Günümüz dünyasında Kırlangıç toplumda büyük önem kazanan ve günlük yaşamın çeşitli yönlerini önemli ölçüde etkileyen bir konudur. Kırlangıç ortaya çıkışından bu yana giderek artan bir ilgi uyandırdı ve farklı alanlarda yoğun tartışmalara yol açarak günümüzde önemli bir tartışma konusu haline geldi. Kırlangıç'i ve onun dünya üzerindeki etkisini daha iyi anlamak için farklı boyutlarını analiz etmek ve bu konuda var olan çoklu perspektifleri keşfetmek önemlidir. Bu nedenle, bu makalede Kırlangıç dünyasını derinlemesine inceleyerek onun kökenlerini, gelişimini ve günümüz toplumu üzerindeki etkisini inceleyeceğiz.
Kırlangıç | |||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
![]() | |||||||||||
Biyolojik sınıflandırma ![]() | |||||||||||
| |||||||||||
Cinsler | |||||||||||
20, metne bakınız |
Kırlangıç, kırlangıçgiller (Hirundinidae) familyasını oluşturan kuş türlerinin ortak adı.
Kırlangıçlar, kutuplar hariç dünyanın her tarafında yaşayabilen, sinek avlayarak geçinen, küçük, ötücü kuşlardır. Dağ kırlangıcına ebabil denir.
Boyları 10–23 cm arasında değişir. Çoğunun karnı beyaz; baş, kuyruk ve kanatları siyah; alın ve gerdanı kahverengi parlak tüylüdür. Kısa ayaklarının tırnakları sivri olduğundan düz, yassı zeminlere rahatça tutunur. Üçgen şeklindeki gagaları geniş yırtmaçlı olup ağızları açık uçarken sinek, sivrisinek gibi küçük böcekleri avlar. Kuyrukları çatallı, kanatları uzun ve sivridir. Hızlı uçar. Kuyruklarını dümen olarak kullanır, ani dalışlar yapar. Çoğu, sürü halinde yaşamaz.
Yaz sonunda, günler kısalıp, böcekler azalınca yavru ve erginler göç ederek kışı Afrika'da geçirir. İlkbaharda geri döner. Diğer göçmen kuşların aksine gündüz göç yollarına devam eder. Göç sırasında bazen şiddetli yağmur ve fırtınalar binlercesinin ölümüne sebep olur.
Binaların çatı altlarına, saçaklarına ve pencere oyuklarına çamur ve kilden çanak şeklinde sağlam yuvalar yaparlar. Dişi kırlangıç, erkeğinin tükürüğüyle harç ederek gagasıyla getirdiği çamuru toplar, saman ve otlarla sekiz gün içinde sağlam bir yuva yaparlar. Geniş ve yassı gagalarını, yuvalarını yaparken, çamurları sıvamak için mala gibi kullanırlar. Yuvalarının çoğu ancak bir kırlangıcın girebileceği kadardır. Eni yaklaşık 20 cm, derinliği 10 cm kadar olup içi tüy ve kıllarla döşenir. Yuvalarını gruplar halinde mağara, kayalık ve ağaçlara yapan türler de vardır.
Dişi, yazın tarçın renginde benekli 4-5 yumurta yumurtlar. Eşler sırayla kuluçkaya yatarlar. Yavrular anne babaların ağızlarında getirdikleri böceklerle beslenirler. İki hafta içinde gelişip yuvayı terk ederler. Kırlangıçlar, yılda 2-3 defa kuluçkaya yatarlar.
Familya 20 cins içinde 89 tür barındırır:[1]
Türk halk şiirinde ve divan şiirinde kırlangıçlar olumlu özellikleri çeşitli benzetmelere konu olmuşlardır. Halk şiirinde kırlangıçlar, “kırlangıçlar” şefkat uyandıran görünümleri ve insan özünden yuva yapma ustalıkları ile anılmıştır.[2] Halk şiirlerinde kırlangıçlar yerde sürünürcesine uçabilme yetenekleri dolayısıyla tevazu yönleriyle benzetmeler yapılmıştır. Bu benzetmeye divan şiirinde de rastlanmaktadır. Örneğin halk şairi Mestî'nin bir kıtasında
Kimi karıncadır deve görünür
Kimi aslan çakal postun bürünür
Kimi kırlangıç tek yerde sürünür
Kimi Cibril ile hempervaz olur
kıtasında bu benzetme görülmektedir. Divan şiirinde kırlangıç kelimesi Farsçada kullanılan pirüstû şeklinde geçer. 17. yüzyıl divan şairi Nâbi, halk şiirndeki benzetmeye yakın biçimde,
Perestiş lafzınun takrîbidür gûyâ ki ey Nâbî
İder pervâz hâke rûymâl üzere piristûlar
mısrası ile “Ey Nâbî, rağbet sözünün yakınlığı (gerektirmesi) sebebiyle kırlangıçlar toprak üzerine yüz sürerek uçar.” anlamında kırlangıç benzetmesinde bulunmuştur.[3]