Bu yazımızda son yıllarda akademisyenlerin, profesyonellerin ve kamuoyunun dikkatini çeken bir kavram olan Bilimsel öncelik konusunu derinlemesine inceleyeceğiz. Kökeninden şu andaki önemine kadar, Bilimsel öncelik'in toplumun çeşitli alanlarını nasıl etkilediğini ve ilişki kurma, düşünme ve hareket etme şeklimizi nasıl etkilediğini analiz edeceğiz. Aynı şekilde, bu olguya ilişkin kapsamlı ve zenginleştirici bir vizyon sağlamak amacıyla Bilimsel öncelik etrafındaki farklı araştırmalara, görüşlere ve bakış açılarına değineceğiz. Bilimsel öncelik hakkında bir keşif ve düşünme yolculuğuna çıkmaya hazır olun!
Bilimde, öncelik, keşfi ilk yapan veya teoriyi ilk öneren birey veya bireyler grubuna verilen itibardır. Birden fazla araştırmacı aynı sonuca bağımsız olarak ve aynı anda ulaşmış olsa bile, şöhret ve onur genellikle yeni bir bulguyu ilk yayımlayan kişi veya gruba verilir. Dolayısıyla, iki veya daha fazla bağımsız kâşif arasında, ilk yayınlayan meşru kazanandır. Bu nedenle, gelenek genellikle öncelik kuralı (“priority rule”) olarak adlandırılır ve prosedürü "yayınla ya da yok ol" cümlesiyle güzel bir şekilde özetlenir, çünkü ikinci bir ödül yoktur.[1] Bir bakıma, ilk olma yarışı risk almayı teşvik ederek toplum için faydalı bilimsel atılımlara yol açabilir (sıtma bulaşması, DNA, HIV, vb. keşifler gibi). Öte yandan, sağlıksız bir rekabet ve düşük kaliteli bulguların yayınlanması için teşvikler yaratabilir (örneğin, nitelikten ziyade nicelik[2][3] veya bilimsel suistimal yapmak), bu da güvenilir olmayan bir yayınlanmış literatüre yol açabilir ve bilimsel ilerlemeye zarar verebilir.[4][5][6]
Öncelik, genellikle belirli bir teori, anlayış veya keşfin önceliğinin söz konusu olduğu öncelik tartışmaları bağlamında zor bir mesele haline gelir. Çoğu durumda bilim tarihçileri geçmişe dönük öncelik tartışmalarını, genellikle bilimsel değişimin doğası hakkında anlayıştan yoksun ve genellikle uzun süredir kayıp olan bir öncelik iddiası fikrini desteklemek için geçmişin büyük ölçüde yanlış okunmasını içeren girişimler olarak küçümserler. Tarihçi ve biyolog Stephen Jay Gould bir keresinde "fikirlerin önceliği hakkındaki tartışmalar genellikle bilim tarihinin en yanlış yönlendirilmiş tartışmaları arasındadır" demiştir.[7] Richard Feynman, Freeman Dyson'a "piçlere her zaman hak ettiklerinden daha fazla kredi vererek" öncelik tartışmalarından kaçındığını söylemiştir. Dyson kendisinin de bu kurala uyduğunu ve bu uygulamanın "tartışmalardan kaçınmak ve arkadaş edinmek için oldukça etkili" olduğunu belirtmiştir.[8]
Öncelik kuralı, modern bilimsel yöntemler oluşturulmadan önce veya oluşturulduktan hemen sonra ortaya çıkmıştır. Örneğin, belgelenmiş en eski tartışma 17. yüzyılda Isaac Newton ve Gottfried Wilhelm Leibniz arasında kalkülüsün icadında öncelik konusunda yaşanan sert bir iddiadır. Bu özel olay, insan yanlılığını ve önyargılarını açıkça göstermektedir. Her iki matematikçinin de kalkülüsü bağımsız olarak geliştirdiği oybirliğiyle kabul edilmiştir. O zamandan beri öncelik, bilim tarihinde bir dizi tarihsel hastalığa neden olmuştur.[4][9] Charles Darwin ve Albert Einstein gibi inanılmaz popülerlik seviyelerine ulaşmış bilim insanları söz konusu olduğunda, önceki araştırmalarda benzerlikler tespit edildiğinde öncelik tartışmaları ortaya çıkabilir. Bu durum intihal şüphelerine yol açabilir ve genellikle kapsamlı bir tarihsel kaynak analizi gerektirir.