Bu yazıda günümüz toplumundaki önemini anlamak amacıyla Filistin Türkleri'i farklı açılardan analiz edeceğiz. Filistin Türkleri, ekonomiden popüler kültüre kadar çeşitli alanlarla olan ilgisi nedeniyle uzmanların ve akademisyenlerin dikkatini çekti. Yıllar boyunca Filistin Türkleri akademisyenler, aktivistler ve hatta siyasi liderler tarafından tartışma ve analiz konusu oldu. Bu anlamda, Filistin Türkleri'in çevremiz üzerindeki etkisini ve geleceğe yönelik etkilerini anlamak için farklı yönlerini araştırmak önemlidir.
Toplam nüfus | |
---|---|
400.000-500.000 (1987 tahminleri)[1] | |
Önemli nüfusa sahip bölgeler | |
Gazze Şeridi, Kudüs | |
Diller | |
Din | |
İlgili etnik gruplar | |
Filistin Türkleri veya Filistin Türkmenleri, Filistin'de uzun süredir yerleşik bir varlığa sahip etnik Türk soyundan gelenlerdir. 1069-1917/22 yılları arasında Osmanlı egemenliğinin sürmesiyle, Suriye'de Nureddin Zengi'nin yönetimi sırasında ve ardından binlerce Türk'ün Selahaddin'le Kudüs savaşına katılmasıyla kitlesel Türk göçü teşvik edildi. Türk göçü, Filistin'in Memlük ve Osmanlı yönetimi sırasında ve Britanya yönetimi sırasında daha da devam etti.[2]
Suriye'de Nureddin Zengi'nin yönetimi sırasında ve ardından binlerce Türk'ün Selahaddin'le Kudüs savaşına katılmasıyla Filistin'e kitlesel Türk göçü teşvik edildi.
Cezayir, 1830'da Fransız yönetimine girdiğinde, birçok Cezayir Türkü bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Kaçanların çoğu Anadolu'ya gönderilmiş olsa da, birçoğu Filistin, Suriye, Arabistan ve Mısır gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer bölgelerine göç etti.[3]
Kıbrıs'ın Britanya yönetimi altında olduğu dönemde (1878-1950) adada kalan Kıbrıs Türkleri, Büyük Buhran'ın ve sonrasındaki zor ekonomik koşullarla karşı karşıya kaldılar. Sonuç olarak, borç ve açlıkla karşı karşıya kalan en fakir köylerdeki birçok aile, daha iyi bir hayatları olacağı umuduyla kızlarını çoğunlukla Filistin'deki Araplarla evlendirdi.[4][5][6] Damat, genellikle kızların ailesine, evlilik düzenlemelerinin bir parçası olarak, genellikle 10-20 sterlin civarında bir başlık parası verirdi.[6][7] Bu tür ödemeler Kıbrıs geleneğinin bir parçası değildi ve Kıbrıslılar genellikle bu zorla evliliklerdeki kızları "satılmış" olarak tanımlardı.[5] Evlilikler bazen, olası kocaları zengin doktorlar ve mühendisler olarak tanıtan aracılar tarafından ayarlanırdı. Ancak, Neriman Cahit, Araplara Satılan Kızlarımız adlı kitabında, gerçekte bu erkeklerin çoğunun vasat işleri olduğunu veya zaten evli ve çocuklu olduklarını buldu. Bu gerçeklerden habersiz olan Kıbrıslı Türk aileler, 1950'lere kadar kızlarını Filistin'e göndermeye devam ettiler. Cahit, 30 yıl içinde 4.000'e kadar Kıbrıslı Türk kadının Arap erkeklerle evlenmek üzere Filistin'e gönderildiğini tahmin ediyor.[8]
1948 Filistin Savaşı sırasında ve sonrasında birçok Türk ailesi bölgeden kaçarak Ürdün, Suriye ve Lübnan'a yerleşti.[9]
Al Monitor sitesinin 2022 tarihli bir haber makalesine göre Gazze'deki birçok Türk kökenli aile, "kuşatma altındaki bölgedeki kötüleşen ekonomik koşullar" nedeniyle Türkiye'ye göç ediyor.[10]
Filistin'de Türk soyadları çoğunlukla "ci" harfiyle biter (örneğin, el-Batnici ve al-Şurbaci); yaygın isimler arasında ise El-Garbavi, Terzi, Türk, Birkder, Cukmadar, Rıdvan, Casir ve el-Cemasi bulunur.[10]