Günümüz dünyasında Stres toplum için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu olmaya devam ediyor. Ekonomiye olan etkisinden, günlük hayata olan etkisinden ya da toplumsal alandaki öneminden dolayı Stres her yaştan ve her kökenden insan için bir tartışma ve düşünce noktası olmaya devam ediyor. Tarih boyunca Stres, etrafımızdaki dünyayla ilişki kurma şeklimizde temel bir rol oynamıştır ve onun incelenmesi ve anlaşılması, günümüz toplumunun işleyişinin anlaşılmasında temel olmaya devam etmektedir. Bu makalede Stres ile ilgili farklı yönleri ve modern yaşamın çeşitli yönleri üzerindeki etkisini inceleyeceğiz.
Stres ya da gerilim, vücudun çeşitli içsel ve dışsal uyaranlara verdiği otomatik tepki. Latince germek anlamına gelen "stringere" sözcüğünden gelir.
Stres; fizyolojik ve ruhsal olmak üzere ikiye ayrılabilir. Fizyolojik stres sadece HPA aksı üzerinden etki gösterirken, psikolojik stres varlığında bu aksa limbik sistem de –özellikle hipokampus ve amigdala- dahil olmaktadır.[1]
Stresle karşı karşıya kalmanın artması; katekolaminler, adrenalin, noradrenalin ve adrenal glukokortikoitlerin sempatoadrenal salınımını artırarak katabolizmayı artırmaktadır. Bunun sonucunda lipolizi ve glikoz reservlerinin mobilizasyonunu artırır. Bu olay, enerji substratlarının dağılımını ve kullanılabilirliğini artırmada rol oynamaktadır.[2] Davranışsal, otonom, immün ve endokrin sistemlerle ilişkili nöronlarda bulunan CRF, memelilerde öğrenme ve duygulanımla ilgili nöronal yapılarda bol miktarda bulunmakta, memelilerde stres yanıtında önemli bir rol oynamaktadır.[3]
HPA aksı kompleks geribildirim mekanizmalarına sahip nöroendokrin bir yolaktır. Bu yolağın, stres maruziyeti sonucu artan aktivitesi hipotalamik corticotropin-releasing hormone (CRH)'ın salınımı ile ilgilidir.[4][5][6][7] Strese tekrar maruz kalma, hipotalamus-pituitary-adrenal (HPA) aksında stres yanıtını düzenleyen önemli bir alandan salınan CRF; hipatalamo-hipofizer portal sistemde taşınarak ön hipofiz bezine ulaşmaktadır. Burada anterior lobun proopiomelanocortin (POMC) üreten hücreleri –POMC öncülünün bir son maddesi olan ACTH'ı üretmek için- eşzamanlı olarak aktive olur. Dolaşımdaki ACTH adrenal kortekse vardığında, steroidogeneze ve plazma glikokortikoit miktarının artmasına neden olmaktadır.[4]
Kan basıncında artış, bağışıklık sisteminde bozulma, kalp ve bağırsak hastalıkları ortaya çıkabilir. Stres eğer ciddi oranda fazlaysa bu durum hipertansiyon, kalp krizi ve felci tetikleyebilir. Bağışıklık sistemine de zarar verdiği için kişi, hastalıklara karşı daha dirençsiz olur. Hâlsizlik, saç dökülmesi, mide bulantısı gibi sorunları yaşatabilir.[8]
Erkeklerde testosteron ve sperm üretimini düşürür, sertleşmemeyeye (iktidarsızlık) yol açar. Kadınlarda regl döngüsünü bozar ve regl öncesinde yaşanan sorunları artırabilir.[8]
![]() | Tıp ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir. Madde içeriğini genişleterek Vikipedi'ye katkı sağlayabilirsiniz. |