Bugün son yıllarda milyonların dikkatini çeken bir konu olan Likçe'den bahsetmek istiyoruz. Likçe tartışma yaratan, değişime ilham veren ve yerleşik normlara meydan okuyan bir konudur. Likçe ortaya çıkışından bu yana ilgi ve merak uyandırdı, ilham kaynağı ve yansıma nedeni haline geldi. Tarih boyunca Likçe kültürde, toplumda ve insanların yaşamlarında çok önemli bir rol oynamıştır. Bu makalede Likçe'in toplum üzerindeki etkisinden günümüz dünyasındaki sonuçlarına kadar farklı yönlerini inceleyeceğiz.
Likçe, Likya dili | |
---|---|
Trm mili | |
Ana dili olanlar | Anadolu |
Konuşan sayısı | ölü dil (tarih gerekli) |
Dil ailesi | Varsayılan
|
Yazı sistemi | Antik Yunan alfabesi zeminli özgün Likya alfabesi |
Dil kodları | |
ISO 639-2 | xlc |
ISO 639-3 | – |
Likçe ya da Likya dili, Güneybatı Anadolu'da, günümüzde Teke Yarımadası'na karşı gelen Likya ülkesinin halkı olan Likyalılar tarafından kullanılmış ve M.Ö. 1. binyıl ortalarından itibaren kayda geçmiş Anadolu dili.
Likya dili, M.Ö. 2. binyıldan itibaren kayda geçmiş selefleri Hitit dili ve Luvi dili gibi Hint Avrupa dillerinin Anadolu alt grubuna dahildir. M.Ö. 600 ilâ 200 yıllarına tarihlenen alfabetik yazıt niteliğindeki metinlerden bilinmektedir. Ancak Luvilerin M.Ö. 15. ve 14. yüzyıllardan itibaren kayda geçmiş iki ayrı diyalektinden Batı Luvi diyalektini Likya dilinin habercisi sayan kaynaklar mevcuttur. Günümüze kadar keşfedilmiş Likya yazıtları 150 kadardır. Bunlar eski Yunan alfabesini zemin alan, ancak dilin özelliklerine uyarlanmış farklı harf ve karakterler de içeren bir alfabe ile yazılmışlardır. Likya dili, günümüzde Fethiye Müzesi'nde sergilenen Ksantos steli sayesinde kısmen çözülebilmiştir.