Günümüz dünyasında Muzaffer Sarısözen son derece önemli ve alakalı bir konu haline geldi. Kişisel, profesyonel, politik veya sosyal alanda Muzaffer Sarısözen büyük ilgi kazandı ve uzmanlar ve genel olarak toplum arasında geniş bir tartışma yarattı. Muzaffer Sarısözen'in önemi, günlük yaşamın farklı yönleri üzerindeki doğrudan etkisinin yanı sıra, farklı bilgi ve kültür alanlarının gelişimi ve evrimi üzerindeki etkisinde yatmaktadır. Bu nedenle Muzaffer Sarısözen'in mevcut gerçekliğimiz üzerindeki önemini ve etkisini derinlemesine analiz edip anlamak ve çeşitli alanlardaki varlığının bir sonucu olarak ortaya çıkabilecek olası gelecek senaryolarını tahmin etmek çok önemlidir.
Muzaffer Sarısözen | |
---|---|
Ankara Radyosu karşısındaki Cumhuriyet Parkı içinde bulunan anıtı. | |
Genel bilgiler | |
Doğum | 1899 Sivas, Osmanlı İmparatorluğu ![]() |
Ölüm | 4 Ocak 1963 (64 yaşında) Ankara, Türkiye ![]() |
Tarzlar | Türk halk müziği |
Meslekler | Sanatçı ve derleyici |
Eş | Neriman Altındağ Tüfekçi |
Çocukları | Memil Sarısözen |
Muzaffer Sarısözen (1899, Sivas - 4 Ocak 1963, Ankara), Türk folklorcusu, Türk halk müziği sanatçısı ve derleyicisidir. Asıl adı Muzaffereddin Mazhar olup soyadı kanunundan önce Muzaffereddin, Muzaffer Sözen[1] gibi isimleri kullanmıştır. Babası Nakşibendî şeyhi Hüseyin Hüsnü Efendi, annesi Zeliha Hanım'dır.[2]
Muzaffer Sarısözen, 1899 yılında Sivas'ta doğdu. Doğduğu yerde öğrenim gördü. Bir süre ilkokul öğretmenliği yaptı. Sivas ili hesabına İstanbul Konservatuvarı'na gönderildi. İki yıl burada okuduktan sonra Sivas'a döndü. Öğretmen okulu ve lisede müzik öğretmenliği yaptı. Sarısözen, derleme gezileri sırasında merakıyla topladığı bağlama, cura, ney, çifte kaval, kemençe, kaval, tulum, davul, zurna, tef, darbuka gibi birçok halk sazından koleksiyon oluşturmuştur. Neriman Altındağ'la 1951 yılında evlendi. Bu evlilikten 1952 yılında oğlu Memil Sarısözen dünyaya geldi. 1962 senesinde yaşadığı prostat hastalığı sebebiyle ameliyat oldu ancak ameliyat sonrası rahatsızlanması sonrası 4 Ocak 1963 tarihinde öldü.
1930 yılında Milli Eğitim Müdürü olan Ahmet Kutsi Tecer ile tanıştı ve Tecer'in 1930'da "Halk Şairlerini Koruma Derneği"ni kurmasına vesile oldu. İlk Halk Şairleri Bayramı 1930'da yapılır ve Aşık Veysel bu etkinlikler vesilesiyle ortaya çıkarılır.[3]
1936 yılında Ankara’ya çağrılarak Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kuruluş günlerinde planlanan derleme gezilerini gerçekleştirecek heyet üyeleri arasında yer aldı. Bu sırada Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle Mûsiki Muallim Mektebi’nden iki sınıf alınıp Ankara Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşu gerçekleştirildi. 1938'de Ankara Devlet Konservatuvarı Folklor arşivi şefliğine getirildi. Konservatuvarın bünyesindeki müzik arşivinin başına getirilmiş olsa bile tayini hemen yapılmayan Sarısözen, Sivas’tan başlatılan ilk derleme gezilerini gerçekleştirecek heyete derleyici sıfatıyla dahil edildi. Türk müziği tarihinde Ankara Devlet Konservatuvarı Derleme Gezileri olarak anılan ve 1937-1953 yılları arasında sürdürülen bu faaliyet, cumhuriyet döneminde yapılan ikinci ve en büyük organizasyondur.[2]
Türkiye’nin birçok yöresinde, Mahmut Ragıp Gazimihal, Ahmet Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Halil Bedii Yönetken, Nurullah Taşkıran ve Rıza Yetişen’den oluşan derleme ekibiyle birlikte on binlerce türkü ve öykü derledi ve bunlar notaya alınarak TRT arşivlerine geçirildi.[4] Ankara Radyosu'nda "Yurttan Sesler" programını yönetti. Makaleleri ve çeşitli dergilerde çıkan notalı halk türküleri derlemeleri vardır. Vefatı sonrası Kültür Bakanlığı tarafından "Muzaffer Sarısözen ( Hayatı, Eserleri ve Çalışmaları )" adında bir eser hazırlanmıştır. PTT ise Muzaffer Sarısözen'in resmini 100.000'lik pullarına koymuştur.[5]
1937 ile 1957 seneleri arasındaki Türkiye'nin farklı illerine haftalar veya aylar süren, toplamda 18 tane büyük derleme gezileri düzenlemiştir.[6] Derlediği eserler ve oyun havaları arasında "İzmir'in Kavakları", "Bülbülüm Altın Kafeste", "Gesi Bağları", "Çayda Çıra", "Bulut Gelir Seher İle", "İnce Giyerim İnce", "Misket", "Çayır Çimen Geze Geze", "Kolbastı", "Allı Turnam", "Burçak Tarlası", "Bir Of Çeksem Karşıki Dağlar Yıkılır", "İhtiyatlar Silah Çatmış Yolun Üstüne", "Kekliğimin Kafesi", "Yabandan Gel (Kostak Yörü)", "Iğdırın Al Alması", "Suya Düştü Gülümüz", "Süpürgesi Yoncadan", "Bülbül Havalanmış", "Keklik İdim Vurdular", "Süt İçtim Dilim Yandı" gibi farklı yörelerin türküleri, bozlakları, karşılamaları, ağıtları, Pir Sultan Abdal'dan, Karacaoğlan'dan türküler ve oyun havaları bulunmaktadır.[7] Ortak derlemelerle birlikte derlediği ve derlenmesine ön ayak olduğu 10 bin civarında eser vardır.[2]