Bugünkü yazımızda dünya çapında milyonlarca insanın dikkatini çeken Adana Kalesi konusunu detaylı olarak inceleyeceğiz. Adana Kalesi farklı alanlarda büyük tartışmalara yol açan ve toplumda büyük ilgi uyandıran bir konu. Bu yazı boyunca Adana Kalesi ile ilgili, kökeninden bugünkü etkisine kadar farklı yönleri analiz edeceğiz. Farklı boyutlarını, günümüzdeki önemini ve farklı sektörler üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz. Ayrıca konu ile ilgili uzmanların görüşlerinin yanı sıra Adana Kalesi'den doğrudan etkilenen kişilerin deneyimlerini de inceleyeceğiz. Şüphesiz bu, derinlemesine araştırılmayı hak eden büyüleyici bir konudur. Adana Kalesi hakkındaki bu büyüleyici keşif yolculuğunda bize katılın!
![]() Adana Kalesi, 1836[1] | |
Genel bilgiler | |
---|---|
Durum | Kısmen ayakta |
Tür | Kale |
Adres | Ulucamii, Kayalıbağ, Seyhan Cd. No:59, 01010 Seyhan/Adana |
Şehir | Adana |
Ülke | Türkiye |
Tamamlanma | 782 |
Yıkılma | 1836 |
Yükseklik | |
Yükseklik | 6 m |
Mimari | Abbasi |
Ölçüler | |
Çevre | 300 m |
Adana Kalesi, Adana'nın merkezinde Tepebağ ve Kayalıbağ mahallelerinde bulunan Geç Roma Dönemi'ne kadar uzanan tarihi yapıdır.[2]
Geç Roma Dönemi'ne kadar uzanan kale çeşitli yönetimler altında kullanılmış olup, Harun Reşid'in halifeliği zamanında Abbasiler tarafından mevcut kale yıktırılarak bulunduğu yere daha büyük bir kale yaptırılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde şu şekilde anlatılmaktadır: "Dört köşeli çevresi dört yüz adımdır. Yedi kulesi, iki kapısı vardır." 18. yüzyıl Osmanlı döneminde şehrin güvenliği, hazinenin saklanması ve hapishane olarak da kullanılmıştır.[3] Kale kapılarından birisi Taşköprü'den şehre girişte de kullanılmıştır. Yunan İsyanını bastırmak isteyen Osmanlı, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'dan yardım istemiş, bunun karşılığında Kavalalı Mehmet Ali Paşa ise Mora’yı istemiştir. Yunanistan'ın bağımsızlığı sonucu Mora'yı alamayan Kavalalı Mehmet Ali Paşa saldırıya geçmiştir.
Kütahya Antlaşması sonucu Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu Kavalalı İbrahim Paşa Adana taraflarına çekilmiştir. 31 Temmuz 1832'de Adana Mısır Ordusu'nun eline geçti. 8 Ekim 1832'de kalede cephane patlaması, kale ve köprüde hasar meydana geldi. Adana Kalesinde meydana gelen bu olay sonrasında Kalekapısı ve İçkale'de önemli ölçüde yıkıma uğramıştır. II. Mahmud Kütahya Antlaşması'ndan memnun kalmamıştı ve Osmanlı casusları tarafından yağma yapıldığı düşünülüyordu.[4] Çözülemeyen sorunlar sonucunda 4 yıl sonra Kavalalı İbrahim Paşa Mısır'a çekilirken Osmanlıların eline geçmemesi amacıyla Adana Kalesi'ndeki cephaneyi ateşe verdirtmiş ve kale duvarlarının bir kısmı yıkılmıştır.[5]