Günümüz dünyasında Sultan Sarnıcı büyük ilgi gören ve alakalı bir konu haline geldi. Zamanla bu konu çeşitli disiplinlerden uzman ve akademisyenler tarafından tartışma, araştırma ve analiz konusu olmuştur. Sultan Sarnıcı, kökeninden günümüz toplumu üzerindeki etkisine kadar insanlığın gelişiminde temel bir rol oynamıştır. Bu yazıda bu heyecan verici konuyu derinlemesine inceleyeceğiz, farklı yönlerini ve farklı alanlardaki etkisini inceleyeceğiz. Titiz bir analiz ve kapsamlı bir vizyonla, günümüz dünyasındaki önemini ve alaka düzeyini daha iyi anlamak için bu konuya ışık tutmaya çalışacağız.
![]() | |
Konum | İstanbul |
---|---|
Bölge | Marmara Bölgesi |
Koordinatlar | 41°01′30″N 28°57′00″E / 41.025°K 28.95°D |
Tarihçe | |
Kültür(ler) | Bizans, Osmanlı |
Sultan Sarnıcı veya Pulcheria Sarnıcı (Yunanca: Κινστέρνα Πουλχερίας), Konstantinopolis’te (günümüzde İstanbul, Türkiye) Bizans döneminde inşa edilmiş kapalı bir sarnıçtır.
Bu sarnıç, Konstantinopolis’in on birinci bölgesinde, şehrin dördüncü ve beşinci tepelerini birbirinden ayıran vadinin doğu ucunda yer alıyordu.[1] Suyun depolandığı bu yapı, günümüz Fatih ilçesinin (Tarihi Yarımada) kuzey kesiminde, Sivasi Tekkesi Camii yakınında, Sultan Selim çukurbostanının güney ucunun önünde bulunan kapalı sarnıçla özdeşleştirilmeye çalışılmıştır.[2] Söz konusu kapalı sarnıç günümüzde Aspar Sarnıcı olarak tanımlanmaktadır.[3] Bu benzeştirmenin temel nedeni sarnıcın Pulcherianae (Yunanca: αὶ Πουλχεριαναὶ) adı verilen mahallede — ki burası, imparatoriçenin bölgede inşa ettirdiği sarayın adını taşıyordu — konumlanmış olmasıdır.[1]
Yunanca yazılmış 7. yüzyıla ait bir Hristiyan vakainamesi olan Chronicon Paschale, sarnıcın adının geçtiği bilinen tek antik kaynaktır. Bu kaynağa göre, sarnıç, dönemin inşaat danışmanı olan ve daha sonra İmparator Marcianus’un eşi olan Aelia Pulcheria tarafından, kardeşi İmparator II. Theodosius adına inşa ettirilmiştir. Chronicon, sarnıcın ilk kez MS 421 yılı Şubat ayının ortalarında suyla doldurulduğunu bildirmektedir.[4] Ancak Ernest Mamboury, yapının stilistik özelliklerine dayanarak sarnıcın 6. yüzyılda inşa edildiğini öne sürmektedir.[5] Osmanlıların şehri fethetmesinden sonra kullanılmayan ve kuru kalan sarnıç, 20. yüzyılın başlarına kadar dokumacılar tarafından kullanılmış, daha sonra terk edilmiştir.[2]
Sarnıç restore edilerek düğün ve etkinlik mekanı olarak kullanılmaya başlanmıştır.[6]
Bu su deposu, İstanbul'da en iyi korunmuş sarnıçlardan biridir.[2] Muhtemelen günümüze ulaşmamış bir saraya ait olduğu düşünülmektedir.[5] Yapının alanı 29,10 x 18,70 metre ölçülerindedir. Çatısı, 8,50 metre yükseklikte, yedili dört sıra halinde dizilmiş mermer veya granit toplam 28 sütun tarafından desteklenmektedir ve 40 tane kubbeyi taşımaktadır. Sütunların başlıkları Korint düzenindedir ve üzerlerinde akantus yapraklarıyla oyulmuş lentoları veya haç sembolleri bulunmaktadır. Yapıdaki 35 pencerenin çoğu günümüzde örülmüştür. Ana cephesi, üçüncü pencerenin altına yerleştirilmiş bir kapıyla birlikte, eşit boyutlarda dört pencereye sahiptir.[2]