Bu makalede çeşitli bilim alanlarında ilgi ve çalışma konusu olan Ergenekon davaları konusu ele alınacaktır. Ergenekon davaları, alaka düzeyi coğrafi ve zamansal sınırları aştığı için uzmanlar ve hayranlar arasında merak ve tartışma uyandıran bir konudur. Tarih boyunca Ergenekon davaları, çelişkili ve zenginleştirici görüşler üreten, analiz ve yansıma nesnesi olmuştur. Bu anlamda toplum üzerindeki, fikir ve bilginin gelişimi üzerindeki etkisini anlamak için anlayışımızı ve değerlendirmemizi derinleştirmek önemlidir. Kapsamlı bir analiz yoluyla, Ergenekon davaları'in temel yönlerine ışık tutmaya, bunun sonuçlarını ve gelecekteki olası beklentilerini keşfetmeye çalışıyoruz.
235 sanık yönünden devam eden 'Ergenekon' davasında tüm sanıkların 'silahlı örgüt kurmak yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık' suçundan beraatine hükmedildi.[5]
Davada daha önce yaşananlar
27 Nisan 2012'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yürüttüğü birinci ve ikinci Ergenekon davalarını birleştirmiştir. Bu iki ana davanın birleşmesiyle toplam 16 iddianame tek dosyada toplanmış oldu.[6]
Birinci Ergenekon davası şu şekilde gelişmişti:
Ergenekon kapsamındaki ilk iddianame Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından hazırlandı. 86 sanıklı dava 25 Temmuz 2008'de açıldı.[7] İlk duruşması 20 Ekim 2008'de Silivri Cezaevindeki duruşma salonunda yapıldı.[8]
Yargılamalar sürerken aşağıdaki davaların fiili ve hukuki irtibat nedeniyle birinci Ergenekon davasıyla birleştirilmesine karar verilmiştir.:
Danıştay saldırısı hakkındaki açılan 9 sanıklı dava. Bu dava Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmüş ve saldırının Ergenekon ile bağlantısı olmadığına karar vermişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Aralık 2008'de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını bozarak davanın Ergenekon davası ile birleştirilmesi gerektiğine karar verdi. Yargıtay kararında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan Ergenekon davası ile bu dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunun iddia edilmiş olması karşısında öncelikle davaların birleştirilmesinde zorunluluk bulunduğunu ifade etti.[9] İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 8 Mayıs 2009 tarihinde Danıştay davası ile bu davanın birleştirilmesine karar verdi.[10]
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi'nin iki yöneticisi hakkında "Ergenekon örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüt üyelerine bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçlamasıyla açılan dava.[11][12]
Danıştay saldırısının faili Alparslan Arslan'a Glock marka silah satılmasına ilişkin Üsküdar 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde süren dava.[13]
Savcı Zekeriya Öz'ü tehdit ettiği gerekçesiyle yargılanan Özkan Kurt'un davası.[14]
Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasına ilişkin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde süren 7 sanıklı dava.[15]
Rum Ortodoks Patriği I. Bartholomeos'a yönelik suikasta hazırlandığı suçlamasıyla yargılanan İsmet Rençber'in davası.[16]
Şile'de bulunan mühimmata ilişkin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 4 sanıklı dava.[17]
Davanın ikinci duruşmasında, adli tıp uzmanı Prof. Şebnem Korur Fincancı da bu davada yargılanan bazı sanıklar kendisine ait kişisel bilgileri kaydettiği ve özel telefon görüşmelerini dinlediği için yaptığı müdahillik talebi ile Cumhuriyet gazetesinin üç kez bombalı saldırı düzenlenmesi olayı ile gazetenin doğrudan zarar gördüğünü gerekçe göstererek yaptıkları müdahillik talebi mahkeme heyetince kabul edilirken; Hukukçular Derneği, Demokratik Toplum Partisi, İnsan Hakları Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği ve Diyarbakır Barosu'nun müdahillik talepleri ise reddedildi.[18][19] Danıştay saldırısında yaralanan dönemin Danıştay 2. dairesinin başkanı Mustafa Birden, üyeleri Ayfer Özdemir ve Ayla Gönenç ile tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu 6 Ağustos 2011'de davaya müdahil oldu.[20]
Ana davayla birleştirilen ikinci Ergenekon davası şu şekilde gelişmişti:
Ergenekon kapsamındaki 58 sanıklı 2. iddianame 25 Mart 2009 günü kabul edildi.[21] Davanın ilk duruşması 20 Temmuz 2009'da Silivri'deki duruşma salonun da yapıldı.[22] Daha sonra bu dava Ağustos 2009'da açılan 52 sanıklı 3. iddianame ile birleştirildi.[23][24]
Aşağıdaki davalar fiili ve hukuki irtibat nedeniyle 2. Ergenekon davasıyla birleştirilmiştir:
Yusuf Erikel'in de aralarında bulunduğu 8 sanık için hazırlanan ek iddianame[25]
Sivas Ermeni cemaati lideri Minas Durmazgüler'e suikast planı iddiası için hazırlanan 2 sanıklı iddianame.[26]
Aynı suikast planı için 2011 Haziran ayında hazırlanan İbrahim Şahin ve Garip İrfan Torun'un suçlandığı ek iddianame.[27][28]
30 sanıklı İrticayla Mücadele Eylem Planı davası.
Davanın temelini oluşturan iddia 2003-2004 yıllarında hazırlandığı iddia edilen Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı planlardır.[29][30] Sanıklar 2003-2004 yıllarında mevcut hükûmeti silah zoru ile devirip anti-demokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planlamak ve bu çerçevede Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarını hazırlamakla suçlanmıştır.[31]
İddianamede Sarıkız kod adlı planın; Eruygur, Yalman, Örnek ve Fırtına tarafından yapıldığı savunulmuş ancak Eruygur dışındaki üç kuvvet komutanın "Ergenekon örgütü ile irtibatı tespit edilemediği için Ergenekon sanıkları ile birlikte iştirak ettikleri eylemler ile ilgili evrakın tefrik edildiği" belirtilmişti.[32] Haklarında Ergenekon üyeliği suçlaması bulunmayan Yalman, Örnek ve Fırtına'nın tefrik edilen dosyaları "olay yerinin Ankara olduğu" gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.[33] Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 'Darbe Günlükleri'ne ilişkin yürütülen soruşturma ile Ergenekon soruşturması arasında fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle dosyayı tekrar İstanbul'a gönderdi.[34]
Diğer bir suçlama Özel Harekât Dairesi eski başkanvekili İbrahim Şahin'in liderliğinde oluşturulduğu ve bir grup emniyet mensubu ve askerin içerisinde yer aldığı iddia edilen "S-1" suikast yapılanmasıdır.[35] Kendilerine karşı suikast yapılacağı ileri sürülen Ali Balkız ve Kazım Genç'in davaya müdahillik talebi kabul edildi.[36] Gölbaşı ve Zir Vadisinde bulunan silah ve mühimmat da bu davadaki suçlamalar arasında yer aldı.
Sonradan bu davayla birleştirilen İrtica ile Mücadele Eylem Planı davası İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 29 Nisan 2010 günü kabul edilen iddianameyle açılmıştı.[37] İlk duruşması 28 Haziran 2010'da Silivri'deki duruşma salonunda yapılan[38] davadaki başlıca suçlama, Ergenekon zanlısı Levent Göktaş'ın yine aynı soruşturma kapsamında tutuklanan avukatı Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirildiği belirtilen ve 12 Haziran 2009'da Taraf gazetesinde manşetten verilen "İrticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgedir. Genelkurmay'da çalışan albay Dursun Çiçek'in hazırladığı iddia edilen belge Adalet ve Kalkınma Partisi ile Gülen hareketine yönelik, kara propaganda, komplo ve yıpratma planları içermekteydi.[39]2003-2004 dönemindeki darbe planlarına katılmakla suçlanan firarî sanık Bedrettin Dalan ve Dalan'a hakkındaki soruşturmayı önceden haber vererek yurtdışına kaçmasını sağladığı iddia edilen MİT İstanbul Bölge Başkan Yardımcısı Özel Yılmaz da sanık olarak yer aldı. İki Aydınlık dergisi çalışanı da 2003-2004 dönemindeki darbe planlarına katılmakla suçlanan dönemin Jandarma İstihbarat Dairesi başkanı Levent Ersöz'ün arşivindeki hükûmet üyelerine ait telefon dinleme kayıtlarını bulundurduğu gerekçesiyle yargılanmaktadır.[37] AK Parti genel başkan yardımcısı ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in İrticayla Mücadele Eylem Planı belgesinde "Milli Eğitim Bakanlığı'na ait okul öğrencilerine ait ibadet görüntü ve haberlerinin medyada yoğun biçimde yer alması sağlanarak, Milli Eğitim Bakanı kamuoyu nezdinde yıpratılacaktır." ifadesinin bulunduğu için yaptığı müdahillik talebi kabul edildi.[40]
Temmuz 2011'de 22 sanıklı internet andıcı iddianamesi kabul edildi. İrticayla Mücadele Eylem Planı davasıyla birleştirilen davada sanıklar hükûmet aleyhinde kara propaganda ve psikolojik harekât amaçlı web siteleri kurmakla suçlanıyorlar.[41][42] Aralık 2011'de de Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yaptığı müdahillik talebi kabul edildi.[43]
Bu iki dava birleştikten sonra Mehmet Perinçek'in de aralarında bulunduğu 14 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame sonucu açılan dava da ana dava ile birleşti.[44][45]
Gizli tanık 'Poyraz' – Hacı Tural: Çeşitli suçlardan ceza almış mafya üyesi. Koğuş arkadaşı Mecnun Otyakmaz aracılığıyla Sedat Peker ile tanıştı. Cezaevinden çıktıktan sonra Alaattin Çakıcı için çalıştı.[46][47] 2015'te kanserden öldü.
Gizli tanık '9' – Osman Yıldırım: Aynı zamanda davanın sanığı da olan Yıldırım'ın ifadeleriyle Danıştay saldırısı davası ve Ergenekon davası birleştirildi.
Gizli tanık 'Efe' – Bayram Bozkurt: Eski İliç Cumhuriyet Savcısı.
Davada toplam 60 gizli tanık bulunuyordu. Bunlardan 44'ü için dinleme kararı alındı ve 31'i dinlendi.[48][49]
Davanın bir numaralı sanığı emekli asker Oktay Yıldırım'a 33 yıl 10 ay (Yıldırım'ın gecekonduda bulunan el bombalarının sahibi olduğu iddia ediliyor)[50]
Akın Birdal suikastının azmettiricisi, Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Semih Tufan Gülaltay'a 12 yıl[50]
"Susurluk Davası" hükümlüsü Sami Hoştan'a 10 yıl[50]
Eski İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu'na 23 yıl (Cezaevinde kansere yakalandı. Aynı zamanda avukat olan kardeşi, Hilmioğlu'nun sağlık durumundan serbest kalmasını istiyordu)[50]
Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'na 15 yıl 8 ay[50]
Eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Abbas Yurtkuran 10 yıl[50]
Anayasa Mahkemesi Üyesi Osman Paksüt'ün eşi tutuksuz sanık Ferda Paksüt'e 2 yıl 6 ay[50]
Eski Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan'a 14 yıl hapis[50]
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever'e 15 yıl hapis[50]
Danıştay sanığı Osman Yıldırım'a 8 yıl 9 ay (Osman Yıldırım, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi'ne molotof atılması suçlamalarından beraat etti)[50]
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, sanıkların uzun tutukluluk süreleri nedeniyle Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulunması neticesinde AYM, sanıkların haklarının ihlal edildiğine karar verdi.[51] Bu karardan sonra sanıklar, nöbetçi mahkemeler tarafından tahliye edildi. 6 Ekim 2015'ten itibaren davanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 21 Nisan 2016'da;
•İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gerektiği,
•Danıştay saldırısı davası ile Ergenekon davası arasındaki hukuki ve fiili irtibatın somut delillerle gösterilememe,
•Yerel mahkemenin adil yargılanma ilkelerine aykırı tutum sergilemesi,
•Hukuka aykırı dinlemeler, gizli tanık beyanları, MİT mensuplarının izinsiz dinlenmesi, aramaların hukuka aykırı yapılması,
•İddia edilen "Ergenekon terör örgütünün" varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamaması,
•Emniyet'in Ergenekon'un varlığına ilişkin ilk kez dava sürecinde tespitte bulunması gibi nedenlerle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararlarını bozdu.[52]
Yargıtay'ın bozma kararı aldığı Ergenekon davası, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesince 21 Haziran 2017'de yeniden görülmeye başlandı.[53] 30 Kasım 2018 tarihinde savcılığın hazırladığı dosyada sanıkların beraatı istenmiştir.[54]
Daire başkanı olarak Eyüp Yeşil; Ergenekon Davası[55] ile Balyoz Davası'nın temyizine bakmıştır.
Silahlı terör örgütü kurmak, yönetmek Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin ortadan kaldırmaya teşebbüs Poyrazköy'de bulunan mühimmat Kafes Eylem Planı
Poyrazköy iddianamesi 27 Ocak 2010'da İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.[56][57] Davanın ilk duruşması 9 Nisan 2010'da Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde yapıldı.[58] 17 sanıklı dava daha sonra şu davalarla birleşti.
12. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan 19 sanıklı "amirallere suikast" davası[59][60]
Yine aynı mahkemede açılan 33 sanıklı Kafes davası.[61][62]
2011 Ağustos'ta da amirallere suikast iddialarına ilişkin Koramiral Deniz Cora ve Kurmay Albay Ümit Metin hakkında hazırlanan ek iddianame ile açılan dava.[63][64]
2011 Mayıs ayında Poyrazköy davasına ilişin hazırlanan 10 sanıklı ek iddianame ile açılan dava.[65][66]
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı'nın 8 yöneticisi hakkında hazırlanan iddianame ile 2010 Aralık ayında İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava.[67][68]
Agos gazetesi, sanıklarda gazete abonelerinin listesinin ele geçirildiğini gerekçesiyle müdahillik talebinde bulundu, talebi oy çokluğuyla kabul edildi.[69] Adana, Konya, Aksaray, Ankara ve Kayseri barolarına bağlı avukatların müdallik talepleri ise kabul edilmedi.[70]
Poyrazköy davası, Deniz Kuvvetleri içerisindeki bir cuntanın planladığını öne sürülen bir dizi yasadışı eylemi konu almıştır. Kafes eylem planına ilişkin belgelere, Ergenekon yargılaması çerçevesinde yapılan aramalarda, Ergenekon sanığı Levent Bektaş'ın bilgisayarında ulaşıldığı öne sürüldü.[71] Eylem planıyla, özellikle Türkiye'de yaşayan gayrimüslimlere yönelik şiddet eylemleri tasarlandığı ve bu suretle mevcut hükûmetin özellikle dış politikada yalnızlaştırılmasının hedeflendiği iddia edilmiştir. Planın ayrıntılarında, gayrimüslimlere yönelik çeşitli suikast, kundaklama ve tehdit faaliyetleri, Koç müzesinde sivillere yönelik sansasyonel bir bombalama eylemi bulunduğu iddia edilmiş ve 10 Mayıs 2009'da Koç müzesinde bulunan TNT kalıplarıyla planlanan bombalama eylemi de bu çerçevede değerlendirilmiştir. Eylem planının Yarbay Ercan Kireçtepe tarafından hazırlandığı ve Koramiral Kadir Sağdıç yönetimindeki hücreler tarafından icra edileceği de ileri sürülmüştür.[72][73] Poyrazköy'le birleştirilen ve "amirallere suikast" olarak bilinen davanın sanıkları ise Ergenekon'un Karargâh Evleri yapılanmasında yer almak, uyuşturucu madde bulundurmak, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek gibi suçlamalarla yargılanıyorlar.[74]
Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 Ekim 2015 tarihinde verilen 84 sanıklı dava kararında, sanıkların üzerlerine atılı suçu işlemedikleri gerekçesiyle beraatlerine karar verildi.[75]
Diğer davalar
İrticayla Mücadele Eylem Planının Erzincan'da uygulandığı iddiasıyla Şubat 2010'da hazırlanan 14 sanıklı iddianame Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.[76]İlhan Cihaner soruşturma kapsamında 17 Şubat 2010'da tutuklanmış ve tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildiği 18 Haziran 210 tarihine kadar Erzurum H tipi ceza evinde kalmıştır. Haziran 2011'de Yargıtay 11. Ceza Dairesi, davanın sanığı İlhan Cihaner'in evrakta sahtecilik suçlamasından Yargıtay'da yargılandığı davayla, Erzincan Ergenekon davasını Yargıtay'da birleştirdi.[77] Yargıtay 11. Ceza Dairesi 13 Kasım 2015'te, İlhan Cihaner ve eski 3. Ordu komutanı Saldıray Berk'in de arasında bulunduğu 14 sanık hakkında beraat kararı verdi.[78]
Sanık emekli tuğgeneral Levent Ersöz'ün tedavi gördüğü hastanede, havaya silahla ateş açan Erhan Keskin ile ilgili iddianamede 25,5 yıldan 42 yıla kadar hapis talep edildi.[79]
9 Eylül 2011'de kabul edilen iddianameyle; Yalçın Küçük, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Nedim Şener, Kaşif Kozinoğlu, Ahmet Şık, Sait Çakır, Hanefi Avcı, İklim Bayraktar, Soner Yalçın, Müyesser Yıldız, Doğan Yurdakul, Mümtaz İdil ve Coşkun Musluk'un yer aldığı 14 sanıklı Oda TV davası İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açıldı. 18 Şubat 2011'de Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu, 06 Mart'ta Müyesser Yıldız, Doğan Yurdakul, Coşkun Musluk, Sait Çakır, Nedim Şener ve Ahmet Şık, 10 Mart'ta Kaşif Kozinoğlu, 14 Mart'ta da "Devrimci Karargâh”" soruşturmasında tutuklu bulunan Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Oda TV davası kapsamında da tutuklandı.[80] Sanık MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu, 13 Kasım 2011 tarihinde tutukluluk hali devam ederken vefat etti.[81] 12 Aralık 2013'te Hanefi Avcı ve Yalçın Küçük'ün de tahliyesiyle tüm sanıklar tutuksuz yargılanmaya başladı.[82] İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşma, 14 Aralık 2016'da savcılık tarafından sanıklarlar hakkında haklarındaki suçlamaya delil bulunamaması nedeniyle beraat istendi. Mahkeme sanıkların talep ettiği sürenin verilmesine karar vererek, duruşmayı 15 Şubat 2017’ye erteledi.[83] 12 Nisan 2017'de, İstanbul 18'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma sonucunda sanıkların hepsinin beraatine karar verildi.[84]
Ocak 2012'de eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın da aralarında bulunduğu 11 sanıklı "adil yargılamayı etkileme" davası İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açıldı.[85] Savcılık tarafından; Oktay için 26,5 yıla kadar diğer sanıklar için ise 10 ile yirmi ikişer yıl arasında değişen hapis cezası talep edildi.[86] İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 27 Aralık 2016'da yapılan 8. duruşmada, bazı suçlamaların suç niteliğini taşımaması diğer isnat edilen suçlamalar içinde yeterli delil olmaması nedeniyle tüm sanıkların beraatine karar verildi.[87]
Nisan 2012'de Danıştay Saldırısı delillerinin karartılması iddialarına ilişkin 10 OYAK Güvenlik çalışanına dava açıldı.[88] Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay saldırısına ilişkin kamera kayıtlarının silinerek delillerin karartıldığı iddiasıyla yargılanan 10 sanığın beraatine karar verdi.[89]
Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde tedavi görürken hakkındaki raporun mahkemeden gizlendiği iddialarına ilişkin açılan soruşturmada Enstitü Müdürü Prof. Dr. Erhan Kansız 11 Ocak 2011'de "iddia edilen Ergenekon terör örgütüne yardım etmek" suçlamasıyla tutuklanmış[90] ve Erhan Kansız'ın 14 Nisan 2011'de adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasıyla tutuklu sanık kalmamıştı.[91] Haziran 2012'de, hastanede tedavi gören tutuklu sanık Mehmet Haberal'ın taburcu edilebileceğine dair sağlık raporunun mahkemeye gönderilmediği iddiasına ilişkin "Ergenekon örgütüne yardım etme" suçlamasıyla açılan soruşturmanın zanlıları arasında İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erhan Kansız'ın da yer aldığı 8 şüpheli hakkında dava açıldı.[92] "Silahlı terör örgütüne üye olmadan yardım ve yataklık etmek" suçundan, 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi istenen sanıkların yargılandığı dava sonucunda, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, "yüklenen suç açısından kast veya taksirleri bulunmadığı sonucuna vararak sanıkların hepsi hakkında beraat kararı verdi.[93]
Haziran 2012'de eski Malatya İl Jandarma Alay Komutanı Mehmet Ülger'in de bulunduğu 19 sanık hakkında 2007 yılında 3 Hristiyanın öldürüldüğü Zirve Yayınevi katliamı ile ilgili ek iddianame hazırlandı. Sanıklar, Zirve katliamını azmettirmek ve Ergenekon üyesi olmakla suçlandı.[94] Yargılamaların sonucunda 28 Eylül 2016 günü mahkeme tarafından; 2. ek iddianameyi hazırlayan savcıların meslekten ihraç edildiği, yargılamayı yapan hakimlerin meslekten ihraç edildiği ve Fethullahçı Terör Örgütü kapsamında tutuklandıkları, gizli tanık İlker Çınar'ın (eski misyoner papaz) suç uydurduğu, yalancı şahitlik yaptığı, mahkemeye sunduğu belgelerin sahte olduğunun ortaya çıktığı dile getirildi. Mahkeme heyeti, davaya sonradan dahil edilen 8 asker 2 sivil hakkında tüm suçlamalardan beraat kararı verdi.[95]
Sonuç
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki onuncu duruşmanın öğleden sonraki oturumunda karar açıklandı. Mahkeme, 'Ergenekon örgütü' adı altında bir örgüt olmadığı için, 'örgüt kurmak, yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık' suçlarından açılan tüm davalar yönünden 235 kişiden oluşan sanıkların tümünün beraatine karar verilmiştir.[96]