Günümüz dünyasında Abdullah bin Ümmü Mektum toplumda giderek artan ilgi uyandıran bir konu haline geldi. Abdullah bin Ümmü Mektum, tarihsel önemi, günlük yaşamdaki etkisi veya kültürel alandaki etkisi nedeniyle her yaştan ve her kökenden insanın ilgisini çekmiştir. Abdullah bin Ümmü Mektum ortaya çıkışından bu yana tartışma, çalışma ve araştırma konusu olmuştur ve önemi zaman içinde azalmamıştır. Bu makalede, Abdullah bin Ümmü Mektum'in farklı yönlerini ve çağdaş dünyadaki anlamını keşfederek evrimini, etkisini ve günümüzdeki önemini analiz edeceğiz.
İbn Ümmü Mektum ابن امّ مكتوم veya Abdullah bin Ümmü Mektum عبد الله بن أمّ مكتوم | |
---|---|
Abdullah (Amr) bin Kays bin Zâide el-Kureşî el-Amirî | |
![]() Abdullah bin Ümmü Mektum Türbesi | |
Doğum | ? Mekke, Arabistan |
Ölüm | 636 Kufe, Irak |
Ölüm sebebi | Kadisiye Muharebesi |
Milliyet | Arap Kureyş kabilesi |
Din | İslam |
Ebeveyn(ler) | Kays (baba) Atike bint Abdullah (anne) |
Muharebeler Kadisiye Muharebesi (öldü) |
Abdullah bin Ümmü Mektum (? - 636), İslam peygamberi Muhammed'in gözleri görmeyen sahabesidir.[1]
İslam'dan önce adının Husayn olduğu, Muhammed’in kendisine "Abdullah" ismini verdiği söylenmektedir. Medineli âlimler adını Abdullah, Iraklılar ise Amr şeklinde kaydeder. Soyu konusunda farklı görüşler ileri sürülmüş olup babası Kays, Kureyş kabilesinin Âmir b. Lüey oğulları kolundandır ve Hatice bint Hüveylid’in dayısının oğludur. Mekke’de İslamiyet’i ilk kabul edenlerden biri olan İbn Ümmü Mektum, burada Muhammed'e müezzinlik yaptı. İbn Ümmü Mektum, Hicret'ten sonra Medine’de halka Kur’an öğretmekle meşgul oldu. Muhammed, çeşitli nedenlerle Medine dışına çıktığı zaman İbn Ümmü Mektum ona vekalet etti ve geride kalanlara namaz kıldırdı. Bu görevin kendisine on üç defa verildiği kaydedilmektedir. 636 yılında meydana gelen Kadisiye Muharebesi'ne katıldığı, savaştan sonra Medine’ye dönünce muhtemelen savaşta aldığı yaralar yüzünden öldüğü veya Kadisiye’de öldüğü rivayet edilmiştir.[1]
İslamiyet’te engellilerle ilgili çeşitli hükümlerin belirlenmesi İbn Ümmü Mektum vesilesiyle mümkün olmuş, onların vekil bırakılmaları, imamlık yapmaları, savaşa iştirak etmeleri, farz namazlara katılmaları, korunma amacıyla köpek beslemeleri gibi konular açıklık kazanmıştır. Kör oluşu yanında evinin camiye uzaklığını da ileri sürerek Muhammed’den cemaate gelmemek için izin istemişse de, bulunduğu yerden ezanı duyduğu için bu isteği uygun görülmemiş, ancak mazereti sebebiyle köpek beslemesine izin verilmiştir. İbn Ümmü Mektum, Medine döneminde de Bilal Habeşi ile birlikte Muhammed’in müezzinliğini yapmıştır.[1]
Muhammed, Mekke’de bazı paganlara Müslümanlığı anlattığı bir sırada, İbn Ümmü Mektum yanına gelerek Allah’ın ona öğrettiği meseleleri ve Kur'an'ı kendisine anlatmasını istemiş, Muhammed de böyle hassas bir zamanda rahatsız edilmekten ötürü onun bu davranışına hoşnutsuzluk göstermiş ve bu durum üzerine Allah'ın kendisini uyardığı ayetler (Abese Suresi) bildirilmiştir. Daha sonra Muhammed’in İbn Ümmü Mektum’u gördüğü zaman ona iltifat edip ikramda bulunduğu ve, “Ey kendisinden dolayı Rabbimin beni azarladığı zat, merhaba!” diye muzip bir şekilde hitap ettiği bilinmektedir.[1]