Bu makalede, Nüremberg Duruşması dünyasını keşfederek onun en alakalı ve önemli yönlerini inceleyeceğiz. Toplum üzerindeki etkisinden gelecekteki olası uygulamalarına kadar, bu heyecan verici konuya ışık tutmayı amaçlayan kapsamlı bir analize kendimizi kaptıracağız. Araştırma ve ayrıntılı çalışma yoluyla, okuyucunun günümüz dünyasında Nüremberg Duruşması'in önemini ve alaka düzeyini tam olarak anlamasını sağlayacak eksiksiz ve zenginleştirici bir vizyon sunmayı umuyoruz. Etkisini ve potansiyelini tam olarak anlamak için Nüremberg Duruşması'in her yönünü keşfedeceğimiz bu keşif ve araştırma yolculuğunda bize katılın.
Judgment At Nuremberg | |
![]() | |
Yönetmen | Stanley Kramer |
---|---|
Yapımcı | Stanley Kramer |
Senarist | Abby Mann |
Oyuncular | Spencer Tracy Burt Lancaster Richard Widmark Marlene Dietrich Maximilian Schell Judy Garland Montgomery Clift Werner Klemperer |
Müzik | Ernest Gold |
Cinsi | Sinema filmi |
Türü | Tarih, dram |
Renk | Siyah-beyaz |
Çıkış tarih(ler)i | 1961, ABD |
Süre | 179 dakika |
Ülke | ![]() |
Dil | İngilizce, Almanca |
Diğer adları | Nüremberg Duruşması (Türkiye) Jugement à Nuremberg (Fransa) Vincitori e vinti (İtalya) Yom Ha-Dean B'Nirenberg (İsrail) Urteil von Nürnberg (Almanya) |
Nüremberg Duruşması[1] (İngilizce özgün adıyla Judgment At Nuremberg), Stanley Kramer'in yönettiği 1961 ABD yapımı film, gerçek olaylara dayanmaktadır. Film sonraki yıllarda bazı özel televizyon kanallarında Nuremberg Mahkemesi adıyla da yayına verilmiştir.[2]
Yıl 1948'dir. Film, II. Dünya Savaşı sonrasında yıkıma uğramış Nüremberg şehrinin görüntüleriyle başlar. Bir zamanlar Nazi Partisi'nin geçit törenleri düzenlediği şehir, Müttefikler'in saldırıları sonucu artık tanınmayacak haldedir. Savaşın galibi Müttefiklerin başat ülkesi olan ABD, bu eski Alman şehrine, Üçüncü Reich (Naziler) döneminde hakim olarak hizmet eden isimleri yargılamak üzere kendi hakimlerini yollar. Bu alışılmadık bir davadır; çünkü davalılar "kanun adına" işledikleri suçlarla itham edilmektedirler. Yargılananlar, Üçüncü Reich'ın adaletini temsil etmektedirler.
Mahkemede, Savcı Tad Lawson, açılış konuşmasını şöyle noktalar: "Yargılananlar, burada, başkalarına vermeyi esirgedikleri adaleti alacaklar."
Duruşmada tüm sanıkların hakime verdikleri yanıt aynıdır: Nicht schuldig (Suçsuzum). Fakat öteki davalılardan farklı olarak Ernst Janning, hakimin hiçbir sorusuna yanıt vermez. Janning, mahkemenin yetkisini kabul etmemekte ve böyle yaparak resmi bir şekilde protesto etmek istemektedir. Ernst Janning'i diğerlerinden daha dikkat çekici kılan bir diğer özelliği de başarılarla dolu mesleki geçmişidir. Janning, hukuk doktoru unvanını almış, Doğu Prusya'da hakimlik yapmış, Weimar Cumhuriyeti liderlerinden ve demokratik anayasanın kurucularından biri olmuştur. Dünyanın birçok ülkesinde ders kitabı olarak okutulan hukuk kitaplarının yazarı olarak dünya çapında ün kazanmıştır. 1935'te ise Almanya Adalet Bakanı olmuştur.
Janning'in avukatı Hans Rolfe, bir Alman milliyetçisidir ve Nazilerin yaptıklarının tüm Alman halkına mal edilmesine şiddetle karşı çıkmaktadır. Bu davayı, aynı zamanda Alman halkının onurunu kurtarma davası olarak da gördüğünden davaya dört elle sarılmıştır. Ona göre, mahkemede yargılananlar salt dönemin hakimleri değil, aynı zamanda Alman halkıdır. Ayrıca Hans Rolfe, ülkesini yargılayan ABD'nin Hiroşima ve Nagasaki'de yaptıklarının göz ardı edilmesinin mahkemede sıkça üzerinde durulan "yüksek ahlak" ve "adalet" ile bağdaşmadığını düşünmektedir.
Başlangıçta, sonu belli gibi görünen bu duruşmalar aylar sürmüş ve gidişat beklenilenin aksi bir şekilde olmuştur. Herr Rolfe gibi çok yetenekli ve zeki bir avukatın yanında yaklaşan Sovyet tehlikesi de davanın gidişatını değiştiren en önemli etmenlerdendir. Mahkeme sürerken SSCB'nin Çekoslovakya'yı işgal etmesi, ABD'yi tedirgin etmektedir. Sovyetler yaklaşmaktadır ve Alman halkı, ülkelerini işgal eden Amerikalılardan son derece rahatsızdır. Berlin'in kaybedilmesini Avrupa'nın kaybedilmesi olarak gören ABD, Ruslara karşı Alman halkının desteğinin kazanılması gerektiğini düşünmektedir. Bunun ise onların liderlerini hapse göndererek olamayacağının bilincindedir. Bu nedenle, Nuremberg sanıklarının, mahkeme sonucunda sembolik cezalarla kurtulmaları için Baş Yargıç Dan Haywood'a baskı yaparlar. Haywood, birdenbire kendisini, yargıladığı Nazi hakimleriyle aynı pozisyonda bulur. Yargılanan hakimler, yaptıkları adaletsizlikleri "ülke çıkarları" gerekçesiyle savunmuşlardı. Şimdiyse Haywood'un, kendi ülkesinin, ABD'nin çıkarları gereği, insanlık suçuyla yargılanan davalılara sembolik cezalar vermesi gerekiyordu. Yaşanan tüm bu vahşetin "adalet"in "ülke çıkarları"na kurban edilmesinin bir sonucu olduğunu düşünen Haywood, kendisinden istenileni değil, olması gerekeni yapacaktır. Bunu yaptığı için büyük tepkiyle karşılaşan Haywood'a ise tek bir kişi destek verecektir: Ernst Janning.