslan Türkeş tarafından 1960'lı yılların başında kurulmuş örgüt 1970'li yılların sonlarında, üyelerinin sol eylemci ve militanlarla kentsel gerilla savaşına girdiği Türkiye'deki siyasi şiddet dönemi sırasında öne çıkmaya başlamıştır. Akademisyenler, örgütü bu dönemdeki şiddet ve cinayetlerin çoğundan sorumlu bir ölüm mangası olarak nitelendirmiştir. 100'den fazla Alevi'nin öldürüldüğü ve basında genişçe yer bulmuş saldırıları Aralık 1978'de Maraş'ta gerçekleşmiştir. İdeolojilerinde ve etkinliklerinde, Kürtler, Aleviler,[21] Ermeniler, Yunanlar, genel olarak Hristiyanlar ve Yahudiler de dahil olmak üzere, Türkiye'deki neredeyse tüm Türk ve Sünni olmayan unsurlara düşmanlık bulunmaktadır.[22][23][24]
Milliyetçi Hareket Partisi neo-faşist olarak tanımlanır[25][26][27][28][29] ve aşırı sağ yelpazede konumlandırılır.[30][31][32] Şiddet yanlısı paramiliter Ülkü Ocakları[33] ve organize suç örgütleri ile bağlantılıdır.
Ümit Özdağ liderliğindeki Zafer Partisi'nin de göçmen karşıtı ve sağ popülist söylemleriyle Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Birlik ve Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya'nın Kardeşleri partileri gibi Avrupalı neo-faşist partilerle olan benzerliği tartışılmıştır.[34][35][36][37][38]
The US also established contacts with the neofascist Nationalist Movement Party and its militants, the Grey Wolves.
...the Grey Wolves, a neo-fascist, militant youth group...
...the far-right Nationalist Movement Party (MHP), with its openly fascist "Grey Wolves" youth organization...
The Grey Wolves, also commonly referred to as the Ülkü Ocakları (Idealist Hearths), are a youth organization with close links to the MHP.
MHP'nin gayri resmi militan kolu olan Bozkurtlar sokak cinayetlerinde ve silahlı çatışmalarda yer aldı.
MHP'nin gayri resmi militan kolu olan Bozkurtlar sokak cinayetlerinde ve silahlı çatışmalarda yer aldı.
Pour la minorité religieuse alévie – ces « protestants » de l'islam, près de quinze millions de personnes, et parmi elles nombre de Kurdes –, marquée par les terribles massacres perpétrés en particulier par les « Loups gris » à Maras (1978) ou à Sivas (1979, 1993), le retour du MHP n'est pas une bonne nouvelle.
The Turkish nationalist "Ülkücü" movement is ideologically rooted in exaggerated nationalism, linked with an overstated image of its own ethnicity. The ideology is characterized by very distinct, often also racist, enemy concepts of ethnic minorities in Turkey. These minorities include Kurds, Armenians, Greeks and Jews.
In Deutschland sollen mindestens zehntausend Personen zu dieser Szene zählen. Die Grauen Wölfe träumen von der Vereinigung aller Turkvölker zu einer Großtürkei, die vom Balkan bis Zentralasien reichen soll. Die Liste derer, die sie verachten und bekämpfen, ist lang: Kurden, Armenier, Griechen, Juden, Schwule und Christen.
Both in Malatya and in Istanbul the local branches of the ultranationalist Grey Wolf youth organisation (Ulku Ocaklari) had also organised demonstrations against Christians.