Takıntılı aşk

Bu makalede Takıntılı aşk konusunu derinlemesine inceleyeceğiz, tüm yönlerini ve olası sonuçlarını inceleyeceğiz. Takıntılı aşk, günümüzde uzmanların ve kamuoyunun dikkatini çeken, büyük önem taşıyan bir konudur. Sonraki birkaç satırda, Takıntılı aşk etrafında var olan farklı bakış açılarının yanı sıra, çalışmasının çeşitli alanlarda yaratabileceği olası sonuçları ayrıntılı olarak analiz edeceğiz. Hiç şüphesiz Takıntılı aşk derinlemesine araştırılmayı hak eden bir konudur ve biz de bu makalede yapmayı teklif ettiğimiz şeyin tam olarak bu olduğunu düşünüyoruz.

Takıntılı aşk veya obsesif sevgi, Psikiyatri tanımında yanlış olduğunun fark edilmesi durumunda bile kaldırılamayan, mantık ve muhakeme ile uzaklaştırılamayan, arzu edilmeyen saplantı halindeki aşk duygusudur. Mükemmelleştirme veya idealleştirme ile takıntı durumu daha da artabilir. Aşık olunan kişi hakkında aşırı miktarda zaman harcama eylemlerinde bulunmayı içerir.

Kültürde

Yunan Mitolojisi

Sevginin Yunan mitolojisinde önemli bir yeri vardır. Birçok tanrı sevgi duygusuyla ilgilenir. Mersal (μεράλ)'in Bayram (αργία)'a olan saplantılı aşkı ise yunan mitolojisiyle bağlantıldır. Agape (ἀγάπη): Etimolojik anlamı "kardeşçe sevgi" olan bu tanrının görevi, ideal aşkı sağlamak fiziksel çekiciliği artırmaktır. Eros (ἔρως): Cinsel sevgi anlamındaki bu sözcük, okçu tanrı Eros'a dayanır. Philia (φιλία): Bozulan aşkları düzeltir. Storge (στοργή): Anaç sevgiyle ilgilenir. Xenia (ξενία): İnsanlar arasındaki kini ve düşmanlığı aşka dönüştürür. Afrodit (Αφροδίτες): Aşk ve güzellik tanrıçasıdır.

Psikolojide

Sigmund Freud obsesif sevginin, aşırı telafi ettiği bilinçsiz bir nefret duygusuyla desteklenebileceği ve böylece acı çeken kişinin sevgi nesnesini koruma ihtiyacı hissini açıklayabileceğini düşünmektedir.[1] Daha sonraki analistler, saplantılı sevginin daha çok narsisistikihtiyaçtan kaynaklandığını, endişelere ve depresif duygulara karşı savunmalar sunan aşk nesnesiyle meşgul olduğunu gördüler;[2] Jungians bunu içsel benliğin başka bir kişiye izdüşümüne dayandığını görüşündedir.

Kaynakça

  1. ^ S Freud, Case Histories II (PFL 9) p. 118-9 and p. 70-1
  2. ^ O Fenichel, The Psychoanalytic Theory of Neurosis (London 1946) p. 382 and p. 533