Ahidnâme

Günümüz dünyasında, Ahidnâme çok çeşitli insanlar için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. Toplum üzerindeki etkisi, kültürel önemi veya günlük yaşamın farklı yönleri üzerindeki etkisi nedeniyle Ahidnâme dünya çapında milyonlarca bireyin dikkatini çekti. Ahidnâme, ortaya çıkışından günümüze kadar farklı alanlardaki uzmanlar tarafından tartışmaya, analize ve çalışmaya konu olmuş ve bu da mevcut bağlamda önemini ortaya koymaktadır. Bu makalede, bu çok alakalı konuya daha geniş ve daha eksiksiz bir vizyon sağlamak için Ahidnâme ile ilgili farklı yönleri ve onun mevcut toplum üzerindeki etkisini inceleyeceğiz.

Fatih Sultan Mehmet'in yakın zamanda fethedilmiş Bosna'daki Katolik keşişlere ahidnâmesi, 1463 yılında çıkartılmıştır. Tam dini özgürlük ve korunma hakkı sağlar.

Ahdname, Ahtiname ya da Ahidnâme Osmanlı İmparatorluğu'na ait bir çeşit anayasal bildirgedir çoğunlukla kapitülasyon olarak adlandırılır. Erken modern dönem boyunca, Osmanlı İmparatorluğu bu belgeyi Ahidname-i Hümayun ya da emperyal teminat olarak adlandırmıştır ve Ahdname İmparatorluk ile çeşitli Avrupalı devletler arasında resmi antlaşma işlevi görmüştür.[1]

Tarihsel arka plan

Ahdname'nin ne çeşit bir belge olduğu konusunda ve tarihi arka planı hakkında hala detaylı araştırmalara ihtiyaç var. Fakat Ahdname'nin Osmanlı diplomasisinde önemli bir yeri olduğu ve iki devlet arasında sözleşmeli uzlaşmaları ortaya koyduğu biliniyor. (Genellikle Osmanlı İmparatorluğu ile Venedik gibi Avrupalı uluslar).[2] Ahdname toplumu yapılandırmaya ve ulus devletler arasında yapılan uzlaşmaları muhafaza etmeye yardımcı olmasından dolayı tesirli bir uygulamadır.[3]

Venedikte Ahidnâmeler, Osmanlı İmparatorluğu ile olan siyasi ve ticari ilişkileri sağlamak ve sürdürmek için kullanılıyordu. Osmanlı İmparatorluğu ve Venedik arasındaki bu antlaşmalar, İtalyan tüccarlarının Osmanlı topraklarına yaptıkları ticari seyahatlerde korunmalarını sağlıyordu.[4] Bütün bunların ötesinde Venedik, ticari gücünü koruyabilmek için Osmanlı İmparatorluğu ile iyi ilişkilere sahip olmak zorunda olduğunun çok iyi farkındaydı.[5]

16. yüzyılla birlikte Venedik, Osmanlı ile barışçıl ilişkiler sürdürmeye yönelik bir politika izlemeye başladı. 1453'te Konstantinopolis'in fethinden sonra Osmanlı İmparatorluğu Avrupa'nın en güçlü devleti haline gelmişti. Bunun bir sonucu olarak Venedik herhangi bir çatışmayı körüklememek adına dikkatli hareket etmeye mecbur kaldı. Ahdnameler mücadele içindeki iki devlet için kullanışlı bir iletişim aracı haline gelmişti.[6]

Osmanlı İmparatorluğu ve Venedik arasında hazırlanan Ahdnamelerin büyük çoğunluğu iki güç arasındaki savaşlardan sonra oluşturulmuştur. (1503 ve 1540 yıllarındaki iki savaştan sonra olduğu gibi) Geriye kalan antlaşmalar sadece daha iyi nitelikler ve koruma sağlamaları için hem Osmanlı'nın hem Venedik'in istekleriyle düzenlenmişlerdir.[7]

Kaynakça

  1. ^ Goffman, Daniel. “Negotiating with the Renaissance State: the Ottoman Empire and the New Diplomacy.” in The Early Modern Ottomans: Remapping the Empire. Eds. Virginia Aksan and Daniel Goffman. Cambridge: Cambridge (Page 63). .(Page 64).
  2. ^ Goffman, Daniel. The Ottoman Empire and Early Modern Europe. New York: Cambridge University Press, 2002 (Page 187).
  3. ^ Goffman, Daniel. The Ottoman Empire and Early Modern Europe. New York: Cambridge University Press, 2002.(Page 187).
  4. ^ Goffman, Daniel. The Ottoman Empire and Early Modern Europe. New York: Cambridge University Press, 2002.(Page 193).
  5. ^ Goffman, Daniel. “Negotiating with the Renaissance State: the Ottoman Empire and the New Diplomacy.” in The Early Modern Ottomans: Remapping the Empire. Eds. Virginia H. Aksan and Daniel Goffman. Cambridge: Cambridge (Page 63).
  6. ^ Theunissen, Hans. Ottoman-Venetian Diplomatics: The Ahd-names. 1998. (Page 1-3).
  7. ^ Theunissen, Hans. Ottoman-Venetian Diplomatics: The Ahd-names. 1998. (Page 249).