Her yaştan ve her kültürden insanın ilgisini çeken Fransa konusunun büyüleyici dünyasına bu kez dalacağız. Çok eski zamanlardan beri Fransa, tutkuları uyandıran ve hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenlerin merakını uyandıran bir konu olarak bir çalışma, tartışma ve düşünce kaynağı olmuştur. Bu makalede, kökeninden günümüz toplumundaki sonuçlarına kadar Fransa ile ilgili farklı yönleri inceleyeceğiz. Fransa hakkında bu keşif ve öğrenme yolculuğumuzda bize katılın.
Fransız Cumhuriyeti République française (Fransızca) | |||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Başkent ve en büyük şehir | Paris | ||||||||||
Resmî dil(ler) | Fransızca (anayasal) - 11 Fransa dili (bölgesel) | ||||||||||
Demonim | Fransız | ||||||||||
Hükûmet | Üniter yarı başkanlık sistemi cumhuriyeti | ||||||||||
| |||||||||||
Yasama organı | Fransız Parlamentosu | ||||||||||
Senato | |||||||||||
Ulusal Meclis | |||||||||||
Kuruluş | |||||||||||
| |||||||||||
Yüzölçümü | |||||||||||
• Toplam | 640.679 km2[1] (43.) | ||||||||||
Nüfus | |||||||||||
• Şubat 2021 sayımı | 67.399.000[2] (20..) | ||||||||||
• Yoğunluk | 116/km2 | ||||||||||
GSYİH (SAGP) | 2021 tahminî | ||||||||||
• Toplam | 3,232 trilyon $[3] (9..) | ||||||||||
• Kişi başına | 49.492 $[3] (22..) | ||||||||||
GSYİH (nominal) | 2021 tahminî | ||||||||||
• Toplam | 2,938 trilyon $[3] (7..) | ||||||||||
• Kişi başına | 44.995 $[3] (22..) | ||||||||||
Gini (2018) | ▼ 28.5[4] düşük | ||||||||||
İGE (2019) | 0.901[5] çok yüksek · 26. | ||||||||||
Para birimi | Euro (€, EUR) | ||||||||||
Zaman dilimi | UTC+1 (CET 2) | ||||||||||
Telefon kodu | +33 | ||||||||||
İnternet alan adı | .fr 8 | ||||||||||
Resmî site Fransa | |||||||||||
1 Fransa'ya ait tüm karalar. 2 Sadece kıta Fransa'sı. |
Fransa, resmî adıyla Fransız Cumhuriyeti (Fransızca: République française ), Batı Avrupa'da crcofofııycggd5pypduofğıg9ugıgğfohpvpbkgfo ülkedir. Fransa'nın Avrupa kıtasındaki komşuları Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, İtalya, İspanya, Monako ve Andorra'dır. Akdeniz'de İtalya'ya ait Sardinya Adası'ndan sadece 12 km uzaktaki Korsika adası da Fransa'ya aittir. Sahip olduğu denizaşırı illerde de, Fransız Guyanası aracılığıyla Brezilya ve Surinam'a, Saint Martin Adası aracılığıyla da Hollanda Antilleri'ne sınırı vardır. Fransa, Manş Denizi'nde deniz yüzeyinin altından geçen Manş Tüneli'yle Birleşik Krallık'a bağlanmaktadır.
Fransa, yönetimde yarı başkanlık sisteminin uygulandığı üniter bir devlettir. Ülkenin başlıca ilke ve ülküleri İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde açıklanmıştır.
Fransa, güneyde Akdeniz'den kuzeyde Manş Denizi ve Kuzey Denizi'ne, doğuda Ren Nehri'nden batıda Atlas Okyanusu'na kadar yayılan topraklarda yer alır. Fransızlar, ülkelerini topraklarının biçiminden ötürü Altıgen (Fransızca: L'Héxagone, okunuşu: "l'e-gza-gon") olarak adlandırırlar.
Fransa, 17. yüzyılın ikinci yarısından bu yana dünya genelinde uluslararası ilişkiler alanında önde gelen ülkelerden olmuştur. 18 ve 19. yüzyıllar arasında, Fransa dönemin en büyük sömürge imparatorluklarından birini kurmuştur. Bu dönemlerde Fransa'nın sınırları Batı Afrika'dan, Güneydoğu Asya'ya kadar uzanmış, etki ettiği bölgelerdeki toplumların kültür ve siyasetlerinde belirgin izler bırakmıştır.
Dünya sıralamasında 6. sırada bulunan nominal gayrisafi yurt içi hasılası ve 7. sırada yer alan satın alma gücü paritesi ile ileri bir ekonomiye sahiptir ve gelişmiş ülkeler sınıfında yer almaktadır.
İş gezileri için gelenler dâhil, ülkede yirmi dört saatten az kalanlar hariç tutulmak üzere, yıllık olarak ağırladığı yaklaşık 82 milyon turistle Fransa, dünyada en çok ziyaret edilen ülkedir.[6]
Fransa, Avrupa Birliği adlı siyasi ve ekonomik örgütlenmenin kurucu üyelerinden biridir ve birlik üyesi ülkeler içinde yüzölçümü en büyük olanıdır. Ülke, bunun yanında Birleşmiş Milletler'in de kurucu üyelerinden; Frankofon, G8 Zirveleri, Latin Birliği ve NATO'nun da katılımcılarındandır. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin beş daimî üyesinden biridir. 360 etkin savaş başlığı ve 59 nükleer santraliyle önemli bir nükleer güçtür.[7]
"Fransa" adı, Frankların yurdu anlamına gelen Francia sözcüğüne dayanır. Ancak frank sözcüğünün kökeniyle ilgili pek çok farklı iddia vardır. Bunlardan biri, bu sözcüğün kökeninin ön Cermen dillerinde cirit, kargı, mızrak gibi anlamlara gelen frankona dayandığı yönündedir.
Bir başka köken varsayımı da frank teriminin eski Cermen dillerinde özgür anlamına gelen frei sözcüğünden geldiğidir. Frank sözcüğü çağdaş Fransızcada franc biçiminde hâlâ yaşamaktadır ve 2000 yılında euro, Fransa'nın resmî para birimi olana dek Fransa'da kullanılan parayı adlandırmak için de kullanılmıştır. Çağdaş Almancada Fransa bugün bile Frankreich (Türkçe: Frank İmparatorluğu) olarak adlandırılır. Ancak bunu Charlemagne yani Şarlman'ın Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'ndan ayırt edebilmek için eski olan krallığa Frankenreich (Türkçe: Frankların İmparatorluğu) denir.
Frank sözcüğü, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden Orta Çağ'a kadar daha az yaygın biçimde kullanılagelmiş ancak Hugh Capet'in Fransa Kralı olarak taç giymesinin ardından yaygın biçimde, gelecekte Fransa olarak anılacak Fransa Krallığı'nı anlatmak için kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüz Fransa'sının sınırları hemen hemen eskiden Kelt Galyalıları (Fransızca: Celte Gaulois, okunuşu: selt golwa) tarafından yurt edinilen Antik Galya'nın (Fransızca: Gaule, okunuşu: gol) sınırlarıyla aynıdır. Galya, MÖ 1. yüzyılda Roma İmparatoru Julius Caesar tarafından ele geçirilince Galya halkları yavaş yavaş Roma kültürünü ve Roma dilini benimsediler. Daha sonra zamanla bu dil kendi içinde değişerek çağdaş Fransızcanın temellerini oluşurdu. Fransa topraklarında Hristiyanlık ilk olarak MS 2 ve 3. yüzyıllarda görüldü ve sonraki iki yüzyıl içinde öylesine hızlı yayılma olanağı buldu ki, Aziz Jerome yazılarında Galya'nın "sapkınlıktan kurtulmuş" olan tek bölge olduğunu yazdı.
MS 4. yüzyılda, Galya'nın Ren Nehri kıyısındaki doğu sınırları Cermen boyları tarafından yönetiliyordu. Bu topluluklar içinde en etkili olanı, Fransa'ya antik Francie adını da veren Franklardı. Günümüzde kullanılan Fransa adıysa Paris dolaylarında bulunan Capet krallarının yönettiği derebeyliğin bulunduğu bölgenin adından gelir. Roma İmparatorluğu'nun düşüşünden sonra, Avrupa topraklarında yayılan Cermen boyları içinde Franklar, Aryanizm'e değil de, Katolikliğe giren ilk topluluklardı. Bu nedenle Fransa'ya “Kilisenin en büyük kızı” (La fille ainée de l’Église) sıfatı verilmiş, Franklar da buna dayanarak kendilerini “Fransa'nın en iyi Hristiyanları” olarak adlandırmışlardır.
Ayrı bir ülke olarak Fransa tarihinin başlamasıysa 843 tarihli Verdun Antlaşması uyarınca Karolenj İmparatorluğu'nun Doğu Frank Krallığı, Batı Frank Krallığı ve Orta Frank Krallığı olarak üçe ayrılmasıyla başladı. Batı Frank Krallığı hemen hemen bugünkü Fransa topraklarını kaplıyordu ve nitekim çağdaş Fransa'nın temelleri bu krallık üzerine kuruldu.
Karolenj Hanedanı Fransa'yı 987 yılında Fransa Dükü ve Paris Kontu Hugh Capet'nin, Fransa kralı olarak taç giymesine kadar yönetti. Onun soyundan gelenler ile Valois ve Bourbon hanedanları da aşamalı bir dizi savaşla ülkede birliği sağladılar.
Krallık yönetimi 17. yüzyılda ve kral XIV. Louis'nin döneminde zirvelerini yaşıyordu. Bu süreçte Fransa, Avrupa kıtasının en kalabalık ülkesi hâline geldi ve Avrupa kültürü, politikaları ve ekonomisi üzerinde en etkili güçlerden biri oldu. Fransızca dönemin diplomasi dili oldu ve uzun süre bu niteliği koruyarak kaldı. Aydınlanma çağı da büyük ölçüde Fransız entelektüel çevrelerinde gerçekleşti. Fransız bilim insanları 18. yüzyılda büyük bilimsel buluşların altına imzalarını attılar. Ayrıca Fransa bu dönemlerde Afrika, Amerika ve Asya kıtaların da birçok denizaşırı toprak edindi.
Fransa'da krallık sistemi 1789 yılında gerçekleşen Fransız Devrimi'ne dek hüküm sürdü. Fransız Devrimi sırasında dönemin Fransa Kralı XVI. Louis ve eşi Marie Antoinette ile onlara yakınlığı olduğu düşünülen yüzlerce Fransız vatandaşı öldürüldü. Kısa süreli bir dizi yönetim denemesinden sonra Napolyon Bonapart 1799'da cumhuriyetin kontrolünü ele aldı ve kendini önce Birinci Konsül, daha sonra, günümüzde Birinci İmparatorluk (1804-1814) adıyla anılan devletin imparatoru ilan etti. Napolyon Savaşları olarak bilinen bir dizi savaşın ardından, Bonaparte ailesinin yardımıyla Napolyon kıta Avrupası'nın büyük bölümünü ele geçirdi. Yeni elde edilen bu topraklara daha sonra Bonaparte ailesinin üyeleri Fransa'ya bağlı kral olarak atandı.
1815 yılında yapılan Waterloo Savaşı'nda Napolyon'un son yenilgisinden sonra Fransa'da krallık yönetimine geri dönüldü. Ancak bu kez kralın yetkilerine anayasal kısıtlamalar getirildi. 1830 yılında çıkan bir sivil ayaklanma olan Temmuz Devrimi ile Bourbon Hanedanı tümüyle kaldırılarak anayasal krallığa dayanan Temmuz Monarşisi getirildi. Bu yönetim biçimi 1848 yılına dek sürdü. Bu arada kurulan İkinci Cumhuriyet oldukça kısa süreli oldu ve 1852 yılında III. Napolyon İkinci İmparatorluğu kurunca yıkıldı. 1870 yılında başlayan Fransa-Prusya Savaşı'nda yenilen III. Napolyon bunun üzerine tahttan indirildi ve bu yönetim rejimi de Üçüncü Cumhuriyet'in kurulmasıyla feshedildi.
Fransa 17. yüzyıldan başlayarak 1960'lara dek bir sömürge devleti kimliğiyle var oldu. 19. ve 20. yüzyıllarda dünyanın dört bir yanında edindiği sömürge toprakları Fransa'yı İngiltere'den sonra ikinci büyük sömürge imparatorluğu haline getirdi. 1919 ve 1939 yılları arasında gücünün doruklarındayken Fransız Sömürge İmparatorluğu'nun yüzölçümü 12.347.000 kilometrekareye erişti. Fransa'nın Avrupa'daki toprakları da işin içine katılınca 12.898.000 kilometrekareye ulaşan Fransız egemenlik sahası dünya topraklarının %8.6'sını kaplar durumdaydı.
I. Dünya Savaşı'ndan da, II. Dünya Savaşı'ndan da galip taraf olarak çıkmasına karşın Fransa büyük bir insan kaybına ve maddi zarara uğramış, Avrupa'daki toprakları her iki savaşta da yer yer ya da tümüyle Alman güçlerince işgal edilmiştir. 1930'lu yıllara Halk Cephesi Hükûmeti'nin yaptığı toplumsal yenilikler Fransa'ya damgasını vurmuştur. II. Dünya Savaşının sonrasında Dördüncü Cumhuriyet kurulmuş ve Fransa'nın dünya siyasi ve ekonomik politikalarında etkili bir güç olarak kalabilmesi için ülkenin mevcut durumunun korunmasına çalışılmıştır. Fransa o zamana dek elinde bulundurduğu sömürge topraklarını korumaya çalışmışsa da daha sonra bu konuda sorunlar yaşamıştır. 1946'da Çinhindi'nin yönetimini yeniden ele geçirmek için yapılan harekât Birinci Çinhindi Savaşı'nın çıkmasına neden olmuş ve 1954 yılında Dien Bien Phu Çarpışması'nda Fransız güçleri bölgesel güçlere karşı yenilerek bölgeden çekilmişlerdir. Bundan yalnızca birkaç ay sonra, Fransa Cezayir halkının başlattığı bağımsızlık savaşında yine, hatta daha sert bir direnişle karşı karşıya kalmıştır.
O dönemde Pied-noir adı verilen milyonlarca Avrupa kökenli sakini olan Cezayir'in kontrolünü bırakıp bırakmamak konusunda Fransa'da büyük tartışmalar yaşanmış ve ülke bir iç savaşın eşiğine gelmiştir. 1958 yılında istikrarsız ve zayıf durumda bulunan cumhuriyetin yerine, yeni bir anayasa oluşturulması öngörülerek cumhurbaşkanının yetkilerini artıran ve günümüzde de hâlâ süren Beşinci Cumhuriyet'in kurulması kararına varılmıştır. Kurulan bu son cumhuriyetin başkanlığına Charles de Gaulle gelmiş ve Gaulle Cezayir'deki savaşı bitirecek önlemleri alırken ülkeyi de birlik içinde tutmayı başarmıştır. Cezayir Bağımsızlık Savaşı, Cezayir'in başkenti Cezayir'de yapılan barış görüşmeleriyle 1962'de çözümlenmiş ve bu olay Cezayir'in bağımsız bir ülke olmasıyla son bulmuştur.
Son yarım yüzyıl içinde Fransa'nın Almanya'ya karşı yürüttüğü barışçıl tutum ve iş birliği ilişkileri Avrupa Birliği'nin ekonomik bütünleşmesinde esas teşkil etmiştir. Bu olumlu havanın en önemli sonucu ocak 1999'da avronun birlik üyesi ülkeler arasında ortak para birimi olarak kabul edilmesi olmuştur. Avrupa Birliği'nin önde gelen güçlerinden olan Fransa'da seçmenler Avrupa Birliği Anayasası oluşturmak için hazırlanan antlaşmayı halkoylamasında reddetmişse de, bu anayasa taslağının kapsadığı hükümleri bir antlaşma içinde uygulamaya sokmayı öngören Lizbon Antlaşması, Şubat 2008'de Fransız Parlamentosu'nda kabul edilmiştir.
Metropolitan Fransa olarak adlandırılan, ülkenin Avrupa sınırları içinde bulunan bölümü, kıtanın batı bölümünde yer almaktadır. Ancak Fransa; Kuzey Amerika, Karayipler, Güney Amerika, Hint Okyanusu, Büyük Okyanus ve Antarktika'ya yayılan geniş bir coğrafyada çok sayıda il ve özel bölgeye de sahiptir. Bunlardan doğrudan Fransa'ya ait olanlar denizaşırı iller; kendi içlerinde bağımsız, savunma konusunda Fransa ile anlaşmalı olan ortak ülkeler ise collectivités d'outre-mer kısaca COM (Türkçe: Denizaşırı Topluluklar) olarak adlandırılır.
Fransa'nın Avrupa kıtasındaki toprakları 547.030 kilometrekarelik[8] bir alan kaplar. Bu alanla Fransa, Avrupa Birliği içinde İspanya'dan biraz farkla toprak bakımından en büyük ülke sıfatını taşır. Fransa toprakları, batıda ve kuzeyde kıyı ovalarından, güneydoğuda Alp dağ zincirine, iç Fransa'da Massif Central olarak anılan yüksek bölgelere ve güneybatıda Pirenelere kadar uzanan değişik bölgelerde, farklı yer şekillerine sahiptir. Alplerde yer alan ve Batı Avrupa'yla Avrupa Birliği'nin en yüksek noktası olan 4807 metre yüksekliğindeki Mont Blanc, Fransa ile İtalya sınırında yer almaktadır.[9] Kıta Fransası ayrıca Loire Nehri, Garonne Nehri, Seine Nehri ve Rhône Nehri gibi büyük ve karmaşık bir akarsu ağıyla örülmüştür. En alçak noktası deniz yüzeyinin iki metre altında bulunan Camargue deltası içinde yer almaktadır.[9] Yüzölçümü 8.680 kilometrekare olan Korsika adası ise Akdeniz kıyısındaki Nice kentine 128 deniz mili uzaklıktadır.
Denizaşırı iller ve ortak topraklar da işin içine katıldığında Fransa'nın toplam yüzölçümü 674.843 kilometrekaredir. (Antarktika, Adélie Toprağı hariç) Bu hâliyle Fransa yeryüzünün %0.45'ini kaplar. 11 milyon kilometrekareyle Fransa, Amerika Birleşik Devletleri'nin ardından dünyanın en büyük ikinci münhasır ekonomik bölgesine de sahiptir.
Kıta Fransası, Avrupa ana karasının batısında, 41 ile 51 kuzey paralelleri arasında yer alır. Kuzey ve kuzeybatı kesimlerinde ılıman iklim egemendir ve denizselliğin etkisi iç bölgelerin de iklimlerini biçimlendirmektedir. Güneydoğuda ise Akdeniz iklimi egemendir. Batı kesimler okyanusal iklim etkisi altındadır ve yüksek miktarda yağış alır. Bu bölgelerde kışlar ılık ve yazlar serin geçer. İç kesimlerde sıcak, fırtınalı yazlar ve soğuk ama kurak kışlar görülür. Alplerde ve ülkenin diğer yüksek kesimlerinde Alp iklimi yaşanır. Bu soğuk bölgelerde yılın belirli dönemlerinde sıcaklıklar sıfırın altında seyreder ve yağan kar altı ay yerde kalır.
Fransa, 1971'de bir çevre bakanlığı kuran ilk ülkelerden biriydi.[11] Dünyanın en sanayileşmiş ülkelerinden biri olmasına rağmen, Fransa, karbondioksit emisyonları açısından Kanada veya Avustralya gibi ülkelerin gerisindedir. Bunun nedeni, şu anda elektrik üretiminin yüzde 75'ini oluşturan ve daha az kirlilikle sonuçlanan 1973 petrol krizinden sonra ülkenin nükleer enerjiye yaptığı ağır yatırımdır.[12][13][14][15] Yale ve Columbia tarafından yürütülen 2020 Çevresel Performans Endeksi'ne göre Fransa, dünyanın çevreye en duyarlı beşinci ülkesiydi.[16][17]
Tüm Avrupa Birliği devlet üyeleri gibi, Fransa da karbon emisyonlarını 2020 yılına kadar 1990 seviyelerinin en az %20'si oranında azaltmayı kabul etti,[18] ABD'nin emisyonları 1990 seviyelerinin %4'ü oranında azaltma planına kıyasla.[19] 2009 itibarıyla, Fransa'nın kişi başına düşen karbondioksit emisyonları Çin'inkinden daha düşüktü.[20] Ülke, 2009'da salınan ton karbon başına 17 avroluk bir karbon vergisi uygulamaya kararlıydı,[21] bu da yılda 4 milyar avro gelir elde edecekti.[22] Ancak, Fransız işletmelerine yük olacağı korkusuyla plandan vazgeçildi.[23]
Ormanlar, Fransa'nın yüzölçümünün yüzde 31'ini oluşturuyor - Avrupa'daki dördüncü en yüksek oran - 1990'dan bu yana yüzde 7'lik bir artışı temsil ediyor.[24][25][26] Fransız ormanları, Avrupa'daki en çeşitli ormanlardan bazılarıdır; Fransa topraklarında 140 tan fazla ağaç türü yaşar.[27] Fransa'nın 2018 Orman Peyzaj Bütünlüğü Endeksi ortalama puanı 4.52/10 olup, 172 ülke arasında küresel olarak 123. sırada yer almaktadır.[28] Fransa'da dokuz milli park [29] ve 46 doğal park var,[30] hükûmet, Münhasır ekonomik bölgesinin %20'sini 2020 yılına kadar Deniz koruma alanına dönüştürmeyi planlıyor.[31] Bölgesel bir doğa parkı [32] (Fransızca: parc naturel régional veya PNR), Fransa'da yerel yönetimler ile ulusal hükûmet arasında manzarayı ve mirası korumak için olağanüstü güzelliğe sahip yerleşik bir kırsal alanı kapsayan bir bölgede sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı sağlar.[33] Bir PNR, her parkın benzersiz peyzajı ve mirasına dayalı olarak yönetilen insan yerleşimi, sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve doğal çevrenin korunması için hedefler ve yönergeler belirler. Parklar, doğa bilimlerinde ekolojik araştırma programlarını ve halk eğitimini teşvik eder.[34] 2019 itibarıyla Fransa'da 54 PNR var.[35]
Fransa büyük şehir ve merkezleri 2010 İstatistikleri | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Sıra | Şehir ismi | Fransa'nın bölgeleri | Nüfus | Sıra | Şehir ismi | Fransa'nın bölgeleri | Nüfus | ||
Paris |
1 | Paris | Île-de-France | 2.243.833 | 11 | Rennes | Bretonya | 207.178 | Lyon |
2 | Marsilya | Provence-Alpes-Côte d'Azur | 850.726 | 12 | Reims | Champagne-Ardenne | 179.992 | ||
3 | Lyon | Rhône-Alpes | 484.344 | 13 | Le Havre | Yukarı Normandiya | 175.497 | ||
4 | Toulouse | Midi-Pyrénées | 441.802 | 14 | Saint-Étienne | Rhône-Alpes | 171.260 | ||
5 | Nice | Provence-Alpes-Côte d'Azur | 343.304 | 15 | Toulon | Provence-Alpes-Côte d'Azur | 164.532 | ||
6 | Nantes | Pays de la Loire | 284.970 | 16 | Grenoble | Rhône-Alpes | 155.637 | ||
7 | Strazburg | Alsas | 271.782 | 17 | Dijon | Burgonya | 151.212 | ||
8 | Montpellier | Languedoc-Roussillon | 257.351 | 18 | Angers | Pays de la Loire | 147.571 | ||
9 | Bordeaux | Akitanya | 239.157 | 19 | Villeurbanne | Rhône-Alpes | 145.150 | ||
10 | Lille | Nord-Pas-de-Calais | 227.560 | 20 | Saint-Denis | Réunion | 145.022 |
Fransa, toplamda 26 yönetimsel bölgeye ayrılmıştır. Bunlardan 22'si metropolitan Fransa olarak anılan, Fransa'nın Avrupa'da kalan toprakları içinde yer alır. 22 bölgeden ana kara dışında kalan tek bölge Korsika Adası'dır. Geri kalan 4 bölge ise denizaşırı ildir. Fransa'da yer alan tüm bu bölgeler ayrıca illere ayrılmıştır. Bu iller genelde alfabetik sıraya göre numaralandırılmıştır. Bu numaralar posta kodlarında ve araç plakalarında kullanılır. Fransa'da département adı verilen 100 il vardır ve bu illerde toplam sayıları 342'yi bulan ilçelere (arrondissement), bunlar da sayıları 4.032 olan kantonlara ayrılmıştır. Fransa'nın en küçük ölçekteki yönetimsel birimi seçilmiş birer başkanca yönetilen ve köy olarak adlandırılabilecek olan komünlerdir. Komünler hiyerarşide kantonların ardından gelirler. Fransa'da yer alan komünlerin sayısı 36.680'dir.
Bu bölgeler, iller ve komünler birer yerel meclise sahiplerdir ve bir yönetici tarafından yönetilirler. Arrondissement adı verilen ilçeler ve kantonlar ise yalnızca belediye çapında yönetilmektedir. Ancak durum geçmişte böyle değildi. 1940'a dek ilçelerin de bir meclisi oluyordu ancak bu uygulama Vichy rejiminde askıya alındı ve Dördüncü Cumhuriyet'in kurulmasıyla 1946 yılında tümüyle ortadan kaldırıldı.
Fransa'nın 100 ili arasından 4'ü; Fransız Guyanası, Guadeloupe, Martinik ve Réunion denizaşırı topraklardır ve hepsi birlikte Fransa Cumhuriyeti'nin ve aynı zamanda Avrupa Birliği'nin birer parçasıdır. Kıta Fransasında yer alan iller ile eşit durumdadırlar.
26 bölge ve 100 ilin yanı sıra, Fransa Cumhuriyeti'nin 6 adet daha denizaşırı aidiyeti vardır. Bunlar, Fransız Polinezyası, Mayotte, Saint Barthélemy, Saint Martin, Saint Pierre ve Miquelon ile Wallis ve Futuna'dır. Bağımsız bir ülke ile Fransız toprağı arası bir konumda yer alan ve dünyada başka örneği bulunmayan (sui generis) Yeni Kaledonya, Fransa Güney ve Antarktika Toprakları ve Büyük Okyanus'taki Clipperton Adası da büyük Fransa'yı oluşturan topraklardır. Bu yerler Fransız toprağı olmasına karşın, Fransa'nın üyesi olduğu Avrupa Birliği'nin dışında yer alırlar. Fransa'nın Büyük Okyanus'taki topraklarında para birimi olarak frank kullanımı sürmektedir ve değeri euronunkine göre ayarlanmaktadır. Ancak Avrupa Birliği içine dâhil olan 4 denizaşırı il, frank yerine avro kullanmaya geçmiştir.
Fransa Cumhuriyeti, yarı başkanlık sistemiyle yönetilen, köklü bir demokrasi geçmişine sahip üniter bir devlettir. Beşinci Fransa Cumhuriyeti olan günümüz Fransa'sının Anayasası 28 Eylül 1958 tarihinde yürütülen bir halk oylaması sonucu onaylanmıştır. Bu anayasa parlamentoya oranla devlet başkanının yetkilerini arttıran yasalar içerir. Fransa'da devlet yönetiminin iki kanadı vardır: Fransa Cumhurbaşkanı ve Hükûmet. Ülkenin cumhurbaşkanı ülke çapında 18 yaşını doldurmuş ve oy kullanma hakkı olan tüm seçmenler tarafından beş yıllık dönem için (eskiden yedi yıl) seçilir. Hükûmet ise cumhurbaşkanı tarafından atanan bir başbakan tarafından yönetilir.
Fransız Parlamentosu iki meclisli bir yasama organıdır: Fransa Ulusal Meclisi (Assemblée Nationale) ve Senato (Sénat). Ulusal meclisteki milletvekilleri geldikleri yerel seçim bölgesini temsil ederler ulusal seçimlerde 5 yıllık süre için seçilirler. Seçilen 577 milletvekili Bourbon Sarayı'nda toplanır. Ulusal meclisin Bakanlar Kurulunu düşürme yetkisi vardır. Bu nedenle partiler arası koltuk dağılımı hükûmetin kararına doğrudan etki eder. 343 senatör ise tüm Fransa çapında halk tarafından seçilmiş olan belediye meclisi üyelerinden, il (département) yerel meclis üyelerinden, Bölge (Région) yerel meclis üyelerinden oluşan seçmenler tarafından 6 yıllık bir süre için seçilir ve her üç yılda bir yapılan seçimlerde yarısı yenilenir. Senato Lüksemburg Sarayı'nda (Palais du Luxembourg) toplanır. Senatonun yasama gücü sınırlıdır: Senato ile ulusal meclis arasında anlaşmazlık olması durumunda son söz Ulusal Meclise aittir. Meclisin gündemini belirlemede hükûmetin büyük etkisi vardır. Ulusal Meclis ve Senato birlikte, Versay Şatosu'nda toplanıp Fransa Parlamentosunu oluştururlar. Yalnızca anayasa değişikliğiyle ilgili olarak ve uluslararası bazı anlaşmaları onaylamak amacıyla toplanırlar.
Fransa politikaları iki ana politik görüş çevresinde şekillenir: sol görüşlü politikacılar Sosyalist Parti etrafında, sağ görüşlü politikacılar Cumhuriyetçiler etrafında örgütlenmişlerdir. Meclisin yürütme kanadında Sosyalist Partiye mensup vekiller çoğunluktadır.
Fransa, çoğunluğu yazılı hükümlerden oluşan bir yazılı hukuk sistemi kullanır. Hukukun üstünlüğü olgusunun temel ilkeleri, I. Napoléon tarafından oluşturulan 1804 tarihli Fransız Medenî Kanunu'nda bulunur. İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi hükümlerince yasalar yalnızca topluma dokuncası bulunan eylemleri yasaklayabilir. Fransız hukukuna göre yasaklara yalnızca gereksinim duyulması hâlinde başvurulur.
Fransız hukuku; özel hukuk ve kamu hukuku olmak üzere iki temel doktrinsel ayrımda incelenir. Özel hukuk, özellikle medenî hukuk ve ticaret hukukunu kapsar. Kamu hukuku ise idare hukuku, ceza hukuku ve anayasa hukuku konularıyla ilgilenir.
Fransa, dinî hukuk kurallarının devlet yönetiminde referans alınmamasını gerektiren laik bir devlet yapılanmasına sahiptir. Bu bağlamda Fransız yasaları hazırlanırken herhangi bir dinî inanç ya da değere göre hareket edilmez. Fransa'da tanrıya ya da dinlere sövmenin ve 1791'de de cinsel eylemleri kısıtlayan yasaların kaldırılmasıyla Fransa hukukunda dinle ilintili herhangi bir yasa kalmamıştır. Ancak genel ahlâk kurallarına aykırı eylemler (contraires aux bonnes mœurs) ve kamu düzenini bozacak eylemler zaman zaman yaptırımlara tâbi tutulmaktadır.
Fransa'da makabline şamil yasalar yasaktır ve hazırlanan yasaların yürürlüğe girmesi için Fransa Resmî Gazetesi'nde (Fransızca: Journal Officiel de la République Française) yayınlanmış olması gerekmektedir.
Fransa, Birleşmiş Milletler'in kurucu üyelerindendir ve elinde bulundurduğu koşulsuz veto hakkıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin de daimi üyelerinden biri konumundadır. Dünya Ticaret Örgütü, Pasifik Topluluğu ve Hint Okyanusu Komisyonu'nun da üyesidir. Karayip Ülkeleri Birliği'nin işbirlikçi üyesi ve tümüyle ya da kısmen Fransızca konuşan ülkelerin oluşturduğu Uluslararası Frankofoni Örgütü'nün başta gelen katılımcılarındandır.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'nün (OECD), UNESCO'nun, Interpol'ün, Uluslararası Ağırlıklar ve Ölçüler Bürosu'nun genel merkezlerine ev sahipliği yapar. Fransa 1953 yılında Birleşmiş Milletler'den ülkeyi uluslararası düzeyde simgeleyecek bir arma seçmesi için bir talep almış bunun üzerine günümüzde de Fransız pasaportlarının üstünde kullanılmakta olan simge kabul edilmiştir.
Fransa'nın dış ilişkileri büyük ölçüde kurucu üyesi olduğu Avrupa Birliği politikalarınca şekillenmektedir. Avrupa'da her zaman etkili bir güç olan Fransa, 1960'larda Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'ne girmemesi için politika gütmüş, 1990'larda ise yeniden birleşen Almanya'yla yakın ilişkiler geliştirme yoluna gitmiştir. NATO üyesi de olan Fransa, cumhurbaşkanı Charles de Gaulle döneminde alınan kararla NATO'nun askerî kanadından çıkmıştır. NATO'nun askeri kanadına Nicolas Sarkozy döneminde yeniden katılmıştır. Yine 1990'larda Fransız Polinezyası'nda yaptığı yeraltı nükleer denemelerden ötürü uluslararası alanda büyük eleştirilere maruz kalmıştır. Ülke, 2003 yılında Irak'ın Amerika Birleşik Devletleri'nce işgal edilmesine şiddetle karşı çıkmıştır. Geçmiş dönemde Afrika'da bulunan sömürgeleri üzerinde günümüzde de çok büyük etkisi bulunmaktadır ve Fildişi Sahili ile Çad'a barış gücü askerleri de göndermiştir.
Fransa, askeri alanda hâlen dünyanın ve Avrupa'nın en güçlü ülkelerindendir. Yüzyıllara uzanan bir dönem boyunca yerkürenin dört bir yayındaki askeri mevcudiyetiyle dünyanın en güçlü ülkelerinden biri gözüyle bakılan Fransa'nın II. Dünya Savaşı'nda Alman ordusu karşısında yalnızca altı haftalık bir direnişten sonra teslim olması, sadece bu gücün sürekliliğini sekteye uğratmakla kalmamış aynı zamanda Fransa'nın müttefiklerini de korkutmuş ve Fransa'yı işgalden kurtarma seferberliği başlatmalarına önayak olmuştur. Günümüzde Fransa; ABD, Rusya ve Çin'den sonra dünyanın en büyük dördüncü nükleer gücünü elinde bulundurmaktadır. Fransa, 350 bin kişilik askerî personele sahiptir.
31 Temmuz 2007'de Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Danıştay üyelerinden Jean-Claude Mallet'e Fransa'nın savunmasına yönelik geniş kapsamlı bir gözden geçirme planı üzerinde çalışacak 35 üyeli bir komisyon kurulması direktifini vermiştir. Komisyon ilk çalışma taslağını 2008 başlarında yayınlamıştır. Komisyonun tavsiyeleri doğrultusunda Cumhurbaşkanı Sarkozy, 2008'in yaz aylarından itibaren Fransız savunma siyaseti ve yapılanmasında kökten değişiklikleri başlatmıştır. Avrupa siyasetinde ve güç dengelerinde Soğuk Savaş sonrası meydana gelen değişimlere ayak uydurmak amacıyla, Fransız ordusunun geleneksel odağındaki bölgesel toprakların savunulması doktrini küresel tehdit ortamındaki sorunların üstesinden gelme gayretlerine yöneltilmiştir. Yeniden yapılanma kapsamında, gerek Fransa'nın kent merkezlerinde gerekse Afrika'nın Fransızca konuşulan bölgelerinde tedhiş ağlarının tanımlanması ve imhası Fransız ordusunun birincil görevi haline getirilmiştir. Aynı kapsamda, Fransız güçlerinin yeniden yapılanması ve küresel müdahale kabiliyetine sahip olması için gerekli mali kaynakların sağlanması amacıyla ihtiyaç fazlası üslerin kapatılması ve yeni silah sistemlerine ilişkin projelerin askıya alınması da gündeme gelmiştir. Ayrıca, Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı General Charles de Gaulle'ün Mart 1966 tarihinde ülkeyi NATO'nun komuta yapısından çıkarması ve ABD askerlerinin Fransa topraklarından çekilmesini istemesinden 43 yıl sonra, yürürlüğe konan bu tarihi değişim planı çerçevesinde, Sarkozy Mart 2009'da Fransa'nın ittifakın askeri kanadına tam üye sıfatıyla dönme niyetini de açıklamıştır.
Fransa, Avrupa'nın iktisadi açıdan güçlü ülkelerinden olmakla birlikte, yakın dönemde uygulanmaya başlanan iktisadi dünya pazarına uygulama siyasetinde güçlüklerle karşılaştığını 1971-1976 dönemi arasında ticaret bilançosunun 1986 yılı dışında sürekli açık vermiş olması da kanıtlamaktadır. Bu olumsuz nokta bir yana bırakılırsa Fransa, tarım ürünleri bolluğu ve çeşitliliği ile Avrupa Ekonomik Topluluğu içinde birinci sırada, süt ürünleri açısından da dünyada dördüncü sırada (nitekim Fransa tarım- besin sanayi ürünleri dışsatımında dünya ikincisidir) yer almasının yanı sıra, sanayisi de çok güçlü bir ülkedir.
Endüstri, ülke gelirinin çeyreğini ve ticaret kazancının %80'inden fazlasını karşılar. Devlet 1990'ların başından beri Fransa Telecom, Fransız Havayolları ve bankalar gibi diğer endüstrilerdeki hisselerini elden çıkarmaya başlamıştır. Yüksek orandaki işsizlik hâlâ Fransa için sorun işgal etmektedir. Fransa, geniş refah imkânlarını ve muazzam devlet bürokrasisini kesmekten kaçınmış ve bütçe açığını kapatmak için savunma harcamalarını kesmeyi ve vergileri yükseltmeyi tercih etmiştir. Fransa, 1 Ocak 1999'daki Euro sistemi referandumuna diğer on Avrupa ülkesi ile birlikte katılmıştır.
Ülkedeki satın alma gücü paritesi 1.871- trilyon $ olup, reel büyüme oranı %3.1'dir. Ülkenin %3.3'ü tarım, %26.1'i sanayi, %70.6'sı hizmet sektöründe çalışmaktadır. Enflasyon oranının tüketici fiyatlarında %2.3 olduğu ülkede iş gücü 27.88 milyon civarındadır. Ülkedeki işsizlik oranı %9.1'dir. Bununla beraber sanayi, makine, kimyasal ürünler, otomobil, metalürji, uçak, elektronik, tekstil, gıda ürünleri, turizm üzerine dayalıdır. Sanayinin büyüme oranı yaklaşık %1.5'tir. Ülkedeki tarım ürünleri buğday, tahıl, şeker pancarı, patates, üzüm, sığır, süt ürünleri, balık gibi alt bölümlere ayrılmaktadır.
Ülkede ihracat miktarı 490 milyar $ olup, ülke; makine ve taşımacılık araçları, uçak, plastik ürünler, kimyasallar, eczacılık ürünleri, demir-çelik ve meşrubat gibi ürünler satmaktadır. Ülkenin en çok ihracat yaptığı ortakları, Almanya %14.7, İspanya %9.7, İtalya %8.7, Birleşik Krallık %8.3, Belçika %7.1, ABD %7.1 şeklindedir. Aynı şekilde ülkedeki ithalat miktarı 529.1 milyar $ olup, ülke; makine ve parçaları, araçlar, ham petrol, uçak, plastik ürünler, kimyasal ürünler almaktadır. Ülkenin ithalat ortakları Almanya %18.9, Belçika %10.7, İtalya %8.3, İspanya %7, Hollanda %6.6, Birleşik Krallık %5.9, ABD %5.1 şeklindedir. Ülkenin dış borç tutarı 3.461 trilyon $ kadardır. Para birimi Euro olan ülkenin mali yılı takvim yılına göre hesaplanmaktadır.
Fransa tarihsel olarak büyük bir tarım ürünleri üreticisiydi.[36] Geniş ve verimli toprakları, modern teknolojinin uygulanması ve AB sübvansiyonları birleşerek Fransa'yı Avrupa'nın tarımda üçüncü sırada (özellikle tahıllar ve tarım-gıda sektöründe) tarım ürünleri üreticisi ve ihracatçısı [37] (AB'nin tarımsal üretiminin % 20'sini temsil eder) [38] ve dünya'nın en büyük üçüncü tarım ürünleri ihracatçısı yaptı.[39]
Buğday, kümes hayvanları, süt ürünleri, sığır eti ve domuz etinin yanı sıra uluslararası kabul görmüş işlenmiş gıdalar Fransa'nın başlıca tarımsal ihracatlarıdır. Roze şarapları öncelikle ülke içinde tüketilir ancak şampanya ve Bordeaux şarabı dünya çapında tanınan başlıca ihracat ürünleridir. Fransa'ya AB'nin tarım sübvansiyonları son yıllarda azaldı ancak yine de 2007'de 8 milyar $'a ulaştı.[40] Aynı yıl, Fransa 33.4 milyar euro dönüştürülmüş tarım ürünü sattı.[41] Hemen hemen tamamı Martinik, Guadeloupe ve Réunion gibi denizaşırı bölgelerde bulunan şeker kamışı bazlı içki fabrikaları aracılığıyla Fransa rom üretir. Fransız romlarının listesi.
Tarım, Fransa ekonomisinin önemli bir sektörüdür: Aktif nüfusun% 3,8'i tarımda istihdam edilirken, toplam tarım-gıda endüstrisi 2005 yılında Fransız GSYİH'sinin % 4,2'sini oluşturdu.[38]
2018'de 89 milyon uluslararası turistle[42] Fransa, dünyanın en çok turist çeken destinasyonudur ve İspanya (83 milyon) ve Amerika Birleşik Devletleri'nin (80 milyon) önündedir. Ancak daha kısa ziyaret süresi nedeniyle turizmden elde edilen gelirde üçüncüdür.[43] Yıllık ziyaretçi sayısına en popüler turistik yerler şunlardır: Eyfel Kulesi (6,2 milyon), Château de Versailles (2,8 milyon), Museum national d'Histoire naturelle (2 milyon), Pont du Gard (1,5 milyon), Zafer Takı (1,2 milyon), Saint-Michel Dağı (1 milyon), Sainte-Chapelle (683.000), Château du Haut-Kœnigsbourg (549.000), Puy de Dôme (500.000), Musée Picasso (441.000) ve Carcassonne (362.000).[44]
Fransa özellikle de Paris, 5,7 milyon ziyaretçisiyle dünyanın en çok ziyaret edilen sanat müzesi Louvre, Musée d'Orsay (2,1 milyon), çoğunlukla İzlenimciliğe adanmış Musée de l'Orangerie (1,02 milyon), Claude Monet tarafından yapılmış sekiz büyük Nilüfer duvar resimlerine ve çağdaş sanat'a adanmış Centre Georges Pompidou (1,2 milyon) da dahil olmak üzere dünyanın en büyük ve en ünlü müzelerinden bazılarına sahiptir. Disneyland Paris, 2009'da tatil beldesindeki Disneyland Park ve Walt Disney Studios Park'a 15 milyon toplam ziyaretçi ile Avrupa'nın en popüler tema parkıdır.[45]
Yılda 10 milyondan fazla turistle, Güneydoğu Fransa'daki Fransız Rivierası (Fransızca: Côte d'Azur), Paris bölgesinden sonra ülkenin ikinci önde gelen turizm merkezidir.[46] Fransız Rivierası, yılda 300 gün güneş ışığıyla, 115 km sahil şeridi ve plajları, 18 golf sahası, 14 kayak merkezi ve 3.000 restoranıyla çekici turistik bir bölgedir.[47]:31 Her yıl Côte d'Azur dünyanın süper yat filosunun %50'sini barındırır.[47]:66
Yılda 6 milyon turistle, Loire Vadisi şatoları ve Loire Vadisi Fransa'nın önde gelen üçüncü turizm merkezidir[48][49] bu Dünya Mirası Alanı, tarihi kentlerindeki mimari mirasıyla ama özellikle Châteaux d'Amboise, de Chambord, d'Ussé, de Villandry, Chenonceau ve Montsoreau şatolarıyla dikkat çeker. Üçü de Paris yakınlarında bulunan Château de Chantilly, Versailles ve Vaux-le-Vicomte da ziyaretçilerin uğrak yerleridir.
Fransa'da UNESCO'nun Dünya Mirası Listesine kayıtlı 37 sit alanı ve yüksek kültürel önemli şehirleri, plajları ve deniz kenarı tatil köyleri ve kayak merkezlerinin yanı sıra çoğu kişinin güzelliği ve huzuruyla (yeşil turizm) keyif aldığı kırsal bölgeleri vardır. Küçük ve pitoresk Fransız köyleri Les Plus Beaux Villages de France (kelimenin tam anlamıyla "Fransa'nın En Güzel Köyleri") derneği aracılığıyla tanıtılır. "Remarkable Gardens" etiketi, Kültür Bakanlığı tarafından sınıflandırılan 200'den fazla bahçe listesidir. Bu etiket, dikkat çekici bahçeleri ve parkları korumayı ve tanıtmayı amaçlar.
Fransa ayrıca inanç turizmi ile de ön plana çıkar. Aziz James Yolu veya Hautes-Pyrénées'deki Lourdes kasabasını her yıl birkaç milyon hacı ziyaret eder.
Fransa, dünyanın en büyük onuncu elektrik üreticisidir.[50] Çoğunluğu Fransız hükûmetine ait olan Électricité de France (EDF), ülkenin ana elektrik üreticisi ve dağıtıcısıdır ve dünyanın en büyük elektrik şirketi şirketlerinden biridir ve dünya çapında gelir bakımından üçüncü sıradadır.[51] 2018'de EDF, Avrupa Birliği'nin elektriğinin yaklaşık beşte birini, esas olarak nükleer enerji'den üretti.[52] 2021 itibarıyla Fransa, çoğunlukla İngiltere ve İtalya'ya olmak üzere Avrupa'nın en büyük enerji ihracatçısıydı[53] ve dünyanın en büyük net elektrik ihracatçısıydı.[53]
31.840 kilometrelik uzunluğuyla Fransa demiryolu ağı, Batı Avrupa'nın en gelişmişidir. Fransa'da demiryolları Fransa Ulusal Demiryolları Kurumu (Fransızca: Société Nationale des Chemins de fer français, SNCF) tarafından işletilir. Fransız yüksek hızlı trenleri Thalys, Eurostar ve 320 kilometre hıza çıkabilen TGV'dir. Eurotunnel Shuttle ile birlikte Eurostar, Manş Tüneli'nde işleyerek Fransa ile Birleşik Krallık'ı birbirine bağlar. Bunun yanı sıra Fransa, Andorra dışındaki tüm komşularına demiryolu ağıyla bağlıdır. Şehir içi ve şehirlerarası ulaşımda da yeraltı demiryolu sistemleri ve otobüs hatlarını tamamlayan tramvay hatları oldukça gelişmiştir. Demiryollarının bu denli gelişmiş olmasının başlıca nedeni şehirlerarası yolcu taşımacılığının SNCF'in tekelinde olması, yani özel otobüs firmalarının olmamasıdır.
Fransa'da ayrıca uzunluğu toplamda 893.300 kilometreyi bulan bir karayolu ağı da bulunmaktadır. Başkent Paris ve çevresi en yoğun yol ve otoyol ağıyla örülmüş durumdadır ve ülkenin hemen her köşesiyle doğrudan bağlantısı bulunmaktadır. Fransa'daki yollarda ayrıca komşu ülkeler Belçika, İspanya, Andorra, Monako, İsviçre, Almanya ve İtalya'daki kentlerden gelen yoğun bir de uluslararası trafik vardır. Araçlar için yıllık ruhsat kayıt ücreti ya da yol vergisi alınmamaktadır ancak otoyollara girişlerde gişeler aracılığıyla ücret toplanmaktadır. Yeni araba pazarı büyük ölçüde yerli markaların egemenliğindedir: Renault %23 (Fransa'da 2003 yılında satılan arabalara oranı), Peugeot (%20.1) ve Citroën (%13.5).[54] Fransa dünyanın en uzun köprüsü olan Millau Viyadüğü'ne ev sahipliği yapmaktadır ve ülkede Normandiya Köprüsü gibi pek çok önemli köprü daha bulunur.
Fransa'da yaklaşık olarak 478 adet havaalanı bulunmaktadır. Paris dolaylarındaki Charles de Gaulle Uluslararası Havalimanı ülkedeki en işlek ve en önemli hava ulaşım merkezidir. Bu havalimanı ülkenin emtia ve yolcu ulaşımında en yoğun trafiği üstlenen merkezidir ve Paris'i dünyanın hemen hemen tüm büyük kentlerine bağlar. Air France, ülkenin ulusal ve resmî havayolu kurumu olmasına karşın ülkede pek çok sayıda yerli ve yabancı ulaşım firması da faaliyet gösterir. 10 adet büyük ölçekli limana sahip olan Fransa'nın en büyük limanı Marsilya'da bulunur ve bu liman aynı zamanda Akdeniz'deki en büyük liman olma özelliğini taşır. 14.932 kilometre uzunluğundaki su yolu ağı Fransa'da ulaşımın bir başka türüdür. Midi Kanalı aracılığıyla Akdeniz ve Atlas Okyanusu, Garonne Nehri'nden birbirine bağlanır.
Tahminî 65,1 milyonluk nüfusuyla Fransa, dünyada en yüksek nüfusa sahip on dokuzuncu ülke ve Avrupa Birliği içinde Almanya'dan sonra ikinci kalabalık ülkedir. Ülkenin en büyük kentleri, Paris, Marsilya, Lyon, Lille, Toulouse, Nice ve Nantes'tır.
2004 yılında Fransa'nın yıllık nüfus artış hızı %0,68 olarak belirlenmiş ve doğum ve kadın başına düşen çocuk sayısı oranları 2005 yılında da artmayı sürdürmüştür. 2006 yılında, toplam ölümlere karşın 300 bin yeni doğum olmuştur. 2002 yılında kadın başına düşen çocuk sayısı 1,88 iken, 2008 yılında bu sayı 2,02'ye yükselmiştir.[55]
2004 yılında, toplamda 140.033 kişi dış ülkelerden Fransa'ya göç etmiştir. Bunlardan 90.250'si Afrika ülkelerinden, 13.710'u ise Avrupa ülkelerinden gelmiştir.[56] Daha sonraki yıl, 2005'te, dışarıdan alınan göç 135.890'a gerileyerek ufak bir azalma göstermiştir.[57]
Fransa'da uzun yıllardan beri tartışılagelen bir konu da ülke içinde kırsal bölgelerden büyük kentlere yönelik göçtür. 1960-1999 yılları arasındaki süreçte kırsal kesim illerinden on beşi nüfus kaybı yaşamıştır. Bunun en çarpıcı örneği nüfusunun %24'ünü iç göçle yitiren Creuse ili olmuştur.
Fransa, etnik açıdan geniş çeşitlilik gösteren bir ülkedir. Ülkede yaklaşık 6 milyon Mağripli ve tahminî 2,5 milyon kadar da siyahî yaşamaktadır.[58][59] Günümüzde, Fransa nüfusunun yaklaşık olarak %40'ının tarihin çeşitli dönemlerinde yaşanan göç dalgalarıyla ülkeye gelenlerden oluştuğu düşünülmektedir.[60] Fransa Ulusal Ekonomik Çalışmalar ve İstatistik Enstitüsü (kısaca) INSEE'nin yaptığı anketlere göre Fransa'da 4,9 milyon yabancı ülkelerde doğmuş göçmen vardır ve bunların 2 milyonu Fransız vatandaşlığı hakkı almışlardır.[61] Fransa ayrıca Batı Avrupa'da en çok sığınma hakkı veren ülkedir. 2005 yılında Fransa'ya yaklaşık 50 bin sığınma isteminde bulunulmuştur.[62] Fransa'nın üyesi olduğu Avrupa Birliği'nin serbest dolaşım özgürlüğü, diğer üye ülkeler arasında olduğu gibi Fransa'yı da kapsamaktadır ancak Fransa birlik üyesi Doğu Avrupa ülkelerden gelecek göçü frenlemek için bir takım girişimlerde bulunmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yurtdışı İşçi Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün resmî verilere göre 31 Aralık 2006 tarihi itibarıyla çifte uyruklu vatandaş sayısı dahil olmak üzere 423.471[, Fransa'nın 2006 sayımlarına göre ülkede 400.000 civarında Türk vatandaşı yaşamaktadır.
Fransa, inanç özgürlüğünün anayasal olarak güvence altına alındığı laik bir ülkedir. Ocak 2007'de yürütülen bir anket çalışmasının sonuçlarına göre Fransızların %51'i kendilerini Hristiyanlığın Katolik mezhebi ile ilişkilendirmiş, %31'i Agnostik ya da Ateist olduğunu belirtmiş, %10 başka dinlere inandığını dile getirmiş, %4'ü İslam inancına mensup olduğunu, %3'ü Protestan mezhebinden geldiğini, %1'i Yahudi, %1'i de Budist olduğunu söylemiştir.[63][64]
Avrupa ülkelerinde istatistiksel araştırmalar Avrobarometre adlı kuruluşun yürüttüğü daha güncel bir çalışmaya göre, Fransız halkının %34'ü bir tanrının varlığına inandığını,%27'si bir tür yaşam gücü ya da kutsal varlığa inandığını, %33'ü ise herhangi bir tanrının varlığına inanmadığını ortaya koymuştur.[65]
Fransa'da yaşayan Müslümanların sayısı konusundaki varsayımlar oldukça değişkendir. 1999 yılında yapılan nüfus sayımı verilerine göre Fransa'da yaşayan ve Müslüman olması olası kişilerin sayısı 3,7 milyon olarak hesaplanmıştır. (O dönemki nüfusun %6,3'ü) Ancak 2003 yılında Fransa İçişleri Bakanlığı'nın yayınladığı ülkedeki tahminî Müslüman sayısı 5-6 milyon olarak açıklanmıştır. Müslüman nüfusu çoğunlukla Arap, Mağrip, Siyahî kökenliler ve Türkler oluşturmaktadır. (Nüfusun %8 ilâ 10'u)[66][67] Fransa'da yaşayan Yahudilerin toplam sayısı ise 600 bindir ve Avrupa'daki en büyük Yahudi diasporasıdır.
Fransa'daki laiklik olgusu 1905 yılından bu yana Fransız hükûmetinin herhangi bir dini tanımasına engel olmaktadır. Bunun yerine Fransız hükûmeti yalnızca dinî kurum, dernek ve örgütlenmeleri tanır ve mevcut yasalar uyarınca bu oluşumların politikaya müdahale etmesine engel olur.
Scientology, Tanrı'nın Çocuğu, Moon Tarikatı ve Güneş Tapınağı gibi dinî akımlar Fransa'da tarikat olarak görülür ve diğer dinler ile aynı eşit statüye sahip değillerdir.[68] Tarikatlar ise Fransa'da hoş karşılanmayan oluşumlardır.[69]
1992 yılında alınan kararla, Fransa Cumhuriyeti anayasasının 2. maddesi uyarınca, Fransızca Fransa'nın tek resmî dilidir. Bu durumda Fransa Batı Avrupa'da yalnızca bir resmî dili olan tek ülkedir (Mikrodevletler hariç). Fransızca Hint-Avrupa dil ailesinin Latin dilleri koluna bağlıdır. Latin harfleriyle yazılır ancak özel işaret almış pek çok ekleme harf barındırır. Zengin bir sözcük dağarcığına sahiptir. Académie française adıyla anılan Fransız Akademisi tarafından düzenlenir. Fransızca Avrupa Birliği'nin, Afrika Birliği'nin ve Birleşmiş Milletler'in de resmî dillerinden biridir.
Toplam sayıları 77'yi bulan pek çok yöresel dil, lehçe ve azınlık dili Kıta Fransası'nda ve denizaşırı illerde konuşulmaktadır. Bu dilleri konuşanlar çoğunlukla Fransızcayı da akıcı biçimde konuşan iki-dilli kimselerdir. Bunlardan pek çoğu Fransızca ile yakın akrabadır. Ancak Baskça ve bazı azınlık dilleri tümüyle Fransızcadan farklı olup geniş ölçüde ülkede konuşulmaktadır Portekizce, İtalyanca, Mağrip Arapçası ve Berber dilleri en çok konuşulan azınlık dillerindendir.
Yakın zamana dek Fransız hükûmeti ve ulusal eğitim sistemi bu dillerin öğrenimine olanak vermemekteydi ancak günümüzde bu diller kimi okullarda çeşitli düzeylerde öğretilmektedir.[70]
Sıra | Dil | Ana dili (bu kadar sayıda kişinin) |
Yetişkin nüfusun yüzdesi |
---|---|---|---|
1 | Fransızca | 39.360 | %86 (18 yaş altı kişiler araştırmaya dâhil edilmemiştir) |
2 | Cermen dilleri (Alsasça, Lorraine Frankçası, etc.) |
970 (Alsasça: 660; standart Almanca: 210; Lorraine Frankçası: 100) |
%2,12 (Alsasça: %1,44; standart Almanca: %0,46; Lorraine Frankçası: %0,22) |
3 | Arapça (özellikle Mağrip Arapçası) |
940 | %2,05 |
4 | Oksitanca (Langedokça, Gaskonca, vb) |
610 |
%1,33 |
5 | Portekizce | 580 | %1,27 |
6 | Oïl dilleri (Picard dili, Gallo, Poitevin-Saintongeais vb.) |
570 |
%1,
25% |
7 | İtalyanca (ve lehçeleri) | 540 | %1,19 |
8 | İspanyolca | 485 | %1,06 |
9 | Bretonca | 280 |
%0,61 |
10 | Diğer diller (Lehçe, Berber dilleri, Uzakdoğu dilleri, Katalanca, Franko-Provensal, Korsikaca, Baskça, etc.) |
2.350 |
%5,12 |
Toplam | 45.762 (iki ana dilli kişiler yine sayılırsa 46.680) |
102% (%2'si hem Fransızca hem başka dili ana dilleri olarak söyledikleri için iki kez sayılmışlardır.) |
Fransa verilen sağlık hizmetleri, 1997 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından birinci sırada gösterilmiştir.[71] Sağlık hizmetleri, AIDS, kanser ve kistik fibrozis gibi kronik hastalıkları olan yurttaşlar için genelde ücretsizdir. Fransa'da ortalama beklenen yaşam süresi 79,73'tür.
2007 yılı itibarıyla Fransa'da yaşayan kişilerin 140 bininde HIV/AİDS virüsü bulunmaktadır. Bu da toplum nüfusun %0,4'üne denk gelmektedir.[72]
Tüm diğer Avrupa Birliği üyesi ülkeler gibi Fransa da Avrupa Birliği'nin çevre konusunda hazırladığı yönergeler uyarınca hassas bölgelere yapılan kanalizasyon salınımı belli bir düzeye kadar azaltmak durumundadır. Ancak 2006 yılında Fransa ulaşması gereken noktanın yalnızca %40'ını gerçekleştirebilmiş ve Avrupa Birliği içinde bu kriterlere en az uyan ülkelerden biri olmuştur.[73]
Fransa'da ötanazi yasaktır, ancak kanser hastası Chantal Sébire'in 21 Mart 2008 tarihinde ölümünün ardından otopsi bulgularındaki kuşkular, ülkede ötanazi tartışmalarını yeniden alevlendirmiştir.
Fransa kültürü, ülkenin bulunduğu coğrafi konum, komşu uluslarla geliştirilen yoğun ilişkiler ve tarihin çeşitli dönemlerinde yaşanan göç dalgalarıyla şekillenmiştir. Özellikle başkent Paris, ülkenin kültür ve sanat merkezi olma görevini üstlenmiş ve gerek Avrupa'nın gerekse dünyanın en önde gelen kültür merkezlerinden biri olmuştur. Fransız sanatçılar, edebiyatçılar, modacılar günümüzde pek çok alanda önemli yapıtlar vermektedirler. Fransa'nın dışarıdan aldığı yoğun göç ve göçmenlerin ülkelerinden taşıdığı kültür ile Fransa'da günlük yaşamda önemli değişiklikler göze çarpmaktadır. Mutfak ve edebiyat alanlarında öne çıkan bu değişikliklerle Fransa her geçen gün daha çeşitli gelenekler doğmaktadır.
Fransız sanatının kökenleri, Rönesans döneminde Flaman sanatı ve İtalyan sanatı tarafından çok etkilenmiştir. Orta Çağ'ın en ünlü Fransız ressamı Jean Fouquet, İtalya'ya ilk seyahat eden ve Erken Rönesans'ı ilk elden deneyimleyen kişi olduğu söylenir. Rönesans resim sanatı Fontainebleau Okulu, her ikisi de Fransa'da çalışan Primaticcio ve Rosso Fiorentino gibi İtalyan ressamlardan doğrudan esinlenmiştir. Barok dönem zamanının en ünlü Fransız sanatçılarından ikisi Nicolas Poussin ve Claude Lorrain İtalya'da yaşıyordu.
17. yüzyıl, Fransız resminin klasisizm yoluyla öne çıktığı ve kendini bireyselleştirdiği dönemdi. Başbakan Jean-Baptiste Colbert, bu sanatçıları korumak için 1648'de Louis XIV himayeleriyle Kraliyet Resim ve Heykel Akademisi’ni kurdu; 1666'da İtalyan sanatçılarla doğrudan ilişki kurabilmek için hâlâ aktif olan Roma'daki Fransız Akademisi‘ni de oluşturdu. Fransız sanatçılar 18. yüzyılda rococo stilini eski barok tarzın daha samimi bir taklidi olarak geliştirdiler, saray onaylı sanatçılar Antoine Watteau, François Boucher ve Jean -Honoré Fragonard ülkenin en tanınmış temsilcileridir. Fransız Devrimi büyük değişiklikler getirdi çünkü Napolyon Jacques-Louis David gibi neoklasik tarz sanatçıları tercih etti ve son derece etkili Académie des Beaux-Arts Akademizm olarak bilinen tarzı tanımladı. Bu dönemde Fransa bir sanatsal yaratım merkezi haline gelmişti ve 19. yüzyılın ilk yarısında birbirini izleyen iki hareketin egemenliği altındaydı; ilk başta Théodore Géricault ve Eugène Delacroix ile Romantizm ve ardından Camille Corot, Gustave Courbet ve Jean-François Millet ile Realizm ve sonunda Naturalizm haline gelen bir stil. 19. yüzyılın ikinci yarısında, Empresyonizm ve Sembolizm gibi yeni resim stillerinin gelişmesiyle Fransa'nın resim üzerindeki etkisi daha da önemli hale geldi. Dönemin en ünlü empresyonist ressamları Camille Pissarro, Édouard Manet, Edgar Degas, Claude Monet ve Auguste Renoir idi.[75] İkinci nesil izlenimci tarzda ressamlar Paul Cézanne, Paul Gauguin, Toulouse-Lautrec ve Georges Seurat ‘ın yanı sıra[76] fauvist sanatçılar Henri Matisse, André Derain ve Maurice de Vlaminck ‘da sanatsal evrimlerin avangardındaydı.[77][78]
20. yüzyılın başında Kübizm, Paris'te yaşayan Georges Braque ve İspanyol ressam Pablo Picasso tarafından geliştirildi. Vincent van Gogh, Marc Chagall, Amedeo Modigliani ve Wassily Kandinsky gibi diğer yabancı sanatçılar da Paris'e yerleşti ve çalıştı.
Fransa'daki birçok müze tamamen veya kısmen heykellere ve resim çalışmalarına ayrılmıştır. 18. yüzyıldan önce veya 18. yüzyıl boyunca yaratılan büyük bir eski başyapıt koleksiyonu, "La Joconde" olarak da bilinen "Mona Lisa" gibi devlete ait Louvre müzesi ‘nde sergilenir.
Louvre Sarayı uzun süredir müze iken, d'Orsay müzesi 1986 yılında, 19. yüzyılın ikinci yarısından Fransız resimlerini bir araya getirmek için (özellikle Empresyonizm ve Fovizm hareketleri) eski tren istasyonunda d'Orsay Garı ‘nda ulusal sanat koleksiyonlarının büyük bir yeniden düzenlenmesiyle açıldı.[79][80] D'Orsay müzesi, 2018'de dünyanın en iyi müzesi seçildi.[81] Modern eserler, 1976'da Centre Georges Pompidou 'ya taşınan Musée National d'Art Moderne' de sunulmaktadır. Devlete ait bu üç müze, yılda yaklaşık 17 milyon insanı ağırlar.[82] Resimlere ev sahipliği yapan diğer ulusal müzeler arasında Grand Palais (2008'de 1.3 milyon ziyaretçisi oldu ancak aynı zamanda şehirlerin sahip olduğu birçok müze de vardır ve en çok ziyaret edilenler Musée d'Art Moderne de la Ville de Paris (2008'de 0.8 milyon giriş), çağdaş eserlere ev sahipliği yapar.[82] Paris'in dışında, tüm büyük şehirlerde Avrupa ve Fransız resmine ayrılmış bir bölümü olan bir Güzel Sanatlar Müzesi vardır. En iyi koleksiyonlardan bazıları Liyon Güzel Sanatlar Müzesi, Lille Güzel Sanatlar Sarayı, Rouen Güzel Sanatlar Müzesi, Diyon Güzel Sanatlar Müzesi, Rennes Güzel Sanatlar Müzesi ve Grenoble Müzesi ‘dir.
Teknik olarak Fransız mimarisi olarak adlandırılabilecek özgün bir mimari türü bulunmasa da tam olarak doğru değildir. Gotik mimari ilk ortaya çıktığında bu şekilde adlandırılmış ancak Gotik teriminin ortaya atılmasıyla bu kullanım daha yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Genel olarak Fransa'da mimari eserler Roma döneminden başlar ve Romanesk (10. yüzyıl), Gotik (Orta Çağ), Barok (18. yüzyıl), Neoklasik (19. yüzyıl) ve çağdaş mimari olarak farklı kategorilerde incelenir.
Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi, Notre Dame Katedrali, Chartres Katedrali, Sacré-Cœur Bazilikası, Zafer Takı, Panthéon gibi binalar Fransa'nın en tanınmış mimari yapıtlarıdır.
Fransız edebiyatı, dünyanın en zengin ve en etkileyici edebiyatlarından biridir. Fransız yazarlar başta epik şiir, lirik şiir, drama ve kurgu olmak üzere yazın türlerinin tümüne katkıda bulunmuşlardır.
Fransız edebiyatı birçok ülkedeki yazarların çalışmalarını derinden etkilemiştir. 1600´larda, Klasisizm denilen Fransız kültürel hareketi tüm Avrupa edebiyatından önemli etki bırakmıştır. 1700´lerin Fransız yazarları Avrupa edebiyatını kontrol altına almışlardı. 1800´ler boyunca, Gerçekçilik (Realizm) ve Sembolizm, birçok dilde yazan yazarların çalışmalarını şekillendirmesine yardımcı olmuştur. 1900´lerde ise, Gerçeküstücülük (Sürrealizm) ve Egzistansiyalizm (Varoluşçuluk) Fransa sınırlarının dışına çıkarak diğer yazarlar, sanatçılar ve düşünürlerin çalışmalarını geniş ölçüde etkilemiştir.
Fransız yazarların birçoğu, biçim, dil, tarz ve geleneğe önem vermiştir ve diğer dillerin yazarlarından daha fazla kurallar ve modellere bağlı kalmıştır. Genelde, Akılcılık (rasyonalizm) Fransız yazınını elinde tutmuştur. Akılcılık, insan eylemlerinde nedenselliği temel alır. Akılcılık; temiz, kendi kendini kontrol edebilen ve sanatsal ustalığa ulaşmış bir yazın yaratmıştır.
Her ne kadar akılcılık Fransız edebiyatında hayatî bir rol oynadıysa da güçlü bir deneysel nitelik zamanla Fransız yazınında öne çıkmıştır. Örneğin 1800´lerin başındaki Romantizm hareketi gibi dönemlerde, bu deneysellik duygu dolu ve bazen de tutkulu bir sanat yaratabilmiştir.
Orta Çağ felsefesi, Rönesans'ta Hümanizm ortaya çıkana kadar Skolastisizm tarafından yönetildi. Modern felsefe 17. yüzyılda Fransa'da René Descartes, Blaise Pascal ve Nicolas Malebranche felsefesiyle başladı. Descartes, antik çağlardan beri seleflerinin çalışmalarını temel almak yerine sıfırdan bir felsefi sistem kurmaya çalışan ilk Batı filozofu idi.[83][84] Onun "İlk Felsefe Üzerine Meditasyonlar" 'ı felsefi düşüncenin birincil nesnesini değiştirdi ve Spinoza, Leibniz, Hume, Berkeley ve Kant gibi yabancılar için en temel sorunlardan bazılarını gündeme getirdi.
Fransız filozoflar Aydınlanma Çağı'nın en önemli siyasi eserlerinden bazılarını ürettiler. "Yasaların Ruhunda" Baron de Montesquieu, ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde uygulandığından beri tüm liberal demokrasilerde uygulanan kuvvetler ayrılığı ilkesini teorize etti. Voltaire, özgür yargılanma hakkı ve din özgürlüğü gibi sivil özgürlükleri savunarak Aydınlanma'yı somutlaştırmaya başladı.
19. yüzyıl Fransız düşüncesi, Fransız Devrimi'ni izleyen toplumsal rahatsızlığa yanıt vermeyi hedef alındı. Yeni bir sosyal doktrin çağrısı yapan Victor Cousin ve Auguste Comte gibi rasyonalist filozoflara, geleneksel düzenin rasyonalist reddini suçlayan Joseph de Maistre, Louis de Bonald ve Félicité Robert de Lamennais gibi gerici düşünürler karşı çıktı. De Maistre, İngiliz Edmund Burke ile birlikte Avrupa muhafazakarlığının kurucularından biriydi. Comte, Émile Durkheim'ın sosyal araştırmanın temeli olarak yeniden formüle ettiği pozitivizm'in kurucusuydu.
20. yüzyılda, kısmen pozitivizmin algılanan aşırılıklarına tepki olarak Fransız ruhçuluğu Henri Bergson gibi düşünürlerle gelişti ve Amerikan pragmatizmi ve Whitehead'in proses felsefesi versiyonunu etkiledi.
Bu arada Jules Henri Poincaré, Gaston Bachelard, Jean Cavaillès ve Jules Vuillemin ile Fransız epistemolojisi önde gelen düşünce okulu haline geldi. Alman fenomenoloji ve varoluşçuluk'tan etkilenen Jean-Paul Sartre felsefesi, II. Dünya Savaşı'ndan sonra güçlü etki kazandı ve 20. yüzyılın sonlarında Fransa, Jean-François Lyotard, Jean Baudrillard, Jacques Derrida ve Michel Foucault ile postmodern felsefe'nin beşiği oldu.
Fransız eğitim sistemi üç ana okul çağına ayrılmıştır: ilköğretim (enseignement primaire), ortaöğretim (enseignement secondaire) ve yükseköğrenim (enseignement supérieur). İlk ve orta derecede öğrenim büyük ölçüde parasızdır ancak ülkede özel okullar da bulunmaktadır. Özellikle ülkenin dört bir yanına yayılmış durumda olan Katolik okulları bu özel okulların başını çekmektedir.
Cumhuriyetçi geleneğin etkisi sonucu eğitim sistemi Fransız Devrimi ile ilan edilen dört temel ilke üzerine kuruludur:
Eğitim örgütü, hiyerarşik ve merkezi bir yapıdadır. Eğitim kurumlarının örgütlenişi, ders saatleri, sistem ve programları Fransa Millî Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenir. Fransa'da okuryazarlık oranı %99'dur. Kıta Fransası'nda bu oran %100'e yakın seyretmektedir. 6,7 milyonu ilköğretimde ve 4,8 milyonu ortaöğretimde olmak üzere Fransa'da toplam 15 milyon öğrenci bulunmaktadır. Fransa'da her yıl eğitime genel bütçeden 64,6 milyon avro ayrılmaktadır.
Fransa'da spor ilgi odağındadır. Özellikle futbol, ülkede en çok tercih edilen spor dalıdır. FIFA yüzyılın oyuncuları listesinde, Fransa, ülke olarak Brezilya'nın hemen ardında, ikinci sırada yer almaktadır.
Ülke bu sporun dışında hemen hemen her türlü sporda gelişmiştir. Örneğin ragbi, özellikle Paris ve Fransa'nın güneyinde futbolunkine yakın bir popülerliğe sahiptir. Millî ragbi takımı her Ragbi Dünya Kupası'na katılmış ve Altı Ulus Şampiyonası'na katılmaktadır. Fransa millî takımı on altı kez Altı Ulus Şampiyonası'nı kazanmış ve Ragbi Dünya Kupası'nda bir kez finale ulaşmıştır. Ekim 2007'de Ragbi Dünya Kupası Paris'te sunulmuştur.
Fransa'da düzenlenen ve dünyanın en önemli bisiklet yarışlarından biri olan Tour de France (Fransa Bisiklet Turu) da ülkenin en çok izlenen spor olaylarından biridir.
Fransa'da Paris Masters ve dört Grand Slam turnuvasından biri olan Fransa Açık dahil olmak üzere birçok büyük tenis turnuvası düzenlenmektedir.
Fransız dövüş sanatları arasında Savate ve Eskrim bulunur
Fransız mutfağı dünyanın en iyilerinden biri olarak bilinir.[86][87] Farklı bölgelerin farklı stilleri vardır. Kuzeyde tereyağı ve krema yaygın malzemelerdir, oysa Güney'de zeytinyağı daha yaygın olarak kullanılır.[88]
Fransız mutfağının kökeni Orta Çağlara uzanır. Fransa mutfağı Fransız Devrimi sonrasında Kolonileşme döneminde dünya sahnesindeki kazandığı gücüyle orantılı olarak gelişmiştir. Napolyon Bonapart döneminde ün kazanmış Marie-Antoine Carême (1784-1833) gibi aşçılar haute cuisine (yüksek aşçılık sanatı) denilen özenli bir yemek tarzını geliştirerek Fransız mutfağına büyük katkılarda bulunmuşlardır. Fransız mutfağı Fransa'nın bölgelerine göre büyük farklılıklar gösterir. Kırmızı etten, deniz ürünlerine ve süt ürünlerine kadar çok değişik türlerde besin Fransız mutfağını biçimlendirir. Fransız mutfağının öne çıkan ögeleri şarap ve peynirdir. Fransa her yıl dünyaca ünlü şaraplarını ihraç ederek ekonomisine katkıda bulunduğu gibi tescillenmiş 1000'i aşkın peynir türüyle de dünyanın en önde gelen peynir üreticilerindendir. Fransa'da bağcılık ve şaraplarıyla ön plana çıkan bölgeler Alsace, Bordeaux, Burgonya, Champagne, Korsika, Jura, Languedoc-Roussillon, Loire, Provence, Rhône ve Savoy'dur. Fransa'nın en ünlü peynirleriyse Brie, Camembert ve Rokfor'dur. Fransız mutfağının dünyaya mâl olmuş ya da dünyaca tanınan diğer yemekleri arasında kruvasan, salyangoz yemeği, baget ekmeği, kaz ciğeri ve crème brûlée (krem brule) sayılabilir.
France is the world's fifth largest exporter of goods (mainly durables). The country ranks fourth in services and third in agriculture (especially in cereals and the agri-food sector). It is the leading producer and exporter of farm products in Europe.
Vikisözlük'te tanımlar | |
Commons'ta dosyalar | |
Vikihaber'de haberler | |
Vikisöz'de alıntılar | |
Meta-Wiki'de tartışma |
Kaynak hatası: <ref>
"upper-roman" adında grup ana etiketi bulunuyor, ancak <references group="upper-roman"/>
etiketinin karşılığı bulunamadı (Bkz: Kaynak gösterme)