Bu yazımızda Vaclav Nijinski'in büyüleyici hayatını ve günümüz dünyasına olan etkisini inceleyeceğiz. Vaclav Nijinski, kurulduğu günden bu yana hem büyük hayranlık hem de eleştiri yaratan tartışmalı bir figür oldu. Yıllar boyunca Vaclav Nijinski, toplumun ve kültürün farklı yönlerini etkileyerek tarihte silinmez bir iz bıraktı. Vaclav Nijinski, bilim alanındaki yeniliklerinden dünya siyaseti üzerindeki etkisine kadar, dünya çapında milyonlarca insanı şaşırtmaya ve ilgisini çekmeye devam eden bir değişim aracı oldu. Bu makalede onun mirasına bakacağız ve etkisinin bugün hala nasıl geçerli olduğunu keşfedeceğiz.
Vaclav Nijinski | |
---|---|
![]() Vaclav Nijinski (1910, Sankt-Peterburg) | |
Doğum | Wacław Niżyński 12 Mart 1889 Kiev, Rus İmparatorluğu |
Ölüm | 8 Nisan 1950 (61 yaşında) Londra, İngiltere |
Defin yeri | Paris, Fransa |
Meslek | Balet |
Etkin yıllar | 1908-1916 |
Evlilik | Romola de Pulszky (1913–1950) |
Vaclav Nijinski (12 Mart 1889 - 8 Nisan 1950), Polonyalı balet, koreograf.
Paris'teki Ballets Russes topluluğunda, Michel Fokine'in koreografisini yaptığı eserlerde canlandırıldığı rollerle seyirci tarafından adeta, ilahlaştırıldı; döneminin en büyük dansçısı kabul edildi. Koreograf olarak ise döneminde çok eleştirilmiş, ancak kendinden sonraki dönemlerde yüzyılın büyük yenilikçi bale sanatçılarından biri kabul edilmiştir.[1]
1889 yılında doğdu. Babası Polonyalı balet Tomasz Niżyński, annesi balerin Eleonora Bereda'dır. Nijinski, ebeveynleri gibi bale sanatçısı olarak yetişti.
1908'de kızkardeşi Nijinska ile birlikte[2] Sankt-Peterburg İmparatorluk Dans Akademisi'nde eğitimine başlayan Nijinski, yüksek sıçrama gücüyle dikkat çeken bir baletti. 1907'de okuldan mezun oldu ve Mariinski Tiyatrosu'nda görev aldı.[3] İmparatorluk Bale Topluluğu'nun baş balerinleri Mathilde Kschessinska, Olga Preobrajenska ve Tamara Karsavina ile dans etti.
1908'de, onu Don Juan balesinde izleyen Sergei Djagilev ile tanıştı. Djagilev'in Paris'te Ballets Russes adlı bale topluluğunun ilk turnesine davet edildi. Kızkardeşi Nijinska ile birlikte ülkeden ayrılıp Fransa'ya gitti.[2] Ballet Russes topluluğunun sahnelediği eserlerde Anna Pavlova ile başrolleri paylaştı. Turnenin sonunda Nijinsky zamanının en büyük dansçısı kabul edildi.[4] Bir yıl sonra yeniden Paris'e geldi; Şehrazad’da zenci köleyi, Karnaval’da Arlecchino’yu yorumladı; Gülün Ruhu’nda final sahnesindeki sıçrama ünlü oldu. Rolüyle bütünleşmesi, pandomim yeteneği, dönüşlerdeki ustalığı; "erkek dansçı" kavramının klasik balede kabul edilmesinde etkili oldu.[1]
1912'de kendi koreografilerini yapmaya başladı.[5] Cinsiyet rollerinin akışkanlığına yer veren ve tartışma yaratan eserler verdi. Djagilev'in desteği ile topluluk için önce Bir Pan'ın Öğleden Sonrası (1912) ve Oyun (1913) koreografilerini yarattı. Ardından Djagilev onu besteci Stravinsky'nin barbarca bir pagan ritüelini konu eden Bahar Ayini adlı bale müziğinin koreografisini yapması için görevlendirdi. Eser, henüz yeni açılmış bir sahne olan Champs-Élysée Tiyatrosu'nda 29 Mayıs 193'te sahnelendiğinde dansın henüz ilk dakikalarında protestolar, müzik ilerledikçe düpedüz bir isyana dönüştü; hem müzik hem de koreografi çok sert eleştiriler aldı.[6] Eser, 5 temsil ve kısa bir Londra turnesi dışında 1920 lere kadar sahnelenmedi. Sonraki yıllarda ise değişik yaklaşımlarla ele alındı ve izleyicileri ikiye bölmeye devam etti.[7]
Nijiinski, 1913'te Güney Amerika turnesine çıktı. Bu turne sırasında Macar balerin Romola de Pulszky ile evlendi, bu evlilikten iki kız çocuğu oldu. Evlendikten sonra Paris'e döndüğünde Djagilev onunla görüşmeyi reddetti ve Ballets Russes Topluluğu'ndaki işine son verdi. Kendi dans topluluğunu kurmak istedi ama başaramadı.
1916'da Djagilev'den aldığı teklif üzerine yeniden onunla birlikte çalışmaya başladı ve Kuzey Amerika'da turnesine çıktı. Bu turnede psikolojik bir hastalığın ilk belirtileri görüldü. Turneden sonra eşiyle İsviçre'ye yerleşti.[5]
1919'da ağır bir sinir krizinden sonra kendisine şizofreni teşhisi koyuldu, hayatının geri kalanını psikiyatri kliniklerinde geçirdi.
1950'de Londra'da böbrek yetmezliğinden ölen Nijinski'nin cenazesi üç yıl sonra Londra'dan Paris'e getirildi, Montmartre Mezarlığı'na defnedildi.
Ölümünden sonra eşyaları arasında bulunan dört defterlik günlüğü, Nijinski’nin Günlüğü adıyla yayımlandı.[5]
Ferit Edgü, Nijinski'nin günlüğünden esinlenerek yazdığı öyküleri Nijinski'sinin Öyküleri adıyla yayımlamıştır.[8]