Günümüz dünyasında Moral istatistik, çok çeşitli insanlar için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu olmayı sürdürüyor. Moral istatistik, toplum üzerindeki etkisinden küresel etkilerine kadar tartışmalara ve yansımalara yol açmaya devam eden bir konudur. Zamanla alaka düzeyi arttı ve farklı alanlarda araştırmaları, tartışmaları ve önemli değişiklikleri tetikledi. Bu makalede, bugün çok alakalı olan bu konu hakkında kapsamlı ve güncel bir görünüm sağlamak amacıyla, Moral istatistik'in kökeninden mevcut önemine kadar çeşitli boyutlarını kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz.
Moral istatistik, (ing. moral statistics) toplum içindeki normal dışı, sosyal patolojik davranışlara dair niceliksel veriler ihtiva eden araştırma yöntemidir. Suça, eğitimsizliğe, intihara, gayrimeşru doğumlara, kürtaja, boşanmaya, fahişeliğe ve özellikle de 19. yüzyılda görülen ve pauperism olarak adlandırılan yoksulluğa dair istatistiki veriler bu ad altında değerlendirilmektedir.
Sosyal istatistik olarak adlandırılabilecek verilerin ilk örneklerini John Graunt ve William Petty vermiştir. Özellikle Graunt'un 1662 yılında yayımladığı London Bills of Mortality başlıklı doğum ve ölümlere dair niceliksel veriler içeren kitabını burada anmak gerekmektedir. Bugün demografi olarak geçen, nüfusa dair istatistiki veriler ise ilk olarak 18. yüzyılın ortalarında toplanmaya başlanmıştır. Bu çalışmaların öncüsü ise Johann Peter Süssmilch olmuştur. 18. yüzyılın başında Fransa'da ve İngiltere'de çeşitli sosyal anomalilere dair verilerin devlet tarafından toplandığı görülmüştür. Bu veriler Sanayi Devriminden geçen toplumların yaşadığı sorunlar karşısında geliştirilmesi planlanan sosyal reformlar için bir hazırlık görevi görmüştür.
Bu ortam içinde moral istatistiğin iki kurucu ismi olarak Fransız avukat André-Michel Guerry ile Belçikalı istatistikçi Adolphe Quetelet sahneye çıkmıştır. Quetelet ve Guerry, özellikle ölümler, suçlar, eğitimsizlik gibi konular üzerine çalışarak, bir anlamda sosyal anomaliler karşısında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair bir tablo sunmaya çalışmışlardır. Burada "moral" terimi, sosyali ahlakî bir olgu olarak gören bir anlayışı yansıtmaktadır. Bir yandan ilerlemek isteyen diğer yandan ise düzeni sağlamanın gerekliliğine inanan Fransız entelektüellerinin (bkz. düzen ve ilerleme) bir yansıması olarak kabul edilebilir bu çalışmalar. Özellikle Quetelet'nin çalışmaları, daha sonraki istatistik üzerine çalışan birçok ülkeden kuşağı derinden etkilemiştir.