Sanat tarihi boyunca birçok farklı sanat akımı ortaya çıkmıştır. Bunlar, genellikle bir döneme, coğrafyaya, sanatçıya veya sanatsal anlayışa bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Sanat akımları, öncüleri tarafından başlatılan belirli bir sanatsal anlayış veya tarzın yayılması sonucu ortaya çıkar. Bu akımlar, yaratıcı faaliyetlerinin yanı sıra estetik değeri de göz önünde bulundurarak sanat tarihi yazımında dönemleştirme aracı olarak kullanılmaktadır.
20. yüzyıl, sanat dünyasında birçok yenilikçi anlayışın ortaya çıktığı bir dönem olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde sanatçılar, estetik anlayışlarını ve yaratıcı süreçlerini, görsel, işitsel veya mekanik araçlar kullanarak ifade ederler.
1905 yılında, Fransız sanatçı Henri Matisse liderliğinde bir sanat akımı olan fauvism, yaratıcılığa özgürlük veren canlı renkler, doğal şekiller ve yüzeyin düzlemişleştirilmesini özümsemiştir. Sanatçılar, gerçekçi bir resim yapmak yerine, duygusal ve içsel bir şeyi ifade etmek için renk, biçim ve desenden yararlandılar.
Üstbilinç dünyası, toplumun sınırları ve otomatizm gibi konuların araştırılmasıyla, 1920'lerde Fransa'da doğan bir sanat akımı olan sürrealizm, gerçeğin doğası hakkındaki algıları sorgulamak isteyen sanatçıları bir araya getirdi. Bu sanatçılar, rasyonel düşüncenin ve toplum tarafından dayatılan ideolojilerin sınırlarını aşmayı hedeflediler. Sürrealizm, çarpıcı metaforlar, absürt imgeler ve rastgeleliği içeren tekniklerle ifade edilir.
20. yüzyılın başlarında İspanyol sanatçı Pablo Picasso ve Fransız sanatçı George Braque tarafından geliştirilen kübizm, nesneleri geometrik şekillerle birleştirerek sanatın tekniğini değiştirdi. Kübizm, nesnelerin yüzeylerini bölmek, açmak ve yeniden yapılandırmak yoluyla soyutlamayı hedefleyen bir yenilikçi anlayıştır.
1950'lerde İngiltere ve ABD'de doğan pop art, toplumun tüketim kültürü ve popüler kültürdeki imajların kullanımı yoluyla sanatı, masal ve reklam dünyasından esinlenerek yeniden ele aldı. Sanatçılar, genellikle bir nesnenin sıradan bir görüntüsüne odaklandılar ve bu görüntüyü diğer sanat hareketlerinde olduğu gibi soyutlamaktan ziyade, büyük ölçeklerde yeniden ürettiler.
19. yüzyılın sonlarına doğru Fransa'da doğan izlenimcilik, doğal ışık ve hareketli görüntülerin anlık transferi ile sanat ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi araştırır. Sanatçılar, bir nesne ya da sahneyi, doğal ışık ve renklerin etkisi altında resmetme sürecine yoğunlaştılar. İzlenimciler, nesnelerin yüzeylerinin çıplak gözle izlenen renkleriyle oluşturulduğunu kabul etti.
20. yüzyılın başlarında İtalya'da doğan futurizm, dinamizmi, hızı ve gücü kutlama anlayışıyla, teknolojik yeniliklerden esinlenerek, sanat anlayışını değiştirmeyi amaçladı. Sanatçılar, enerji dolu ve hareketli resimler üreten ileriye dönük bir tarz geliştirdiler.
20. yüzyılın başlarında Almanya'da doğan ekspresyonizm, duygusal ifade ve kişisel deneyimlerin ön planda olduğu bir sanatsal anlayıştır. Sanatçılar, içsel dünyalarını ve yaratıcılık sürecini işaret etmek için, genellikle belirgin konturlara sahip olmayan figüratif imgeleri kullanırlar.
20. yüzyıl, sanat dünyasında birçok yenilikçi sanat akımına ev sahipliği yapmıştır. Bu akımlar, sanatçıların toplumsal konulardan estetik anlayışlara, teknolojiye kadar birçok farklı konu üzerine düşüncelerini ifade etmelerine imkan vermiştir. Sanat akımları, sanat tarihini anlamamız ve geleceğe doğru bir yaratıcılık vizyonu inşa etmemiz açısından büyük bir öneme sahiptir.