Bu makalede Ticari işletme konusunu derinlemesine inceleyeceğiz ve toplumun farklı yönleri üzerindeki etkisini analiz edeceğiz. Ticari işletme uzun süredir ilgi ve tartışma konusu olmuştur ve günümüz dünyasındaki sonuçlarını anlamak önemlidir. Bu sayfalarda, Ticari işletme'e tarihsel bakış açısından bugünkü önemine kadar farklı bakış açılarını analiz edeceğiz. Ticari işletme'in zaman içinde nasıl geliştiğini ve düşünme ve hareket etme şeklimizi nasıl etkilediğini inceleyelim. Benzer şekilde, Ticari işletme ile ilgili mevcut ve gelecekteki eğilimleri ve bunların toplumumuzun farklı yönlerini nasıl etkileyebileceğini analiz edeceğiz.
Ticari işletme, ekonomik fayda sağlamak amacıyla mal veya hizmet üretimi ya da satışı gibi ticari faaliyetleri sürekli ve bağımsız biçimde yürüten örgütlü yapılardır. Bu kavram, hem ekonomik sistemin işleyişinde hem de ticaret hukukunun temel yapısında merkezi bir öneme sahiptir. Ticari işletmenin varlığından söz edilebilmesi için faaliyetlerin kazanç elde etme amacı taşıması, süreklilik arz etmesi, belli bir organizasyon çerçevesinde yürütülmesi ve bağımsız şekilde idare edilmesi gerekmektedir.
Hukuki açıdan bakıldığında, ticari işletmenin varlığı, işletmeyi işleten kişiye tacir statüsü kazandırır. Bu statü, Türk Ticaret Kanunu'nda belirtilen çeşitli yükümlülükleri beraberinde getirir. Tacir sıfatı taşıyan gerçek veya tüzel kişiler, ticaret siciline kayıt yaptırmak, ticari defter tutmak, vergi mükellefi olmak ve gerektiğinde iflas hükümlerine tabi olmakla yükümlüdür. Dolayısıyla ticari işletmenin kurulması yalnızca ekonomik bir tercih değil, aynı zamanda ciddi bir hukuki sorumluluğu da ifade eder. Ticari işletmeler, faaliyet alanlarının niteliğine ve organizasyon yapısına göre farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Anonim, limited veya kolektif şirketler gibi tüzel kişilikler, ticari işletme kapsamında değerlendirilirken; bireysel girişimciler tarafından işletilen küçük ölçekli yapılar da ticari işletme sayılabilir. Burada esas olan, esnaf faaliyeti sınırının aşılması ve faaliyetlerin belirli bir ekonomik düzeye ulaşmasıdır.
Bunun yanında, ticari işletmeler yalnızca bireysel kazanç üretmekle kalmaz; aynı zamanda piyasa mekanizmasının işlerliğini sağlayan, istihdam yaratan ve ekonomik büyümeyi destekleyen temel yapılardır. Özellikle serbest piyasa ekonomilerinde rekabetin sağlanması, ürün ve hizmet kalitesinin artması, fiyat dengelerinin oluşması gibi süreçlerde etkin rol oynarlar. Bu yönüyle ticari işletmeler, yalnızca özel sektör aktörleri değil, aynı zamanda ekonomik kalkınmanın dinamik unsurlarıdır.
1-Gelir sağlama hedefi: Burada önemli olan gelir sağlama amacının varlığıdır. Gerçekten gelir sağlanmamış olması, hatta zarar edilmiş olması işletmenin ‚“ticari işletme“ sayılmasına engel oluşturmaz. Çünkü daha sonraki dönemlerde yeniden kâra geçebilir.
2-Devamlılık: Bir ticari işletmenin varlığı için o işletmenin devamlı bir nitelik taşıması gerekir. Tacir yürüttüğü bu faaliyetleri meslek haline getirmiş olmalıdır. Faaliyetin konusu gereği kesintili olması devamlılık ögesini etkilemez. Ticari işletme konusu gereği periyodik de çalışabilir, örneğin okul kantinleri, mevsimlik tarım işletmeleri, yerel dondurma üreticileri.
3-Bağımsızlık: Şube, bağımsız şekilde faaliyette bulunmayıp, merkeze tabi olduğundan ayrı bir işletme sayılamaz. Buna karşılık, bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı meslek edinen kişiler olan “Acenteler” tarafından yürütülen faaliyet, bağımsız nitelik arz ettiğinden bunlar ayrı bir işletme sayılır.
4-Belirli bir çapı aşma: Bir işletmenin ticari işletme olarak nitelendirilebilmesi için bu işletmenin etkinliğinin belirli bir sınırı aşmış olması gerekmektedir. Bu sınır da esnaf işletmesine göre belirlenmektedir.
Şirket sözcüğü Arapça kökenli olup “Ortaklık” demektir.[5] Ticari işletme birden fazla girişimciyle kurulması halinde şirket olarak tanımlanır. Şirketler yapıları bakımından temel olarak ikiye ayrılır. Bunlar şahıs şirketleri ve sermaye şirketleridir.
Şirketler, Türk Ticaret Kanununda düzenlenirler (Yalnızca “Adi Şirket” Borçlar Kanununda düzenlenmiştir).
Tüzel kişilik açısından bakıldığına yalnızca Adi Şirketlerin tüzel kişiliği yoktur, diğer şirket türlerinin vardır.