Aşağıdaki makalede son yıllarda gündeme gelen Popülasyon darboğazı konusu ele alınacaktır. Popülasyon darboğazı ortaya çıkışından bu yana uzmanlar ve kamuoyu arasında büyük ilgi uyandırdı ve farklı alanlardaki önemi ve etkisi üzerine tartışmalara ve düşüncelere yol açtı. Popülasyon darboğazı, diğerlerinin yanı sıra bilim, teknoloji, tarih, politika, kültür gibi çeşitli alanlarda bir çalışma ve tartışma konusu haline geldi. Bu makale boyunca, anlamı ve etkileri hakkında kapsamlı ve geniş bir vizyon sağlamak amacıyla Popülasyon darboğazı ile ilgili farklı yönler analiz edilecektir.
Popülasyon darboğazı, bir popülasyonun; yangın, kuraklık, asteroit düşmesi, volkanizma gibi ani ve yıkıcı çevresel değişiklikler sebebiyle sayısının rastgele ve dramatik bir şekilde düşmesi ve bunun sonucunda genetik çeşitliliğin azalmasını ifade eder. Örneğin, bir şişeye doldurulmuş farklı renklerde bilyelerden birkaçı bir kaseye döküldüğünde, her renkten bilye kasede yer almayabilir. Aynı şekilde, popülasyon darboğazı sonucunda, felaketten önce yer alan kimi aleller ortadan kalkabilir veya bunların sıklığı azalabilir, ayrıca daha az görülen aleller baskın hale gelebilir. Popülasyonun küçülmesi sebebiyle güçlenen genetik sürüklenme, nesiller boyunca, rastlantısal olarak kimi alelleri silerek genetik çeşitliliğin daha da azalmasına yol açabilir.[1][2]
Popülasyon darboğazına bir örnek de Illinois'te yaşayan çayır tavuklarıdır. 19. ve 20. yüzyıllarda, Illinois çayırlıklarının tarım arazilerine dönüştürülmesi burada yaşayan milyonlarca büyük çayır tavuğunun (Tympanuchus cupido) yaşam alanlarını yok etmişti. 1993 yılına gelindiğinde sayıları artık 50'nin altındaydı. Bu dramatik düşüş, popülasyonun genetik varyasyon düzeyini oldukça azaltmıştı ve genetik sürüklenme sebebiyle sıklığı artan bir alel, yumurta açılma oranını %50'nin altına indirmişti. Araştırmacılar, Illinois popülasyonun yok olmanın eşiğine gelmeden önce ne kadar genetik varyasyona sahip olduğunu incelemek için müzelerde tutulan 15 kuşa ait DNA'yı incelemeye karar verdi. 10 tanesi, kuş popülasyonun 25.000 olduğu 1930'lu yılların örneklerinden; 5 tanesi ise nüfusun 1.000 olduğu 1960'lı yılların örneklerin alındı. Altı lokusu inceleyen araştırmacılar, 1993 popülasyonun lokus başına daha az alele sahip olduğunu tespit etti.[2]