Bu makalede Mus'ab bin Umeyr ve günümüz toplumunun çeşitli yönleri üzerindeki etkisi tartışılacaktır. Mus'ab bin Umeyr siyaset, ekonomi, teknoloji ve kültür gibi çeşitli alanlarla olan ilgisi nedeniyle son yıllarda büyük ilgi uyandıran bir konudur. Sonraki birkaç satırda, Mus'ab bin Umeyr'in evrimi ve sonuçlarının yanı sıra insan davranışı ve çevremizdeki dünyayla ilişki biçimimiz üzerindeki etkisi de analiz edilecek. Aynı şekilde Mus'ab bin Umeyr'e ilişkin farklı bakış açıları ve yaklaşımlar ele alınarak, günümüzdeki önemini ve kapsamını anlamamıza olanak sağlayacak kapsamlı bir vizyon sağlanması amaçlanmaktadır.
![]() | |
Doğum | 585 Mekke, Hicaz, Arabistan (günümüzde Suudi Arabistan) |
Ölüm | 625 |
Din | İslam |
Mus'ab bin Umeyr (Arapça: مصعب بن عمير d. 585, ö. 625), İslam peygamberi Muhammed'in sahabesidir. Mekke'deki Kureyş kabilesinin Abdüddar boyuna mensuptur. 614 yılında İslam'ı kabul etti ve 625 yılında Uhud Muharebesi'nde öldü.
Mekke'nin en zengin ailelerinden birine mensuptu. İslam peygamberi Muhammed ondan şu sözlerle bahseder: Mekke'de Mus'ab bin Umeyr'den daha güzel giyinen, daha yakışıklı ve nimetler içinde yüzen başka bir genç görmedim.[1] Medineli Müslümanlarla Muhammed arasında yapılan ilk antlaşma olan Birinci Akabe Biatı'ndan sonra bizzat Muhammed tarafından İslam'ın tebliğ edilmesi için Medine'ye gönderilen sahabedir.[2]
Mus'ab bin Umeyr, Kureyş kabilesinin Abdüddar kolunda doğdu. Kesin doğum yılı bilinmiyor ancak 614 yılında İslam'ı kabul ettiğinde çok genç olduğundan 594 ile 598 yılları arasında doğduğuna inanılmaktadır.[3] Mus'ab, Umeyr bin Haşim ile Hunas bint Malik'in oğluydu ve ailesi çok zengindi. Babasının otoritesi sayesinde gençliğinde bile Kureyş ileri gelenlerinin toplantılarına katılmasına izin veriliyordu.
İlk Müslümanlar Mekkelilerin baskısı nedeniyle Muhammed'le Erkam'ın evinde toplanıyorlardı.[4] Mus'ab bu yeni dine ilgi duydu ve İslam hakkında daha fazla bilgi edinmek için bu eve gitti. Kur'an'ı ve Muhammed'in anlattıklarını duyunca Müslüman oldu.[3][5]
Mus'ab, annesinin tepkisinden korktuğu için ilk başta inancını gizli tuttu.[6] Ancak bir gün Osman bin Talha, onu Erkam'ın evine girip Müslümanlarla namaz kılarken gördü. Haber yayıldı ve sonunda annesine ulaştı; o da, onu vazgeçirmek amacıyla onu evlerine zincirledi.[7] Mus'ab inancına bağlıydı ve bundan vazgeçmedi. Muhammed, bir daha ailesinin baskısına uğramaması için ona Habeşistan'a hicret eden sahabelere katılmasını tavsiye etti. O da hapsedildiği evinden kaçarak hicret kervanına katılır ve Habeşistan'a gider.
Bir süre sonra Habeşistan'dan döndü. Medineliler'den bir grup İslam'ı kabul etti ve Muhammed'den kendilerine İslam'ı anlatacak öğreticiler talep etti. Bu görev Mus'ab bin Umeyr'e verildi. Medine'de Es'ad bin Zürare'nin evinde kalan Mus'ab bin Umeyr birer ikişer gelen Medinelilere İslam'ın esaslarını öğretti. Medine'ye ilk hicret eden sahabi Mus'ab bin Umeyr'dir. Kendisine verilen bu görev dolayısıyla Mus'ab, İslam'da ilk elçi ve öğretmen olarak kabul edilir. Medine'de ilk cuma namazı kıldıranın da o olduğu rivayet edilir.[8]
Mus'ab bin Umeyr, Bedir Muharebesi'ne katılan sahabe arasındaydı.
624'teki Uhud Muharebesi'nde Muhammed, Mus'ab ibn Umeyr'i Müslüman sancağını taşıması için görevlendirdi.[9] Muharebe sırasında, savaşın bittiği izlenimine kapılan bazı sahebe savaş alanındaki mevzilerini terk ederek Mekkeli güçlere Muhammed'e saldırma fırsatı verdi. Tehlikeyi fark eden Mus'ab, düşmanların dikkatini kendine çekmek ve Muhammed'i korumak niyetiyle sancağı kaldırıp tekbir getirdi.[10] Mus'ab Mekkeli askerlerin saldırısına uğradı ve sancağı tutan sağ eli kesildi. Ancak bu sırada Kur'an okumaya devam etti ve bayrağı sol eline aldı. Sol eli kesilince sancağı kollarıyla tuttu ve onu düşürmedi.[11][12] Sonunda Musab, İbn Kami'ah'ın attığı mızrakla vuruldu ve öldü.
Mekke müşriklerinden İbn-i Kâmia adında biri Muhammed'e saldırırken, Mus'ab bin Umeyr onun karşısına çıktı. Bu müşrik, bir kılıç darbesiyle Mus'ab bin Umeyr'in sağ kolunu kesti. Mus'ab bunun üzerine sancağı derhal sol eline aldı. İkinci bir darbe ile sol kolu da kesilince, sancağı kesik kollarıyla tutup göğsüne bastırdı. Bu haliyle kendini Muhammed'e siper yapan Mus'ab bin Umeyr'in üzerine hücum eden İbn-i Kâmia, vücuduna bir mızrak sapladı. Musab bin Umeyr mızrağı çıkarıp yerine sancağı taktı, daha sonra yere yıkıldı ve yaşamını yitirdi.
Defni sırasında onu kefenleyecek örtü bulunamadı. Sahabelerden Habbab, bu olayı şu şekilde rivayet eder;
"Biz Muhammed'le birlikte Medine'ye yalnız Allah rızası için hicret ettik. Artık mükâfatını Allah'tan bekleriz. Arkadaşlarımız arasında bu nimetlerden tatmadan âhirete gidenler vardır ki Mus'ab bin Umeyr bunlardan biridir. O Uhud günü şehid olmuştu da kendisini saracak bir kefen dahi bulamamıştık. Yalnız şehidin bir kaftanını bulmuş ve bu aziz şehidi ona sarmaya çalışmıştık. Ancak başını örterken ayakları açılıyor, ayaklarını kapatırken de başı açığa çıkıyordu. Bu yoksulluk karşısında, Muhammed bize şehidin başını örtmemizi ve ayaklarının üstüne de izhîr denilen kokulu ottan koymamızı emretti".[13]
Muhammed, Musab'ın naaşının yanında durdu ve Kur'an'dan şu ayetleri okudu: "İnananlar arasında Allah'a verdikleri söze sadık kalan adamlar vardır. Allah'ın Elçisi, sizin Allah katında şehit olduğunuza tanıklık eder."
Mus'ab'ın erkek kardeşi ve amcası onun ölümünü duyunca şöyle dedi: "Biz Allah'tan geldik ve mutlaka O'na döneceğiz. Onun için Allah'tan mağfiret diliyorum." Fakat eşi Hamne bint Cahş Mus'ab'ın öldüğünü duyunca bağırdı ve çok ağladı.