Modern dünyada, Kısa mesafe koşuları geniş bir insan yelpazesi için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. Hem profesyonel hem de kişisel alanda Kısa mesafe koşuları'in toplumun sürekli evriminde belirleyici bir faktör olduğu kanıtlanmıştır. Tarih boyunca Kısa mesafe koşuları, bu olgunun anlaşılmasını ve takdir edilmesini zenginleştiren çok sayıda perspektif ve yaklaşım üreten tartışma, araştırma ve yansıma konusu olmuştur. Bu makalede, Kısa mesafe koşuları'in çeşitli yönlerini inceleyeceğiz, farklı bağlamlardaki etkisini analiz edeceğiz ve düşünmeye ve diyaloğa davet eden kapsamlı bir vizyon sunacağız.
Bu madde hiçbir kaynak içermemektedir. (Ocak 2015) (Bu şablonun nasıl ve ne zaman kaldırılması gerektiğini öğrenin) |
Kısa mesafe koşuları veya sprintler, atletizm karşılaşmalarında 60, 100, 200 ve 400 metre mesafelerinde yapılan koşuların genel adı. Bu mesafede koşan atletlere sprinter denir.
Hız koşularında parkur her koşucunun koşu süresince dışına çıkmaması gereken kulvarlara ayrılmıştır. Önceleri hız koşucuları yarışa ayakta durarak başlarlardı; çıkış takozları kullanılarak çömelmiş durumda çıkış yapmaya 1884'ten sonra geçildi. Bu çıkış takozları resmi yarışmalarda ilk kez 1930'da kullanıldı. Yarış tabanca atışıyla başlar. Üstün hız koşucuları ilk 50-60 metrede 40 km/saat'ten fazla bir hıza ulaşırlar.
Sürat yarışları dört mesafede yapılır:
4 Kısımdan Oluşur;
150, 300, 500 ve 600 metre yaygın olmayan fakat bazı yarışlarda koşulan sürat yarışı mesafeleridir.
Bir sürat koşusu dört etaba ayrılır: çıkış, ivme kazanma, uzun adımlarla koşu ve bitiş.Bütün sürat koşularında yarış boyunca, koşucular başladıkları kulvarlarda devam etmek zorundadırlar. Bir ya da daha fazla dönemeç içeren 200 ve 400 metre koşularında, her koşucunun aynı mesafeyi koşmasını sağlamak için, başlama kulvarları birbirinden mesafe farkıyla ayrılmıştır.