Rıza Nur

Bu yazıda Rıza Nur konusunu çok boyutlu bir perspektiften inceleyerek etkilerini, yansımalarını ve olası çözümlerini analiz edeceğiz. Rıza Nur, mevcut bağlamdaki önemi nedeniyle akademisyenlerin, aktivistlerin, devlet kurumlarının ve genel olarak toplumun dikkatini çeken bir konudur. Derin bir analiz yoluyla, Rıza Nur'in en alakalı yönlerini, diğer olgularla olan bağlantılarını ve farklı alanlardaki potansiyel etkisini ele alan kapsamlı bir vizyon sunmayı amaçlıyoruz. Rıza Nur etrafındaki tartışmayı zenginleştirmek amacıyla bu makale, düşünmeye ve yapıcı diyaloğa davet eden bütünsel bir vizyon sunmayı amaçlamaktadır.

Rıza Nur
Türkiye Sağlık Bakanı
Görev süresi
24 Aralık 1921 – 27 Ekim 1923
Başbakan Fevzi Çakmak
Rauf Orbay
Fethi Okyar
Yerine geldiği Refik Saydam
Yerine gelen Refik Saydam
TBMM Maarif Vekili
Görev süresi
4 Mayıs 1920 – 13 Aralık 1920
Başbakan Mustafa Kemal Atatürk
Yerine geldiği Yeni makam
Yerine gelen Hamdullah Suphi Tanrıöver
Türkiye Büyük Millet Meclisi
1. ve 2. Dönem Milletvekili
Görev süresi
23 Nisan 1920 – 26 Haziran 1927
Seçim bölgesi 1920Sinop
1923Sinop
Meclis-i Mebûsan
6. Dönem Mebusu
Görev süresi
12 Ocak 1920 – 28 Şubat 1920
Seçim bölgesi 1919Sinop
Görev süresi
17 Aralık 1908 – 18 Ocak 1912
Seçim bölgesi 1908Sinop
Kişisel bilgiler
Doğum 30 Ağustos 1879
Sinop, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 8 Eylül 1942 (63 yaşında)
İstanbul, Türkiye
Partisi Cumhuriyet Halk Fırkası (1923-1926)
Evlilik(ler) İffet Nur
Mesleği Doktor
Ödülleri Kırmızı-Yeşil şeritli İstiklâl Madalyası
8 Temmuz 1910 tarihli Servet-i Fünun dergisinde Rıza Nur

Rıza Nur (30 Ağustos 1879, Sinop - 8 Eylül 1942, İstanbul), Türk siyasetçi, hekim ve yazardır.[1]

II. Meşrutiyet'in ilanı ile açılan Osmanlı Meclis-i Mebûsan'ının ilk döneminde ve 1. ve 2. Dönem TBMM'de Sinop milletvekilliği yaptı, TBMM tarafından seçilen I. İcra Vekilleri Heyeti içinde Türkiye'nin ilk Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) oldu, Moskova Antlaşması ve Lozan Antlaşması müzakerelerine katıldı. Daha sonra ise çeşitli bakanlıklarda görev alan Rıza Nur zaman içerisinde dönemin hükûmeti, devlet yetkilileri ve yapılan reformlar ile ters düşmüş; bunun üzerine ise 1926 yılında Türkiye'yi terk etmiştir . Bu süreçte Türk tarihi ve Türkoloji alanında çalışmalar yapmıştır. Atatürk'ün ölümü üzerine Aralık 1938'de Türkiye'ye tekrar geri dönmüş ve Türkçü dergilerde çalışıp Türkçülük hakkında yazılar yazmıştır.[1]

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk millî eğitim bakanıdır. 1921-1923 senelerinde ise sağlık bakanı olarak görev yapmıştır. TBMM'de milletvekilliği yaparken; saltanatın kaldırılması için kanun teklifinin önergesini veren kişi kendisidir.[2] Türkiye'nin ilk fennî sünnetçisidir. Ayrıca yazdığı ilk kitap da fennî sünnet hakkındadır.

Rıza Nur'un hatıratı, 1967 yılında Kadir Mısıroğlu tarafından neşredilmiştir. Rıza Nur, hatıratını 1935 yılında British Museum'a vermiş ve 1960 yılında neşredilmesini istemiştir. Rıza Nur'un hatıratından Türkiye'de ilk olarak bahseden Doçent Doktor Cavit Orhan Tütengil olmuştur.[3] Kitap 1968 yılında Türkiye'de yasaklanmış ve toplatılmıştır.

Rıza Nur hatıratında, Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Kâzım Karabekir ve Fevzi Çakmak da dahil olmak üzere; ordu komutanlarının ve Türkiye Cumhuriyeti kurucularının akıl hocasının kendisi olduğunu iddia etmektedir. Saltanatın kaldırılmasının kendisi sayesinde olduğunu savunmakta; laikliğin de yine kendisi sayesinde ilan edildiğini savunmaktadır. Öte yandan, hilâfet makamını Türk milletine üstünlük veren bir kurum olarak gördüğü için hilâfetin kaldırılmasının doğru olmadığını savunmaktadır. Yazılarında İslam'a özlem duyduğunu ve hayatında en mutlu olduğu dönemin namaz kıldığı dönem olduğunu ifade etmektedir.[4] Kadınları küçümseyen görüşler kaleme almış, eşcinsellik hakkında düşüncelerini yazmıştır.[5] Türk ırkının dışındaki ırkları yazılarında küçümsemiştir, özellikle Arnavutlara karşı bel altı lâflar etmiştir. Türk olmayanlara devlet görevi verilmesine karşı çıkmıştır.[6] Ayrıca yazılarında; başta Atatürk ve Karabekir olmak üzere birçok devlet yetkilisinin yeterince Türkçü olmadığından yakınmaktadır. Yazılarında İnönü'yü betimlemek için Kürt, Rauf Orbay'ı betimlemek için Abaza gibi etnik sıfatlar kullanmaktadır. Salih Bozok'a da Arnavut diyen Rıza Nur, Bozok'u Arnavut kimliğinden ötürü aşağılamaktadır. Fevzi Çakmak için ise sıklıkla kuzu paşa tabirini kullanmakta ve onun fiziksel görünüşünü hatıratlarında tiye almaktadır.[7] Atatürk'ün sağlığında Türkiye'de bulunduğu dönemde yazdığı Türk Tarihi adlı eserinde Atatürk'ü hep övmüştür.[8]

8 Eylül 1942'de İstanbul'da ölmüştür. Mezarı Merkezefendi Mezarlığı'nda bulunmaktadır. Mezar taşının üstünde, kendi isteği ile ismi (Rıza Nur) Orhun alfabesiyle (𐰺𐰃𐰔𐰀 : 𐰣𐰆𐰺) yazılmıştır.[1] Ayrıca mezar taşında "Türklük için yaşadı, öldü" yazmaktadır.

Biyolojik çocuğu bulunmayan Rıza Nur; Nihal Atsız'ın manevî babasıdır.[1]

Ruh sağlığının zaman içerisinde bozulduğu düşünülmektedir. Şevket Süreyya Aydemir'e göre Rıza Nur bir ruh hastasıdır. Nur, yazdığı kitaplarda da yer yer psikolojik sıkıntılarının olduğunu belirtmekte, hattâ kendisinin nevrasteni olduğunu düşünmektedir.[9] Turgut Özakman'ın Dr. Rıza Nur Dosyası adlı kitabında da Nur'un şizofreni belirtileri gösterdiği, narsisizm hastası olduğu, paranoid reaksiyonlar sergilediği, ruh sağlığının bozuk ve tutarsız olduğu yazılmaktadır.[8][10][11][12]

Çocukluğu ve eğitimi

30 Ağustos 1879 tarihinde Sinop'ta doğdu. Zor bir çocukluk geçirdi. İlköğrenimini Sinop'ta yaptıktan sonra İstanbul'a gelerek Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi'ne girdi. Sonra Tıbbiye İdadisi'ni (Tıp Lisesi) ve Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'yi (Askerî Tıp Okulu) tabip yüzbaşı olarak bitirdi. 1901 yılında Gülhane Seririyatında staj yaparken çalışkanlığı ile Alman hocaların ilgisini çekti ve orada asistan oldu. Önce Prof. Dr. Deike Paşa'nın yanında çalıştı, sonra cerrahî kısmına geçti. Prof. Dr. Wietin Paşa'nın yanında çalışarak operatör oldu. Bu arada fennî sünnet usul ve aletlerini anlatan özgün bir kitap yazdı. Önce padişaha sunulan kitap, daha sonra neşredildi ve Prof. Wieting tarafından bir kısmı Almanca'ya tercüme edildi.

Memuriyeti

1903 yılında Rumeli Zibefçe gümrük kapısına bakteriyolog olarak atandı. 1905 yılında Gülhane'ye yardımcı öğretmen, 1907 yılında da Askerî Tıbbiye'ye cerrahî hocası oldu.

II. Meşrutiyet sırasında

II. Meşrutiyet'in ilanından sonra yapılan seçimlerde Sinop'tan milletvekili seçilerek Meclise girdi. İttihatçılara yönelik ağır muhalefeti sebebiyle profesörlük yaptığı Askerî Tıbbiye’deki görevinden alındı. Daha sonra binbaşı rütbeleri de söküldü. Eleştirilerini keskin bir dille sürdürmesi üzerine üç ay hapis yattı ve Bekirağa Bölüğü'nde idamını beklerken Cemal Paşa'nın emriyle sürgüne gönderildi. 8 yıllık sürgünden sonra ancak Mütareke döneminde İstanbul'a dönebildi. 1920 yılına kadar kaldığı Mısır'da Cemiyet-i Hafiye ve Türkiye'nin Tarik-i Selâmeti (Türkiye'nin Kurtuluş Yolu) adlı eserlerini kaleme aldı. Balkan Savaşı'na da katıldığı bilgisi yer almaktadır[kaynak belirtilmeli].

Rıza Nur'un Nutuk'ta Mustafa Kemal Atatürk tarafından Arnavutları Osmanlı devletine isyan ettiğini iddia etmiştir.[13] Rıza Nur bu iddiayı Hayatım ve Hatıratım'da ele almıştır ancak Arnavutları İttihat ve Terakki yönetimini devirmeleri için isyan ettirdiğini yazmıştır.

TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti fikri

1920'lerde Rıza Nur

TBMM 1. Dönem ve 2. Dönem'de Sinop milletvekili olarak yer aldı. Maarif Vekilliği yaptı. 1920 yılında Sovyetler Birliği ile dostluk ve yardım antlaşması yapmak üzere Moskova'ya gönderilen heyete delege olarak katıldı. Çiçerin ve Josef Stalin ile görüştü. TBMM hükûmeti adına Moskova Antlaşması'nı Ali Fuat Cebesoy ve Yusuf Kemal Tengirşenk ile birlikte imzaladı. Cumhuriyet'in ilanına kadar bütün hükûmetlerde sıhhiye vekili olarak görev aldı. Sakarya Meydan Muharebesi'ne doktor olarak fiilen katıldı. Lozan Konferansı'na ikinci delege olarak katıldı. 2. dönemde yeniden Sinop milletvekili olarak Mecliste yer aldı. 14 cilt tutan Türk Tarihi'ni bu sıralarda yazdı. 1926 yılında Sinop'ta bir kütüphane kurarak gelir kaynakları ile birlikte kamuya vakfetti.

Atatürk ve Rıza Nur

Atatürk ile arası açıldı. Milletvekili olduğu halde, İzmir Suikastı'na karışanların idam edilmeleri ve bunların kendisi gibi muhalif kimseler olmaları sebebiyle yurdu terk etti. 1926 yılında kitabında belirttiği bu gibi kuşku ve korkular nedeniyle Fransa'ya gitti ve Paris'e yerleşti. Mehmet Cavit Bey ve diğer suikastçı olduğu iddia edilenlerin, politik karşıtı olduklarından dolayı şahsen sevmemesine rağmen, onların komploda yer almadıklarını, dolayısıyla haksız yere öldürüldüklerini savundu.[14] Atatürk'ün alkolizmi iddiası hakkında geniş ölçüde yazdı.[15] Atatürk ve yeni rejimin aleyhinde yazdıkları ona saltanatçı ve İslamcı tarih revizyonistleri arasında popülerlik kazandırdı.[11]

Daha sonra Fransa'dan Mısır'a geçti. İskenderiye'de bu kez 12 yıl süren bir gurbet dönemi yaşadı. Bu arada Türkbilik Revüsü adlı yıllık bir Türkoloji dergisini yayımladı. Leiden'de toplanan Şarkiyatçılar Kongresi'nde Reşit Saffet'le birlikte Türkiye'yi temsil etti. Öğrenciliğinden beri hayranı olduğu Namık Kemal üzerine 720 sayfalık bir inceleme yazdı. 1934 yılında Soyadı Kanunu'nun çıkmasından sonra "Nur" soyadını aldı.

1938 yılında, Atatürk'ün ölümünden sonra Türkiye'ye döndü. Ölene kadar İstanbul, Taksim'de kiraladığı 3 odalı bir apartman dairesinde yaşadı. Burası aynı zamanda Tanrıdağ dergisinin de idarehanesi oldu. 8 Eylül 1942 tarihinde İstanbul'da öldü.

Hayat ve Hatıratım olarak bilinen 4 ciltlik kitabın ilk iki cildinde kendi hayatını ve hatıralarını, ikincisinde İnönü ile ilgili anılarını, son cildinde ise Atatürk ile ilgili anılarını anlatır. Bu kitabında her ikisine de ağır ithamlar mevcuttur. Anılarında İnönü'nün Kürt, Abdülhalik Renda'nın Arnavut, Rauf Orbay'ın ise Kafkasya kökenli olduğunu iddia etti. Atatürk'ün ise I. Dünya Savaşı'nda hızla yükseldiği Çanakkale Cephesi'nden beri Almanlarla iş birliği yaptığını öne sürdü.

Anılarını 1935 yılında, British Museum'a, 1960 yılına kadar yayımlanmamak kaydıyla gönderir. Altındağ Yayınları tarafından mikrofilm olarak getirilen Hayat ve Hatıratım'ın ilk iki cildi, 1967 tarihinde tek cilt olarak ve sansürlü bir şekilde yayımlanmış olmasına rağmen 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun kapsamında toplatılmıştır. Bunun üzerine, yayınevi son iki cildi aynı yıl içinde ayrı ayrı ciltler halinde sansürsüz bir şekilde yayımlanmış, ancak bu ciltler de toplatılmıştır.[5] Yıllar sonra ilk üç cilt sansürlü bir şekilde tekrar piyasaya sürülmüştür.[16] Kitabın orijinali ve sansürsüz baskısı Türkiye Cumhuriyeti'nde yasaklanmıştır.[17]

Hayat ve Hatıratım

Rıza Nur'un hatıratı, 1967 yılında Kadir Mısıroğlu tarafından yayımlanmıştır. Bu kitabın British Museum'dan alındığı iddia edilmektedir. Kitap 1968 yılında Türkiye'de yasaklanmış ve toplatılmıştır. Kitapta Atatürk ve arkadaşlarını eleştirmiştir. Kitapta çok sayıda ırkçı ve hakaret içeren ifadeler bulunmaktadır. 1982 yılında sansürlü şekilde tekrar yayımlanmıştır. Rıza Nur'un kitapta Lozan Antlaşması hakkında yazdıkları, antlaşma tutanakları ile çelişmektedir.[18]

Karısından nefretle bahseden Rıza Nur, karısının bir morfin bağımlısı olduğunu ve karısıyla sıklıkla kafa-göz kavga ettiğini anlatmaktadır. Kadınları hastalıklı varlıklar ve zayıf yaratıklar olarak tanımlamaktadır.[9]

İnkılaplar

Nur, kitapta, Atatürk Devrimleri'nin parçaları olan cumhuriyetin ilanı ve laik devlet düzeninin kabulü gibi fikirlerin kendisine ait olduğunu belirtmiş ancak cumhuriyetin diktatörlüğe evrildiğini görünce Atatürk'ü eleştirmiştir.

Atatürk ve arkadaşları

Kitapta, başta Atatürk olmak üzere İsmet İnönü, Refik Saydam, Rauf Orbay vb. kişiler hakaretlerle yerden yere vurulmuştur.

  • Saydam'ın tecavüzcü olduğu, her iki cinse de tecavüz ettiği, tecavüz ettiği öğrencileri sürgüne yolladığı iddia edilmektedir. Nur, kitabın ilerleyen sayfasında, teyzesinin kızına tecavüz etmeye kalkıştığını ve bunu nasıl gerçekleştiremediğini anlatmaktadır.
  • Orbay'ı Lozan Antlaşması'na gitmemesi için Atatürk'e karşı kötülemiş, "Bir Türk'ün görüşmelere gitmesi daha sıhhatlidir," diyerek İnönü'yü göndertmiş fakat aldığı kararlardan sonra İnönü hakkında, "Bir azgının kovulup yerine Bitlisli bir Kürt geçmesine vesile olduğumu öğrendikten sonra kalbime inme indi," yazmıştır.
  • Nur, Atatürk'ün, Vedad Uşaklıgil ile cinsel ilişkiye girdiği, Latife Hanım tarafından cinsel ilişkideyken yakalandığı ve Latife Hanım'ın, yeğeni Vedad Uşaklıgil'i oradan oraya sürerek en sonunda öldürttüğünü iddia etmektedir.

Lozan Antlaşması'na yorumu

Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra Rıza Nur (soldaki silindir şapkalı) ve İsmet Paşa (İnönü) (Rıza Nurun yanında)

Lozan, Türk zaferinin bedeli değildir. Eksiktir, noksandır, kusurludur. Oluk gibi akan Türk kanı ve zafere bağlanan Türk ümidinin karşılığı olmamıştır. İsmet'e beş on defa söyledim: "Bu muahedeyi yaptık. Bunda türlü gayeler vardır. Muahedenin tatbikatının bu gayelere doğru fiilen yürütülebilmesi için "muahedenin tatbikatı komisyonu" diye bir komisyon yap. Bir de bu gayeleri gizli olarak yazalım, bu komisyona ver. Başvekil idi, yapardı, yapmadı. Halbuki bir yıl sonra Yunanistan buna benzer bir heyet yaptı.

— Hayat ve Hatıratım[5]

Nur ayrıca, Lozan'daki heyetle birlikte iken Atatürk ve İnönü arasında -kendisi de heyette olduğu halde içeriğini bilmediği- çok gizli telgraf yazışmaları olduğunu, bunların Türkiye'nin Lozan'daki bazı "önemli kayıplarını" ve Lozan'ın "gizli kalmış yönlerini" de açıklayabileceğini öne sürdü fakat iddialarını ispatlayamadı.

Tepkiler

Kadir Mısıroğlu bu kitabı "tarihî belge" olarak görerek kitabın çevirisini yapmış, Türkiye'de tekrar yayımlanmasını sağlamış ve birçok konuşmasında Atatürk ve cumhuriyeti kötülemek için bunu kullanmıştır. Mısıroğlu'nun aksine İlber Ortaylı bu kitabın hiçbir şekilde tarihsel bir belge değeri taşımadığını, Rıza Nur'un etrafta kadınlardan duyduğu dedikodularla yazdığı bir kitap olduğunu söylemiştir.[19] Benzer şekilde tarih araştırmacıları da kitabın tarihi gerçekleri çarpıtan yalan ve iftiralar üzerine kurulu olduğunu savunmakta; bununla beraber kitabın, cumhuriyet dönemi, Mustafa Kemal Atatürk ve devrimlerini kötülemek için kullanıldığını belirtmektedir.[20][21][22][23][24]

Kitabın gerçekliği

Kitap, iddialara göre ölmeden önce Rıza Nur tarafından British Museum'a 1960 yılında yayımlanması şartıyla verilmiştir fakat British Museum'da bu konu hakkında herhangi bir sözlü veya yazılı belge bulunmamaktadır. Fransa Millî Kütüphanesi'nde ise kitabın 1949 yılında ismi bilinmeyen birisi tarafından teslim edildiği yazmakta ise de Nur 8 Eylül 1942'de ölmüştür.[25]

Kitap hakkında birçok çarpıcı iddia bulunsa da, bunlardan en göze çarpanı, kitabın Nur ile hiçbir ilgisi olmadığı,[26] yabancı devletlerin (veya Mısıroğlu'nun) o zamanlar çok fazla olan sağ-sol çatışmasının solcu cephesini yıpratmak amacıyla yaptığı bir karalama politikası olduğudur. Kitapta yazan küfürlü kısımların, kitaba birileri tarafından daha sonradan eklendiği düşünülmektedir.[27]

Eserleri

  • Mangal Yürekli Adam Topal Osman
  • Yeni Usulü Hitan (sünnet) ve Yeni Kıskaç (1909)
  • Fenni Cerrahi Ortopedi (1910)
  • Gurbet Dağarcığı (1919)
  • Cemiyet-i Hafiye
  • Türkiye'nin Tarik-i Selameti
  • Türklük Duası
  • Hürriyet ve İtilaf nasıl doğdu nasıl öldü? (1919, Kitabevi Yayınları)
  • Türk Tarihi (1924-1926, 14 cilt, Toker Yayınları)
  • Cemiyet-i Hafiye (İşaret Yayınları)
  • Moskova-Sakarya Hatıraları (Boğaziçi Yayınları)
  • Lozan Hatıraları (Boğaziçi Yayınları)
  • Oğuzname destan denemesi (1928)
  • Namık Kemal (1936)
  • Hücumlara Cevaplar (polemik)
  • Türk Bilik (dergi)
  • Tanrıdağ (dergi)
  • Hayat ve Hatıratım (1968, Altındağ Yayınları)
  • Hayat ve Hatıratım (1982, Frankfurt - Tam metin)

Kaynakça

  1. ^ a b c d "RIZA NUR". Hekim, siyaset adamı ve yazar. TDV İslam Ansiklopedisi. 27 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2020. 
  2. ^ "T.M.B.B. ZABIR CERİDESİ" (PDF). Sinob Mebusu Dr. Rıza Nur Beyle 78 arkadaşının, Osmanlı İmparatorluğunun münkariz olduğuna ve yeni Türkiye Hükümetinin onun vârisi bulunduğuna Makamı Hilâfetin esaretten kurtulacağına dair takriri. T.B.M.M. 8 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 5 Ekim 2020. 
  3. ^ Rıza Nur, "Hayat ve Hatıratım". 1. Altındağ Yayınevi. s. 5. 
  4. ^ Rıza Nur, "Hayat ve Hatıratım". 1. Altındağ Yayınevi. s. 72. 
  5. ^ a b c Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım (Paris 1929), Altındağ Yayınları, İstanbul 1967, Cilt: I, s.92-93.
  6. ^ Rıza Nur (1993). Moskova-Sakarya Hatıraları. Boğaziçi Yayınları. ss. 12-35. ISBN 9789754510522. 
  7. ^ Rıza Nur (2000). Lozan Hatıraları. Boğaziçi Yayınevi. ss. 10-20. ISBN 9789754513394. 
  8. ^ a b Şevket Süreyya Aydemir (1999). Enver Paşa 2 - Şevket Süreyya Aydemir. Remzi Kitabevi. ss. 258-270. ISBN 9789751403964. 
  9. ^ a b Rıza Nur. Hayat ve Hatıratım 1. Rıza Nur Kendini Anlatıyor. İşaret Yayınları. ss. 92-93. ISBN 9789753500203. 
  10. ^ Bayraktar, Muharrem (8 Eylül 2020). "Belgelerde ve Belgelerle Rıza Nur". Cumhuriyet. 15 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Eylül 2020. 
  11. ^ a b Murat Bardakçı, Rıza Nur Balonu 12 Nisan 2019 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Habertürk, 26 Temmuz 2013. Erişim tarihi: 20 Mayıs 2019.
  12. ^ Özdil, Yılmaz (10 Mayıs 2017). "Aynı tesbihin peş peşe dizilen taneleri". Sözcü. 11 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2020. 
  13. ^ Atatürk, Mustafa Kemal. "Nutuk/18. bölüm/Rıza Nur Bey'in Arnavutları Türklük aleyhine isyana teşvik edenlerden biri olduğu anlaşıldı - Vikikaynak". tr.wikisource.org. 13 Mart 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Mart 2024. 
  14. ^ Mango, Atatürk, s. 452
  15. ^ Mango, Atatürk, s. 274
  16. ^ Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım 1-2-3, Haz. Abdurrahman Dilipak, İşaret yayınları, 1992, 1655 sayfa 17 Haziran 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. ISBN 9753500203
  17. ^ "İhlas ve Sadakat Abidesi Bayram Yüksel ve Ali Uçar". 14 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Temmuz 2014. 
  18. ^ Bardakçı, Murat (26 Temmuz 2013). "Rıza Nur balonu". Rıza Nur'un bahsettiği hadiseleri zabıtlardan arayın, bulun ve mukayese edin. Rıza Nur'un da imzalamış olduğu bazı zabıtlardaki ifadeler ile hatıralarda geçen hadiselerin birbirini tutmadığını, yani doktorun tamamen "uydurduğunu" görürsünüz!. HaberTürk. 8 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2020. 
  19. ^ "Prof.Dr.İlber Ortaylı'nın Rıza Nur ve Hatıratına Yorumu". 6 Ağustos 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  20. ^ Sinan Meydan (2014). EL-CEVAP. Rıza Nur'ın Şifresi. İnkılap. ss. 179-183. ISBN 9789751033871. 
  21. ^ Uğur Mumcu (1998). RABITA. Rabıta Zinciri. UM:AG Araştımacı Gazetecilik Vakfı. ss. 276-277. ISBN 9786054274673. 
  22. ^ "Dücane Cündioğlu: 'Apış arası tarihçileri', devşirdikleri yalan yanlış bilgilerle tarihi kurguluyorlar". Muhafazakâr dünyada görüşleri ile ses getiren yazar Dücane Cündioğlu, Mustafa Kemal Atatürk ile manevi kızı Afet İnan'a yönelik kullanılan "hakaret" içerikli ifadelerle ilgili olarak "Bugünün geçkin ve yetişkin 'apışarası tarihçileri' işte “Hayat ve Hatıratım”a ait o sayfaların arasından devşirdikleri yalan yanlış bilgilerle tarihi kurguluyorlar" dedi. T24. 21 Mayıs 2017. 8 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Ekim 2020. 
  23. ^ Ahmet Taner Kışlalı (1993). Atatürk'e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği. İmge Kitabevi. ss. 200-2001. ISBN 9789755330501. 
  24. ^ ""RIZA NUR'UN HAYAT VE HATIRATIM" ADLI KİTABI KİTAP GERÇEKTEN GÜVENİLİR BİR KAYNAK MI?..." Kanal B. 23 Haziran 2018. 28 Temmuz 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Ekim 2020. 
  25. ^ Oktay, Cihan (1 Ocak 2016). "Dr. Rıza Nur ve Hatıratı Üzerine Değerlendirmeler - III, Düşünce ve Tarih, Mart 2016". Düşünce ve Tarih. 18 Mayıs 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2022. 
  26. ^ "Rıza Nur İngiliz casusu mu? - Cihan Oktay". Rıza Nur İngiliz casusu mu?. Türkçe Tarih. 29 Mayıs 2022. 8 Ağustos 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2022. 
  27. ^ Dr. Rıza Nur Dosyası. Bilgi Yayınevi. 1 Şubat 2009. s. 168. 17 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Mayıs 2022. 
Siyasi görevi
Önce gelen:
Refik Saydam
Türkiye Sağlık Bakanı
24 Aralık 1921 - 27 Ekim 1923
Sonra gelen:
Refik Saydam
Önce gelen:
'
Türkiye Millî Eğitim Bakanı
4 Mayıs 1920 - 13 Aralık 1920
Sonra gelen:
Hamdullah Suphi Tanrıöver