Bugünkü yazımızda, dünya çapında milyonlarca insanın dikkatini çeken heyecan verici bir konu olan Abdülkerim Sabit Bey dünyasını derinlemesine inceleyeceğiz. Abdülkerim Sabit Bey, kökeninden günümüz toplumu üzerindeki etkisine kadar tarihte silinmez bir iz bıraktı. Bu doğrultuda kökenlerini, zaman içindeki gelişimini ve günümüzdeki önemini araştıracağız. Ayrıca Abdülkerim Sabit Bey'in kültürden teknolojiye kadar günlük yaşamın farklı yönlerini nasıl etkilediğini ve etkisinin gelecekte nasıl öncü olmaya devam edeceğini analiz edeceğiz. Kendinizi Abdülkerim Sabit Bey'in büyüleyici dünyasına kaptırmaya ve bu temanın sunduğu her şeyi keşfetmeye hazır olun. Bunu kaybedemezsin!
Abdülkerim Sabit Bey | |
---|---|
Doğum | 1863 Saray kasabası, Bosna, Osmanlı Devleti |
Ölüm | 28 Ekim 1913 İstanbul, Osmanlı Devleti |
Defin yeri | Edirnekapı Şehitliği, İstanbul |
Meslek | Bürokrat, şair |
Vatandaşlık | Osmanlı Devleti |
Tür | Divan şiiri |
Konu | Hüzün, melankoli ve aşk |
Edebî akım | Tanzimat ve Serveti Fünun şiiri arasındaki "Ara Nesil" |
Önemli eser | Sabâh-ı İnşirâh |
Etkilendikleri | |
Abdülkerim Sabit Bey (1863, Saray kasabası, Bosna[not 1] – 28 Ekim 1913, İstanbul), Türk divan şairi, bürokrat.
Türk edebiyatında kendinden önceki Tanzimat edebiyatının izlerini taşıyan ve Servet-i Fünûn edebiyatının hazırlayıcısı olan ara nesle mensup edebiyatçılardan birisidir. Tanzimat dönemi edebiyatçılarından Muallim Naci'ye yakınlığı ile bilinir.
1863 yılında Bosna'nın Saray kasabasında doğdu.[1] Babası, Trabzon naibi Şerif Mahmûd Bey'dir.[2] Sıbyan mektebinden sonra eğitimine bir buçuk yıl kadar süreyle Galatasaray Sultani Mektebi'nde devam etti. Ayrıca özel hocalardan Arapça, Farsça, Fransızca, coğrafya, fenn-i hesap ve tarih gibi dersler aldı.[1] Galatasaray Sultanisi'ndeki öğrenimini tamamlamadan ayrıldı.
On beş yaşındayken Hariciye Tercüme Odası 'nda çalışmaya başladı. Ardından çeşitli konsolosluklarda, Batum Başkonsolosluğunda ve Hariciye Nezareti İstişare Odası Muavinliğinde bulundu. Çalışmaları İran hükûmeti Rus hükûmeti tarafından verilen nişanlar, Osmanlı Devleti'nin verdiği Hamidiye Hicaz demiryolu madalyası ile ödülendirildi.[1] Hariciye Nezareti İstişare Odası Muavinliği görevi sırasında emekliye ayrıldı.
1880'li yılların başında gazete ve dergilerde şiirler yayımladı. Şiirlerinde Muallim Naci'nin izinden giderek batılılaşan Türk şiiri ile divan şiirinin sentezine ulaşmaya çalıştı. Yirmi beş adet şiirini Sabah-ı İnşirah (1884) adlı kitapta topladı. Şirilerinin tematik özünü hüzün, melankoli ve aşk oluşturmakta idi.
Abdülkerim Sabit Bey, Muallim Naci'nin Kasım 1885-1886'da çıkardığı, altı sayı yayımlanan İmdâdü’l-Midâd adlı edebi derginin imtiyaz sahibi idi. Bu dergide şiirleri, çevirileri yayımlandı.[3] İmdâdü'l Midâd mecmuası sayesinde basın çevresinde tanındı.
28 Ekim 1913 tarihinde İstanbul'da öldü. Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.