Bu yazıda Bilecik konusunu farklı perspektiflerden ve geniş bir bakış açısıyla inceleyeceğiz. Bilecik günümüz toplumunda büyük ilgi ve tartışma yaratan bir konudur ve günlük yaşamın farklı alanlarıyla ilgisi vardır. Bu makale boyunca Bilecik'i oluşturan farklı yönleri inceleyeceğiz, bunların farklı bağlamlardaki etkilerini ve genel olarak toplum üzerindeki etkilerini analiz edeceğiz. Kökeninden mevcut evrimine, kişisel, mesleki ve sosyal alandaki etkilerine kadar, Bilecik'in karmaşıklığını ve onun birçok yönünü derinlemesine inceleyeceğiz. Bu analiz aracılığıyla, Bilecik ve onun çağdaş gerçekliğimizdeki yeri hakkında düşünmeye ve tartışmaya davet eden kapsamlı ve zenginleştirici bir vizyon sunmaya çalışıyoruz.
Bilecik | |
---|---|
Şehir | |
Bilecik'in Türkiye'deki konumu | |
Ülke | Türkiye |
Bölge | Marmara Bölgesi |
İl | Bilecik |
İdare | |
• Belediye Başkanı | Melek Mızrak Subaşı (CHP)[1] |
Yüzölçümü | |
• Şehir | 841 km² |
Rakım | 500 m |
Nüfus (2023) | |
• Şehir | 82.416 |
• Kent | 70.562 |
• Kırsal | 11.854 |
Zaman dilimi | UTC+03.00 (TSİ) |
Posta kodu | 11000 |
Alan kodu | 228 |
Plaka kodu | 11 |
Resmî site Bilecik Belediyesi |
Bilecik, Bilecik ilinin merkezi olan şehir. Türkiye'nin Marmara Bölgesi'nin Güney Marmara Bölümü'nde kalmaktadır.
Günümüz yerleşimiyle ilgili bilgiler sınırlıdır. Şehrin 4 km güneybatısında yerleşimin M.Ö 3000'lere kadar uzandığı düşünülen Agrilion antik kenti bulunmaktadır. Günümüz yerleşimin Hamsu ve Debağhane dereleri arasındaki kayalık çıkıntıda Bizans döneminde Belekoma adıyla bilinen bir kale bulunmaktaydı.[2] Belokome'nin Bizans'ın 12. yy sonlarında bu yöreye iskan ettiği Sırp veya Bulgar yerleşimlerinden biri olduğu ve adının Slavca telaffuz edildiği varsayılmalıdır. (Rumca ismin Bilecük yerine Türkçede *Vilegüme/Veligöme gibi bir şekil almış olması gerekirdi.)[3][4] 13. yüzyılda Bizans'ın Selçuklularla mücadelesinde uç bölgesinde yer alan Bilecik, yüzyılın ortalarından itibaren tekfur idaresinde merkezden yarı bağımsız olarak yönetilmekteydi. Bilecik, 1299 yılında ani bir baskınla Osmanlı topraklarına katıldı. Bilecik'in ele geçirilmesiyle Osman Gazi burada bir mescid yaptırmış, ikinci oğlu Ali ve eşi Bala Hatun ile aynı zamanda eşinin babası olan Şeyh Edebali burada yaşamıştır. Şehir kalenin etrafında gelişim göstermekle birlikte, coğrafi yapıdan dolayı yeterli büyüme sağlanamamıştır. 16. yüzyılda 700 civarında küçük bir nüfusa sahip olan yerleşimin onda bir kadarını Hristiyan nüfus oluşturmaktaydı. 1649 yılındaki Avârız kayıtlarında Bilecik Ertuğrul Gazi vakıflarına ait bir kasaba olarak kaydedilmiştir. Bu dönemde yerleşim, dokuz Müslüman ve bir Hristiyan olmak üzere 10 mahalleden oluşmaktaydı. Coğrafi konumu nedeniyle tarım yapılamayan yerleşim, bu tarihlerde demir madenciliği ve ipek dokumacılığı yönüyle gelişmişti. Osmanlı idaresinde uzun süre Sultanönü sancağına bağlı bir kaza olarak görülen yerleşim, Tanzimat'tan sonra Hüdavendigâr eyaletine bağlı bir sancak oldu. II. Abdülhamid döneminde Ertuğrul sancağının merkez kazası Bilecik, Cumhuriyet'in ilk yıllarında vilâyet oldu.[5] 1924 yılında vilâyetin adı Bilecik'e çevrildi.
Bilecik ili, Marmara Bölgesi'nin güneydoğusunda; Marmara, Karadeniz, İç Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerinde yer alır. İlin bilinen en eski isimleri arasında Agrilion ve Belekoma vardır. Bilecik, Osmanlı İmparatorluğu'nun doğduğu topraklardadır. Her yıl Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt şenlikleri, Bilecik iline bağlı Söğüt'te yapılmaktadır. Bölgede zengin mermer ocakları mevcuttur. Sakarya ırmağının etrafında kurulan ve göletleri ve derelerinin zenginliği ile tanınan yöre antik çağlardan günümüze tarihin izlerini taşır. Şehirdeki Şeyh Edebali Türbesi, tüm Türkiye'den ziyaretçi almaktadır. Türk Kurtuluş Savaşı'na ait izler, Bilecik ilinin ilk yerleşim yeri olan Şeyh Edebali Türbesi'nin çevresinde hâlen görülebilir. Bunlara örnek olarak bir kısmı savaş sırasında yıkılmış olan minare gösterilebilir.
Mutfak
Bilecik'te ilk yerleşim Anadolu'da Tunç Çağına geçiş sürecinde başlamıştır.[6] Tarihi milattan önce 3000 yılına dayanır. Milattan önce Bilecik'te Tunç yapımı için kalay çıkarıldığı bilinmektedir.
Bilinen ilk isimleri Agrilion ve Belekoma'dır. Daha sonra Bilecik Bizans İmparatorluğu içine girmiştir. Doğu Roma döneminde Belekoma isimi ile bilinmekteydi. Bilecik o zaman kale-sur şehri idi.
Bu dönemde Bilecik Bitinya bölgesinin içinde yer alır. Burada MÖ 1950'lerde Trakya kavimlerinden Trakların kolu olan Thynlerler bulunmaktadır.
Daha sonra ise;
|
|
Roma İmparatorluğu Milattan sonra 395'te yıkılınca Bilecik, Bizans İmparatorluğu içinde kaldı. Bizans döneminde ise Belekoma kalesi inşa edilmiştir. Bizans dönemin de bazen Bilecik, Müslüman ülkelerin de eline geçmiştir. Bizans Döneminde tekfurlar tarafından yönetiliyordu.
Kayıların bir bölümü Ertuğrul Bey liderliği ile batıya doğru gelerek Söğüt ilçesi ve çevresinde ikamet etmeye başlamışlardır. Kayıların Söğüt ve çevresine yerleşmeleri 1230'lu yıllar olarak bilinmektedir. 1231 yılında İznik İmparatoru Selçuklu sınırına saldırmaya tenezzül edince Anadolu Selçuklular Sultanı I. Aleaddin Keykubat Bizans İmparatorluğuna karşı bir sefer düzenlemiş, Ertuğrul Bey ve beraberindekiler de bu sefere bir akıncı olarak katılmıştır. Selçuklu ve Bizans ordusu arasında Sultanönü mevkiinde meydana gelen savaşın sonucunda Bizans ordusu yenilmiş, Karacadağ ve Söğüt alanları Büyük Selçuklu Devleti'nin eline geçmişti. I. Aleaddin Keykubat Belekoma Tekfurunu vergiye bağladı. Savaşta önemli katkıları olan Ertuğrul Bey'e Söğüt'ü sahibi olarak, Domaniç'i de yaylak arazi olarak verdi.
Osmanlı kaynaklarına göre Ertuğrul Bey 1281 yılında ölmüştür. Ertuğrul Bey, Kayı Türklerinin önemli bir lideridir. Kayı boyu ise Osmanlı Devletinin kurucu bir kolu olmuştur. Söğüt'te bulunan bir 400 çadırlık uç beyliğinden Osmanlı Devleti doğmuştur.
Ertuğrul Bey'in vefat etmesinden sonra Kayıların başına Osman Gazi geçti. Osman Gazi ve silah arkadaşlarının en önemli manevi destekçisi Şeyh Edebali idi.
Şeyh Edebali Kayı boyunun Ahilik teşkilatının önderiydi. Ahilik; tarım dahil bütün zanaat dallarında halkı, çalışanları teşvik eden, çalışanlara her türlü yardım elini uzatan bir örgüt anlayışıdır. Şeyh Edebali o sıralar medresesinin de bulunduğu Eskişehir şehrinin sınırları içinde bulunan İtburnu Köyünde yaşıyordu. Daha sonra medresesini sıra ile Söğüt ve oradan da Bilecik'e taşımıştır.
Osman Gazi 1286 yılında İnegöl civarlarında bulunan Hisarcık kalesini Bizanslılardan ele geçirdi. 1287 yılında İnegöl Tekfuru'nu Domaniç yakınlarındaki İkizce'de yenilgiye uğratmıştı.
Osman Gazi ve silah arkadaşlarının Bizans Tekfurları ile olan mücadelelerini takip eden Anadolu Selçuklular Sultanı III. Alaeddin Keykubat, bir ordu ile Karacahisar Kalesi önüne kadar geldi. Osman Bey ve beraberindekiler ile birleşerek Bizans İmparatorluğunun sahip olduğu bu kaleyi kuşattı. Kuşatma sürerken Selçuklu Sultanı III. Alaeddin Keykubat; Osman Bey'e bir sancak ve gümüş takımlı bir at göndererek Söğüt ve Eskişehir'i de içinde bulunduran bu sancağı Osman Bey'e verdi. 1289 tarihinde Karacahisar'daki Rum kilisesini camiye çeviren Osman Bey ilk kez kendi adına hutbe okuttu. Bu olaylar Osmanlı Devleti'nin kuruluşunun temelleridir.
Bu tarihe kadar Bilecik henüz Osmanlılar tarafından fethedilmemişti. Bizanslılara ait bir kalekenti idi. Bilecik ve Yarhisar tekfurlarını vergiye bağlamıştı. Osman Bey 1299 yılında Belekoma kalesini ve peşinden Yarhisar kalesini Bizanslılardan ele geçirdi. Bilecik Osmanlı Beyliğine katılmış oldu.
Bilecik, I. Bayezid dönemine kadar Osmanlı egemenliğinde kalmış, 1402 yılında Ankara Muharebesi'nde Bayezid'in Timur'a mağlup olması sonucunda 2 ay Timurlular'ın hakimiyetine geçmiş ve Fetret Devrinden sonra Osmanlı sultanı Çelebi Mehmet tarafından geri alınmıştır.
Bilecik; Trakya ve Marmara bölgelerini İç, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriyle Asya'ya bağlayan İstanbul-Bağdat Demiryolu yakınında kurulmuştur. Türklerin elinde değeri artmış ve Osman Gazi'nin fethettiği ilk önemli kale ve Şeyh Edebali Türbesi’nin buradadır.
Önceleri kale çevresinde yerleşik kent daha sonra Şeyh Edebali Türbesi, Orhan Gazi Camii ve yakınındaki medreseye doğru büyümeye başlamıştır. Çukurluk alandan geniş bir alanda yerleşme başlamıştır.
İstiklal Savaşında TBMM hükûmeti ile İstanbul hükûmeti arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkları gidermek amacı ile İstanbul’daki Tevfik Paşa hükûmeti adına Dahiliye Nazırı Ahmet İzzet Paşa, Ankara Hükümeti ile bir görüşme yapmak istedi. Görüşmenin Bilecik Garı binasında yapılması kararlaştırıldı.
TBMM hükûmeti ile İstanbul hükûmeti heyetleri 5 Aralık 1920 günü Bilecik gar binasında bir araya geldiler. İstanbul Heyeti Ahmet İzzet Paşa, Salih Paşa,Tarım Bakanı Kazım Bey, Hukuk Danışmanı Münir Bey ve Hoca Fatih Efendi’den oluşmuştu. Ankara heyetine ise Mustafa Kemal Paşa başkanlık etmişti. Heyete İsmet İnönü'de katılmıştı. Bilecik görüşmelerinde olumlu ve somut bir sonuç elde edilememiştir.
Yunan Ordusu 6 Ocak 1921 günü Bursa ve Uşak dolaylarından saldırıya geçti. 8 Ocak 1921 Bilecik hattına kadar geldi. Böylece Bilecik işgal edilmiş oldu.
Bilecik, Kurtuluş Savaşından çok büyük yaralar alarak çıkmış, savaşın getirdiği sosyal ve ekonomik çöküntü nedeniyle Cumhuriyet dönemine oldukça güçsüz başlamıştır. 1920’lerde 12.000 olduğu tahmin edilen şehir nüfusu, Kurtuluş Savaşından sonra 4.000’e kadar inmiştir.
Savaştan önce Bilecik, bölgenin en önemli ipek endüstrisi merkezine sahipti. Şehirde çok sayıda ipekçilik tesisi ve ipek kadife üreten fabrikalar bulunuyordu, fakat Yunanların çıkardığı yangınlarda bu fabrika ve tesislerin tümü yandı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında ise Bilecik merkezin nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Rumlar, Lozan Mübadelesiyle Yunanistan'a gönderilmiş oradan gelen Müslüman muhacirler ise Bilecik'in çeşitli yerlerine yerleştirilmişlerdir (Lozan Mübadelesi 1924-1928).
Kaynak:[7]
Yıl | Toplam | Şehir | Kır |
---|---|---|---|
1927[8] | 21.451 | 3.581 | 17.870 |
1935[9] | 24.114 | 4.102 | 20.012 |
1940[10] | 24.263 | 4.751 | 19.512 |
1945[11] | 25.617 | 4.661 | 20.956 |
1950[12] | 26.734 | 4.878 | 21.856 |
1955[13] | 28.433 | 6.429 | 22.004 |
1960[14] | 29.830 | 7.528 | 22.302 |
1965[15] | 32.112 | 9.722 | 22.390 |
1970[16] | 32.907 | 11.744 | 21.163 |
1975[17] | 32.071 | 11.269 | 20.802 |
1980[18] | 36.131 | 15.126 | 21.005 |
1985[19] | 39.322 | 18.506 | 20.816 |
1990[20] | 43.548 | 23.273 | 20.275 |
2000[21] | 52.929 | 34.105 | 18.824 |
2007[22] | 63.075 | 45.126 | 17.949 |
2008[23] | 56.583 | 39.453 | 17.130 |
2009[24] | 62.823 | 46.403 | 16.420 |
2010[25] | 78.258 | 62.320 | 15.938 |
2011[26] | 65.459 | 49.671 | 15.788 |
2012[27] | 66.887 | 51.260 | 15.627 |
2013[28] | 71.072 | 55.113 | 15.959 |
2014[29] | 72.611 | 57.117 | 15.494 |
2015[30] | 74.019 | 59.163 | 14.856 |
2016[30] | 77.976 | 63.275 | 14.701 |
2017[30] | 80.065 | 65.578 | 14.487 |
2018[30] | 81.723 | 67.891 | 13.832 |
2019[30] | 78.533 | 65.375 | 13.158 |
2020[30] | 78.029 | 65.073 | 12.956 |
Bilecik Marmara Bölgesi'nin Güney Marmara Bölümü'nde yer alır. Karadeniz, İç Anadolu Bölgesi ve Ege ile Marmara Bölgelerinin tam kesim noktaları üzerindedir. Kısacası 4 bölgede de yer alır. Bilecik; 39° ve 40° 31' kuzey enlemleri ile 29° 43 ve 30° 41' doğu boylamları arasında bulunur. Doğu kesiminde Bolu ve Eskişehir güney kesiminde Kütahya, batı kesiminden Bursa, kuzey kesiminde ise Sakarya illeri ile komşu durumundadır.
Bilecik 4321 km²'lik alanı ile Türkiye'nin küçük illerinden biridir. Alan sıralaması bakımından 65. sırada yer alır. Merkezî ilçenin yüzölçümü 844 km²'dir. Nüfus bakımından da en az olan illerin başında gelir.
Dağlar il topraklarının %32'sine yakın bir bölümünü kaplar. Bu yükseltiler daha çok tepe görünümündedir. İlin en yüksek noktası Bozüyük ilçesinde yer alan yükseltiler üzerindeki Kala Dağı'dır (1906 m).
Diğer önemli yükseltiler;
|
|
Sakarya Irmağı boyunca uzanan çok geniş olmayan düzlükler şeklinde ovalar il topraklarının %7'lik bir bölümünü kaplar.
Sakarya Nehri, Bilecik ilinden geçen başlıca akarsudur. Bu ırmağa dökülen çay ve dereler Bilecik'in öteki su kaynaklarıdır.
Sakarya, İnhisar ilçesi yakınlarında Bilecik topraklarına girer; kuzey-güney yönünde akarak ili doğu ve batı olmak üzere iki parçaya böler. Vezirhan'ın kuzeyinde Karasu Deresi, Osmaneli ilçesi yakınlarında da Göksu Çayını alarak kuzeye yönelir.
Bozüyük'ten doğar. Bilecik merkez ilçe sınırları içine Karasu Boğazından girer. Bu noktadan sonra Vezirhan'da Sakarya Nehrine kavuşur.
Yağış yönünden yeterli miktara sahip olan Bilecik, yüzölçümünün %47'sinin ormanlık alan olması itibarı ile orman zenginliği bakımından Türkiye'nin şanslı yörelerinden biridir. Bilecik orman zenginliği av hayvanları bakımından da zenginleşmesini sağlamıştır. Bin metreye kadar yükseklerde orman örtüsü genellikle meşe, otsu bitkiler ve makilerden oluşmaktadır. 1500 metre sınırına kadar da karaçam, kayın, kızılçam, kestane türündeki yüksek boylu ağaçlar sıralanır. 1500 metreden daha yükseklerde ise göknar cinsinden ağaçlar vardır.
Bilecik ilinde yıllık yağış toplamı 450 kg/m² dolayındadır. Yağış en çok ocak ve mayıs aylarında düşmektedir.
Diğer klimatik veriler şöyledir:
|
|
Bilecik düzeyinde tespit edilen en yüksek sıcaklık Ağustos 1945'te 40.6 °C, en düşük sıcaklık ise Ocak 1950'de -16 °C olarak tespit edilmiştir.