Bu makalede Karaton'in modern toplum üzerindeki etkisini ve hayatımızı daha önce hayal bile edemeyeceğimiz şekillerde nasıl şekillendirdiğini inceleyeceğiz. Karaton, ortaya çıkışından bu yana hem heyecan hem de endişeyi eşit ölçüde yaratarak tartışma ve ihtilafların konusu oldu. Yıllar geçtikçe Karaton'in etkileşim, iletişim ve çevremizdeki dünyayla ilişki kurma biçimimizi değiştiren güçlü bir güç olduğu kanıtlandı. Kapsamlı bir analiz aracılığıyla, Karaton'in bilgiyi tüketme şeklimizden başkalarıyla ilişki kurma şeklimize kadar günlük hayatımızın farklı yönlerini nasıl etkilediğini inceleyeceğiz. Karaton'in etkisini ve geleceğimizi nasıl şekillendirmeye devam edeceğini keşfetmek için büyüleyici bir yolculuğa çıkmaya hazırlanın.
Karaton, Hunların ilk krallarından biriydi.
412'nin sonlarında veya 413'ün başlarında Bizans'ın yolladığı elçi Olympiodorus of Thebes'i kabul etti. [1] Olympiodorus Karaton'un ülkesine deniz yoluyla ulaştı ancak söz konusu denizin Karadeniz mi yoksa Adriyatik mi olduğu belli değildir. Tarihte Batı Roma İmparatorluğu hakkında konuşulurken genelde Adriyatik denizi kastedilir ve Olympiodorus onları Pannonian Havza'sında bir yerde ziyaret etti. [1] Olympiodorus anlatıyor:
" Donatus ve Hunlar ve onların krallarının okçuluk mahareti. Yazar kendisinin ve Donatus'a ve Hunlara bir görev için gönderildiğini anlatır ve denizde dolaşıp yaşadığı tehlikeler hakkında trajik bir açıklama yapar. Donatus bir yemine inanıp kandırıldı ve hukuksuz bir şekilde öldürüldü. ” [1]
Buradaki Donatus'un kim olduğu hakkında EA Thompson ve Hyun Jin Kim gibi bazı akademisyenler Donatus'un daha önceki bir yönetici olduğunu söylese de, Franz Altheim ve Otto Maenchen-Helfen gibi diğerleri [2] [3] bu varsayımı reddediyorlar. [1] Maenchen-Helfen, Donatus adının Roma İmparatorluğu'nda yaygın bir ad olduğunu ve Donatus'un Hunlarla yaşamak için imparatorluktan kaçan bir Romalı olabileceğini savunuyor. [1]
İsim, Yunanca metinlerde Χαράτων (Kharatōn) olarak yer alır. Otto J. Maenchen-Helfen -ton öğesinin Yunanca çevirilirde eklenmiş bir kısım olabileceğini ve asıl ismin tom, ton, to, ta ya da t ile bitmiş olabileceğini söyler. [1]
Omeljan Pritsak'a göre Chara kısmının Altayca ''qara'' yani siyah veya kuzey anlamına geldiğini söyler. Ton kısmının ise Türkçeye başka bir dilden giren ve ''giysi, giyim'' anlamına gelebileceğini söyler. [4]