Günümüz dünyasında Fokal segmental glomerüloskleroz yadsınamaz bir önem kazanmıştır. Gerek toplum üzerindeki etkisi, gerek popüler kültür üzerindeki etkisi, gerekse akademideki önemi nedeniyle Fokal segmental glomerüloskleroz geniş bir kesimin ilgisini çeken bir konu haline geldi. Fokal segmental glomerüloskleroz, kökeninden bugünkü evrimine kadar insan bilgisinin farklı alanlarına damgasını vurmuştur. Bu makalede, Fokal segmental glomerüloskleroz ile ilgili farklı yönleri inceleyerek modern toplumdaki önemini ve sonuçlarını analiz edeceğiz. Multidisipliner bir yaklaşımla Fokal segmental glomerüloskleroz'in içinde yaşadığımız dünyayı nasıl şekillendirdiğini ve şekillendirmeye devam ettiğini inceleyeceğiz.
Fokal segmental glomerüloskleroz, kısaca FSGS, bir böbrek glomerül hastalığıdır.
Nefrotik sendroma yol açar. Hastalık daha çok ağır idrarda protein görülmesine (proteinüri) bağlı olarak ödem (su toplama) ve çişte koyu renk ve köpüklenme gibi klinik bulgular ile ortaya çıkar. Serumdan antikor kaybı nedeniyle enfeksiyona artan yatkınlık da belirtiler arasında yer alabilir.[1] Nefrotik sendrom görünümüyle minimal değişiklik hastalığına benzer bulgular verebilir ama steroid direnci görülmesi ile biyopsiye gidilerek kesin teşhisi konulabilir.
FSGS, böbrekteki Bowman kapsülünde yer alan podositlerin bir hastalığı olarak değerlendirilir. İdiyopatik (bilinen herhangi bir sebebi olmayan, primer) FSGS 2021 itibarıyla Amerika Birleşik Devletleri'nde yetişkinler arasında nefrotik sendroma yol açan en yaygın hastalıktır. Bunun yanı sıra, podositleri etkileyen çeşitli etmenlere bağlı olarak da FSGS gelişimi yaşanabilir. Bu etmenler arasında, HIV enfeksiyonu, orak hücreli anemi, eroin bağımlılığı, aşırı obezite, IgA nefropatisi gibi hastalıklara bağlı skar oluşumu gibi durumlar yer alır.[2]
Tedavi yönteminde ilk basamak, glukokortikoid (oral prednizon) tedavisidir. Prednizonun optimal dozu ve tedavi süresi konusunda tartışmalar devam etmekte olup, kilogram başına günlük 1 mg prednizon (maksimum 60–80 mg günlük olacak şekilde) tedavisi sıklıkla tercih edilir. 12-16 hafta içerisinde remisyona girmeyen hastalar, steroide dirençli olarak değerlendirilir. Bu hastalarda kalsinörin inhibitörü tedavisi uygulanır, buna steroid tedavisi ilave edilebilir. 6 aylık siklosporin tedavisi (steroid eklenebilir veya eklenmeyebilir), klinik deneme sonuçları doğrultusunda ilk tercih edilendir.[3]
FSGS tedavisinde amaç proteinüri değerlerini nefritik sınırın altına indirerek (max.40 mg/gün) hastanın kronik böbrek yetmezliğine gidişi durdurmak veya ötelemektir. Bozulan glomerüllerin iyileşmesi mümkün değildir. Tedavi sonrası rölaps ihtimali yüksektir. Böbrek transplantasyonu sonrası yenilenme olasılığı da yüksektir.