Günümüz dünyasında, Bağdat Köşkü alakalı bir konudur ve geniş bir kesimin ilgisini çekmektedir. Günlük yaşamda, politikada, teknolojide veya başka herhangi bir alanda Bağdat Köşkü, yaşama şeklimizde ve çevremizin nasıl geliştiğinde çok önemli bir rol oynuyor. Toplum ilerledikçe ve koşullar değiştikçe, hem mevcut bağlamı hem de tarihsel önemi açısından Bağdat Köşkü hakkında bilgi sahibi olmak ve üzerinde düşünmek çok önemlidir. Bu makalede, Bağdat Köşkü'in büyüleyici dünyasına dalacağız ve onun çeşitli yönlerini ve günlük yaşamlarımız üzerindeki etkilerini keşfedeceğiz.
![]() Bağdat Köşkü manzarası | |
![]() | |
Koordinatlar | 41°00′52″K 28°59′04″D / 41.01444°K 28.98444°D |
---|---|
Bağdat Köşkü, İstanbul'da Topkapı Sarayı içinde bulunan bir köşktür.
Kitabesi revan köşkü ile aynı olan Bağdat köşkünün yapımına, IV. Murat Bağdat seferine giderken başlanmış ve 1639 yılında da yapımı bitirilmiştir.[1] Ancak Naima'nın yazdıklarından köşkün iç mekanındaki süslemelerine IV. Murat'ın ölümünden sonra da bir süre daha devam edildiği anlaşılmaktatır.
Bağdat köşkünün plan şeması yine IV. Murat tarafından yaptırılmış olan Revan köşkü'nün planı ile benzerlik göstermektedir. Köşkün planı, kubbeli mekanın dört eyvanla genişletildiği sekizgen şemadan oluşmaktadır. Eyvanların mekandan daha fazla yararlanabilmek hatta manzara yönlerini artırmak amacıyla kullanıldığı düşünülebilir.
Dekorasyonu ile klasik Osmanlı sanatının en yüksek noktasını temsil edebilecek özelliklere sahip olan Bağdat köşkünde kullanılan çinilerin, o döneme ait ahkam defterleri eksik olduğundan nerede yaptırıldığı saptanamamıştır. Bu dönemdeki Osmanlı çiniciliğinin en seçkin örnekleri olarak gösterilen bu çiniler bir önceki yüzyılda yapılmış çinilerle karıştırılarak kullanılmış olabilir. Öte yandan köşkün iç ve dış mekanlarında boya ve sıva yerine renkli mermerlerle beraber çini kullanımı, değişime karşı bir tutum olarak da kabul edilebilir. Zira bu yapılar için çini, sürekli kullanımı gerektiren bir kaplama malzemesi olarak tercih edilmiştir. Köşkün tavan süslemeleriyle de klasik devrin tesiri altında kaldığı ve bunların XVII. Yüzyılın ilk yarısının en önemli tavan süslemeleri olarak değerlendirilmelerine karşın cephe kaplama biçimlerindeki yenilik, köşkte klasik Osmanlı sanatıyla beraber yeni arayışların da etkili olduğunu göstermektedir.
Köşk günlük saray yaşamında padişahın sabah namazından sonra kahvesini içtiği dinlenme mekanı olduğu gibi önemli tarihi olaylara da sahne olmuştur. Sonraki dönemlerde I. Abdülhamit (1774-1789) ve III. Selim (1789-1807) dönemlerinde köşk has odanın kütüphanesi olarak kullanılmıştır.
I. Abdülaziz döneminde (1830-1876) köşkün revaklarının arası ahşap doğramalı camekanlarla kapatılmıştır.V Mehmet Reşat döneminde (1912) revaklar arasındaki ahşap doğramalar kaldırtılmış fakat 1939 yılında bu revakların arası, demir doğramalı camekanlarla kapatılmıştır. 1972 yılında da bu demir doğramalı camekanlarla kapatılmıştır. 1972 yılında da bu demir doğramalar tekrar kaldırılarak Bağdat Köşkü bugünkü görünümüne kavuşmuştur.
Kesme taştan inşa edilmiş yapının kaide kısmındaki taş örgüler kaplanmamıştır. Asıl köşk katında ise duvarlar mermer kaplamaların ardında gizlenmiştir. Köşkün revaklarını oluşturan kemerler beyaz mermer ve kırmızı hereke taşından örülmüştür. Kemerler arasında kalan beyaz mermer yüzeylerin içine de kemer bingilerinin üzerine gelecek biçimde hem içte hem dışta dairesel kırmızı porfir kakılmıştır. Revağı oluşturan kemerler beyaz mermer sütunlardan olup, başlıkları badem moriflidir. Revağın döşemesi kesme taşla kaplanmış tavanı ise çıtalarla bezenmiş ve yeşile boyanmış ahşap kaplamadır. Revak sütunları arasında beyaz mermerden yapılmış şebekeli korkuluklar yer alır. Dış cephe alt pencerenin üst kotundan sonra beyaz zemin üzerine enginar ve nar çiçekleriyle bezenmiş çinilerle kaplanmıştır.
Alt pencere ile baş pencereler çift sıra giden mavi renkli bordürlerle çerçevelenmiştir. Köşkün iç mekanı ise pencere ve kapı söveleri ile dolap kapakları dışında zeminden kubbe kasnağına kadar çinilerle kaplanmıştır. Alt pencerelerin üst hizasında köşkün duvarları boyunca devam eden çini kitabede Besmele ile başlayan Ayet-el Kürsi ve La ikrahe fiddin ayeti vardır.
Bağdat köşkünün kapı ve pencereleri ile dolap kapakları abanoz ağacından yapılmıştır. Köşkün asıl kapısı dışındaki diğer üç kapısı ile pencere ve dolap kapakları fildişi sedef ve bağa kakmalıdır. Zemin altıgen tuğla kaplanmış olup alt pencerenin parmaklıkları da geometrik formlu şebekelerden oluşmaktadır.
Bağdat Köşkü, 2006 yılı sonunda alınan karar ile İl Özel İdaresi tarafından, projesi ve uygulaması İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü denetiminde restore edilmiştir.[2]
Diker, Hasan Fırat, Topkapı Sarayında Revan ve Bağdat Köşkleri, Yüksek lisans tezi, Haziran 2000