Peripatrik türleşme dünyasında bizi hayatın farklı yönlerini sorgulamaya ve düşünmeye yönlendiren çok çeşitli durumlar, görüşler ve deneyimler bulabiliriz. Gözlem, katılım veya araştırma yoluyla Peripatrik türleşme bize yeni ufuklar keşfetme ve bilgimizi zenginleştirebilecek değerli bilgileri keşfetme fırsatı veriyor. Tarih boyunca Peripatrik türleşme toplumun gelişiminde temel bir rol oynamıştır ve etkisi günümüzde de geçerliliğini sürdürmektedir. Bu makalede Peripatrik türleşme'in farklı yönlerini inceleyip çağdaş toplum üzerindeki etkisini analiz edeceğiz.
Bir dizinin parçası |
Evrimsel biyoloji |
---|
![]() |
Kategori • Kitap |
Peripatrik veya peripatri (dış kenara ait), yayılma alanları birbirine komşu olan ama çakışmayan, bunun yanında bir sıra dağ veya geniş nehirler gibi engeller yüzünden birbirinden ayrılan ve artık eski yurtlarında olamayan organizmaları ifade eden birer biyocoğrafya terimleridir.
Birbirinden ayrılmış bu tür canlı organizmalar genellikle birbirleriyle yakın akraba olup aynı soydan gelen kardeş türlerdir ve gösterdikleri yayılım peripartik türleşmenin bir sonucudur. Peripatrik türleşme veya dış kenarlı türleşme evrim yoluyla yeni türlerin oluştuğu bir türleşme şeklidir. Bu türleşme şeklinde, izolasyon içinde bulunan ve diğerlerinden yalıtılmış olan periferik (dış kenara ait) bir popülasyon içinde yeni türler şekillenir. Bu, izole popülasyonların birbirleriyle gen alış verişlerinde bulunamadığı ve gen akışının engellendiği allopatrik türleşmeye çok benzer.[1] Ancak peripatrik türleşme terimi, allopatrik türleşmenin aksine, daha ziyade popülasyonlardan birinin diğerinden daha çok küçük olduğu durumları tanımlamak için kullanılması önerilir.
Peripatrik türleşmenin olası bir sonucu, coğrafi olarak geniş bir alana yayılmış olan ata türün parafiletik (birden fazla atadan köken almış) olmaya başlaması ve böylece bir paratür olmasıdır. Kısa olarak paratür, kendisi herhangi bir soy tükenmesi yaşamadan bir veya daha fazla oğul türler oluşturabilmiş olan türlere denir. Örneğin, boz ayıdan kutup ayılarının evrimiş olması, soyundan geldiği ata türün sınır bölgesinde yaşayan bir popülasyonun evrilerek yeni türler oluşturmasına dair iyi belgelenmiş canlı bir örnektir.[2][3]
Peripatrik türleşme, başlangıçta Ernst Mayr tarafından önerilmiş olup küçük nüfuslu canlı popülasyonlarının, bir veya daha fazla nesil boyunca nüfus azalmasına maruz kalarak bir süre için genetik çeşitliliğin hızla azalış gösterdiği seçim darboğazlarından geçmesi nedeniyle, kurucu etkisi denilen olgu ile yakın ilişkilidir.[4][5] Bunun yanında genetik sürüklenmenin peripatrik türleşmede genellikle önemli bir rol oynadığı da düşünülmektedir.[6]