Günümüz dünyasında Tekno müzik sürekli tartışılan ve tartışılan bir konudur. İster politika, ister teknoloji, kültür veya toplum olsun, Tekno müzik her yaştan ve her kökenden insanın dikkatini çekti. Bu yazıda Tekno müzik ile ilgili farklı yönleri keşfedeceğiz ve hayatımız üzerindeki etkisini analiz edeceğiz. En son bilimsel gelişmelerden, alandaki uzmanların görüşlerine kadar konuya ışık tutmaya ve okuyucularımıza eksiksiz ve zenginleştirici bir genel bakış sunmaya çalışacağız. Röportajlar, araştırmalar ve somut örnekler aracılığıyla Tekno müzik'e ışık tutmayı ve okuyucularımızın onun günümüz dünyasındaki önemini daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı umuyoruz.
Tekno, elektronik dans müziğinin[1] genellikle DJ setlerinde kullanılmak üzere üretilen kendini tekrarlayan, artan ve azalan bir ritme sahip olan bir tarzıdır. Merkez ritim genellikle 4/4 ölçüdedir ve tempo dakikada 120 ile 150 vuruş arasıdır. Sanatçılar davul makinesi, sıralayıcı ve synthesizer gibi elektronik müzik aletlerini ve dijital ses işleme istasyonlarını kullanabilir. Roland'ın 1980'lerde ürettiği TR-808 ve TR-909 gibi davul makineleri sanatçılar tarafından oldukça rağbet görmekteyken aynı zamanda bu enstrümanların yazılım taklitleri de popülerdir.
"Tekno" terimi 1980'lerin başında Almanya'da ortaya çıkmasına rağmen 1988'de Techno! The New Dance Sound of Detroit derlemesinin Birleşik Krallık'ta yayımlanmasıyla Detroit kaynaklı bir elektronik dans müziği tarzı için kullanılmaya başlamıştır.[2][3] Detroit tekno Kraftwerk, Giorgio Moroder ve Yellow Magic Orchestra gibi synthpop sanatçılarının müziğinin Afrikan Amerikan kökenli house, elektro ve funk gibi elektronik müzik tarzlarıyla birleşmesiyle ortaya çıkmıştır.[4] Bunların yanında Amerikan geç kapitalist toplumunda popüler olan fütüristik ve bilimkurgusal[5] temalar da etkili olmuştur.[6][7] 1980'lerin ortalarından sonuna kadar Juan Atkins, Derrick May, Kevin Saunderson (The Belleville Three olarak da bilinirler); Eddie Fowlkes, Blake Baxter ve James Pennington'ın ürettiği müzik Detroit teknosunun "ilk dalgası" olarak görülür.[8]
Typically, that birth is traced to the early '80s and the emaciated inner-city of Detroit, where figures such as Juan Atkins, Derrick May, and Kevin Saunderson, among others, fused the quirky machine music of Kraftwerk and Yellow Magic Orchestra with the space-race electric funk of George Clinton, the optimistic futurism of Alvin Toffler's The Third Wave (from which the music derived its name), and the emerging electro sound elsewhere being explored by Soul Sonic Force, the Jonzun Crew, Man Parrish, "Pretty" Tony Butler, and LA's Wrecking Cru.
![]() | Müzik ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |