Günümüzde Rahvan binicilik dünya çapında pek çok insanın dikkatini çeken çok önemli bir konudur. Toplumun ve teknolojinin sürekli gelişmesiyle birlikte Rahvan binicilik günlük hayatımızın temel bir unsuru haline geldi. Rahvan binicilik, küresel ekonomi üzerindeki etkisinden kişisel ilişkiler üzerindeki etkisine kadar benzeri görülmemiş bir ilgi yarattı. Bu yazıda Rahvan binicilik'in farklı yönlerini ve bugün dünyaya bakışımızı nasıl şekillendirdiğini derinlemesine inceleyeceğiz. Kökeninden bugünkü önemine kadar, Rahvan binicilik'in çağdaş toplumda oynadığı rolü daha iyi anlamak için ayrıntılı bir analize dalacağız.
Rahvan binicilik Rahvan atın 'tek ayak' koşma stiline verilen isimdir. Atın aynı taraftaki ayaklarının birlikte hareket ettiği ve binicisini sarsmayan bir koşu şeklidir. Atı rahvan yürütmekten amaç; üzerindeki binici ve teçhizat yükünü en uzun mesafeye, en kısa zamanda biniciyi yormadan ve en az enerji harcayarak yürütülmesini sağlamaktır.[1]
Atlar kendilerine özgü yürüyüş şekilleri olan hayvanlardır. Atlarda doğal yürüyüş şekline adi adım(adeta), tırıs ve dörtnala olmak üzere üçe ayrılır. Bir de bazı atlara özgü olan ya da kimi ata ancak sonradan öğretilebilen yürüyüş şekli de rahvan (yorga) yürüyüş biçimidir. Türkiye'de rahvan yürüyüş şekilleri, rahvan(yorga), kırık rahvan (kırık yorga) ve kısa rahvan (düz yorga) olarak sınıflandırılır. Bir atın rahvan yürüyebilmesi için en az yüzde elli rahvan kanına sahip olması gerekmektedir, aksi takdirde atın rahvan yürüyüşü öğrenme ihtimali çok düşüktür.[2]
Rahvan atı çok eski bir ırktır. Dünya'nın en çevik atıdır; çünkü rahvan atlarda adımlar kısadır. Ancak, bu zafiyeti kapatmak için adımlara aynı zamanda çabuktur. O kadar çabuktur ki iyi bir rahvan at son süratle koştuğunda adımlarını göremezsiniz. Rahvan yürüyüşte at, aynı yandaki ayaklarını, aynı anda adımlayarak yürür ve bu yürüyüş esnasında at dörtnala yakın bir hız yapabilir. Rahvan yürüyüş ata sonradan eğitimle öğretilmesine rağmen, doğuştan Rahvan yürüyen atlar da vardır. Eğer bir atın kanında en az P rahvan genleri yoksa o at doğuştan rahvan yürüyemez; eğitim ile yürüse dahi seri ve yumuşak bir yürüme göstermez. Rahvan atlarda vücut iskeleti rahvan yürüyüşü yapabilecek şekilde gelişmiştir. Bilekler kısa ve esnek, bilek ve diz ekimleri büyük ve sağlam, göğüs derin ve omuzlar son derece esnek ve yatık solunum sistemleri ve kan dolaşım sistemleri son derece gelişmiştir. Tırnakları sert ve yüksek, beli kısadır.[3][4][5]
Rahvan binicilik ilk kez, M.S. 745'te yazılmış olan Orhun Abideleri'nin Bilge Kağan anısına dikilen Şine – Usu Yazıtın güney cephesinde “Yorga Yarış” adıyla geçmektedir. Osmanlı Dönemi'nde rahvan at yetiştiriciliğine çok önem verilmiştir. Bunun nedeni şüphesiz ki Rahvan atın, diğer atlara göre uzun mesafeyi, üstünde daha çok yükle, en kısa zamanda gitmesi ve ayrıca Rahvan yürüyüşün biniciyi de yormamasıdır. Bu sayede küçük atlar rahvan yürüyüşle büyük atların yapmış olduğu işleri yapabilirler ve üstelik daha az yem tüketirler. Osmanlı Türkleri, Orta Asya'daki gibi geniş otlaklar bulamayınca Anadolu'da at yetiştirmek zorlaşmış ve bu nedenle de daha az yem tüketen rahvan atlar yetiştirmeyi tercih etmişlerdir.[6]
Günümüzde rahvan at yetiştirme geleneği, Anadolu'da devam etmekte ve Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu bünyesinde rahvan at yarışları düzenlenmektedir. Bugün Türkiye'de rahvan atlar, Samsun'da yetişen Canik atları ve Kastamonu'nun Daday ilçesinde yetişen Oryantal ırk denilen Türk-Arap atı karışımı atlardır. Türkiye'de yapılan bütün rahvan yarışlarda mutlaka davul-zurna çalınır; Köroğlu ritmi vurulur. Rahvan Binicilik, Doğu'da Kars, Ağrı, Erzurum; Batı'da İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa, Denizli; Kuzey'de Artvin, Trabzon, Ordu, Zonguldak, Samsun; Güney'de Antalya'da yaygın olarak yapılmaktadır.[7]