Bu makalede Demokratik eğitim olgusunu, çağdaş toplum üzerindeki etkisini anlamak amacıyla farklı perspektiflerden analiz edeceğiz. Son on yılda, Demokratik eğitim çeşitli alanlarda giderek daha fazla ilgi görmeye başladı ve anlamı ve sonuçlarıyla ilgili tartışmalara ve ihtilaflara yol açtı. Tarihsel, sosyolojik, politik, ekonomik ve kültürel bir yaklaşımla Demokratik eğitim'in toplum olarak ilişki kurma, düşünme ve kendimizi organize etme şeklimizi nasıl şekillendirdiğini keşfedeceğiz. Aynı şekilde bu olguya ve insanların günlük yaşamları üzerindeki etkisine ışık tutmaya yardımcı olacak farklı teorileri ve çalışmaları da inceleyeceğiz. Derin ve titiz bir analiz yoluyla okuyucularımıza Demokratik eğitim ve onun günümüz dünyasındaki etkilerine ilişkin eksiksiz ve zenginleştirici bir vizyon sunmayı amaçlıyoruz.
Siyaset |
Öğrenci hakları |
---|
Demokratik eğitim, öğrencilerin kendi öğrenmelerini yönetebilmeleri ve okullarının yönetimine katılabilmeleri için demokratik olarak düzenlenen bir örgün eğitim türüdür. Demokratik eğitim, öğrencilerin söz hakkı öğretmeninkine eşit olduğundan genellikle özgürleştiricidir.[1]
Demokratik eğitimin tarihi en az 1600'lü yıllara kadar uzanır. Birtakım bireylerle ilişkilendirilse de, demokratik eğitimi savunan merkezi bir figür, kuruluş veya ulus olmamıştır.[2] Demokratik eğitim terimi, 1987 yılında İsrail'de kurulan Demokratik Hadera Okulu ile birlikte ortaya çıkmıştır.
1693'te John Locke, Eğitim Üzerine Bazı Düşünceler'i yayınladı.
Jean-Jacques Rousseau'nun eğitim üzerine tavsiye kitabı Émile, ilk olarak 1762'de yayınlandı. Örnekleme için kullandığı hayali öğrenci Émile, yalnızca yararlı olarak takdir edebileceği şeyleri öğrenmek içindi.[3] Derslerinden zevk alacak ve kendi yargısına ve deneyimine güvenmeyi öğrenecekti. Rousseau, "Öğretmen kuralları ortaya koymamalı, onların keşfedilmesine izin vermelidir" diye yazmış[4] ve onu Émile'e bilimi öğretmesini değil, onu keşfetmesini sağlamıştır.[5]
Locke ve Rousseau sadece zenginlerin çocuklarının eğitimi ile ilgilenirken, 19. yüzyılda Leo Tolstoy köylü çocukları için bir okul kurdu. Bu, 19. yüzyılın sonlarında Rusya'da Yasnaya Polyana'daki kendi mülkündeydi. Tolstoy, bu okulun öğretmenler ve öğrenciler tarafından getirilen ilkelerden özgürce geliştiğini söylüyor; öğretmenin baskın etkisine rağmen, öğrencinin her zaman okula gelmeme veya geldiğinde öğretmeni dinlememe hakkına sahip olduğunu ve öğretmenin bir öğrenciyi kabul etmeme hakkına sahip olduğunu ve çocukların her zaman çoğunlukta olduğu toplumu kazanmak için toplayabildiği tüm nüfuzu kullanabiliyordu.[6][7]
1912'de Janusz Korczak, Varşova'da demokratik çizgilerle yönetilen Yahudi yetimhanesi Dom Sierot'u kurdu. 1940'ta Dom Sierot Varşova Gettosu'na taşınmak zorunda kaldı ve 1942'de Korczak Treblinka imha kampının gaz odalarına gönderildi.[8][9][10]
Demokratik bir okul, öğrencilerin demokrasisine ve öğrenme özgürlüğüne radikal bir vurgu yapan belirli bir tür alternatif özgür okuldur.
İlk ve en eski demokratik okul, 1921'de İngiltere'nin Suffolk kentinde kurulan Summerhill'dir.[11] Gönüllü sınıf katılımı ve geniş yetkilere sahip bir Okul Toplantısı içerir.
|ad1=
eksik |soyadı1=
(yardım)