Bu yazıda Sipiniq'i derinlemesine inceleyeceğiz. Sipiniq, kökeninden günümüz toplumundaki evrimine kadar günlük yaşamın çeşitli yönlerinde temel bir rol oynamıştır. Tarih boyunca Sipiniq, bu konudaki bilgimizin artmasına katkıda bulunan, alandaki uzmanların çalışma ve araştırma konusu olmuştur. Ayrıca Sipiniq, farklı bağlamlarda bir tartışma ve ihtilaf konusu olmuştur ve bu da onun toplum üzerindeki etkisinin anlaşılmasına büyük ilgi uyandırmıştır. Bu yazımız aracılığıyla Sipiniq'in farklı yönlerine ve günümüzdeki önemine ışık tutmaya çalışacağız.
Inuit kültüründe sipiniq, (Doğu Kanada İnuitçesi: ᓯᐱᓂᖅ, "bölünmek" anlamına gelen sipi'den, çoğulu sipiniit)[1] doğumda fiziksel cinsiyetini değiştirdiğine inanılan kişidir.[2] Bazı yönlerden üçüncü cinsiyet olarak kabul edilebilir.[3] Bu görüş, öncelikle İglulik ve Nunavik gibi Kuzey Kanada Arktik bölgesinde ortaya çıkmıştır.[4]
Sipiniit olarak doğan insanların, doğum anında fiziksel cinsiyetlerini, esas olarak erkekten kadına değiştirdiklerine inanılıyordu (bunun tersi daha nadir de olsa meydana gelebilir).[1][4] Uzun ve zor doğumlar genellikle sipiniit bebeklere atfedilirdi.[5] Sipiniit, sosyal olarak belirlenmiş cinsiyet olarak kabul edildi. Belirlenen cinsiyetin ölmüş bir akrabasının adını alacaklar, bu cinsiyetle ilgili işleri yapacaklar ve cinsiyetin görevlerine uygun geleneksel kıyafetler giyeceklerdi. Bu genellikle ergenliğe kadar sürdü, ancak bazı durumlarda yetişkinliğe ve hatta sipiniq kişi evlendikten sonra devam etti.[3] Sipiniit, doğal ve ruhsal dünyalar arasında güçlü aracılar olarak kabul edildi ve onları bir angakkuq veya şaman rolünü üstlenmek için birincil adaylar yaptı. Pek çok sipiniit diğer sipiniitlerle evlendi, ancak cis bireylerle de evlenebilirlerdi - sipiniit olmak cinselliği değil, bir cinsiyet rolünü yansıtıyordu.[1][3]
Antropolog Betty Kobayashi Issenman, çocuğun transseksüel olmasının bir ifadesinden ziyade, çocuğun ölen akrabasının ruhunu kattığı ruhani bir uygulama olarak tanımlanmasını bir sipiniq olarak gördü.[4][6]
Fransız antropolog Saladin d'Anglure, 1970'lerin sonlarından başlayarak, sipiniit ile ilgili ilk bilimsel araştırmaların çoğundan sorumluydu.[1]