Bugünkü yazımızda her yaştan ve kültürden bireyin ilgisini çeken Feminist ilahiyat konusunu inceleyeceğiz. Feminist ilahiyat, toplum üzerindeki etkisinden bilimsel alandaki etkilerine kadar tartışmalara, araştırmalara ve derin düşüncelere yol açtı. Tarih boyunca Feminist ilahiyat, kişilerarası ilişkilerden teknolojik gelişmelere kadar her şeyi etkileyerek insan gelişiminde çok önemli bir rol oynamıştır. Bu makalede, Feminist ilahiyat'in çeşitli yönlerine dalacağız, mevcut alaka düzeyini ve geleceğe yönelik öngörüsünü analiz edeceğiz. Feminist ilahiyat hakkında bilmeniz gereken her şeyi keşfetmeye hazır olun!
Makale serilerinden |
Feminizm |
---|
![]() |
![]() |
Feminist teoloji genellikle Batı dini gelenekleri (çoğunlukla Hristiyanlık ve Yahudilik'te) içinde bu dinlerin uygulamaları, gelenekleri, kutsal metinleri ve teolojilerini feminist bir perspektiften yeniden değerlendiren bir harekettir. Feminist teolojinin hedefleri arasında kadının din adamları ve dini otoriteler arasındaki rolünü genişletmek, Tanrı'nın erkeksi imajını yeniden yorumlamak ve inancın dili ve mitleri arasında dişi (female) tahayallü daha fazla göz önüne almaktır.
Feminizm dinlerin pek çok vechesi üzerine büyük bir etki bırakmıştı. Protestan Hristiyanlığın liberal kollarında kadın hâlen din adamı olabilmektedir. Reform, Konservatif ve Rekonstrüksiyonist Yahudilikte de hâlen kadınlar rabbi ve kantor (hazan) olabilmektedirler. Söz konusu Hristiyan ve Yahudi gruplarında kadınlar iktidar statülerini elde etmekte giderek daha fazla erkekle eşit hale gelmektedir. Bu eğilimlere Yahudiliğin ortodoks akımlarında, Katolik Kilisesinde, Güney Baptistleri ve Missouri Sinod Luteryanları gibi muhafazakâr Protestan gruplarında ve İslamiyette karşı çıkılmaktadır. Tüm bu dinler ve mezheplerde kadının din adamı ve erkeklerde olduğu biçimiyle din bilgini olarak kabulüne karşı çıkılmaktadır.
Yeni Ahit'te Pavlus kadınların kilisede sessizce oturması gerektiğini söylemiştir. İncil'in Korintliler bölümündeki bu tavsiyenin kaynağı Havva'nın kocasını günaha teşvik edişiydi. Hem Eski hem de Yeni Ahit'te kadın, erkeğin mülkü olarak görülmekteydi.
Amerikan Kilisesi içinde bazı kimseler kadına ilişkin bu olumsuz görüşlere karşı çıktılar ve feminizmin ilk öncüleri arasında olan Emma Willard 1821 yılında kadınları eğitmek amacıyla Troy Female Seminary'yi kurdu. Catherine Beecher 19.yüzyılda Hartford Female Seminary'yi kurdu. Bu öncüler ve onları takibeden başkaları kadının misyoner hareket içindeki pozisyonunu geliştirmeye katkıda bulundular. Yoğun itirazlara karşın Charlotte H. White 1815'te ilk kadın misyoner oldu. 1850 yılında ilk feministler arasında belki de en önemli bir yere sahip Antoinette Louise Brown teoloji eğitimi alan ve 1853 yılında papaz (ministry) olarak atanan ilk kadın oldu.
![]() | Feminizm ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |