Günümüz dünyasında Ali Fitret, toplumun farklı kesimlerinde büyük ilgi ve tartışma uyandıran bir konudur. Ali Fitret'in etkisi ekonomi, siyaset, kültür ve teknoloji gibi alanlarda fark edilerek sonsuz farklı görüş ve bakış açıları yaratıldı. Ali Fitret, ortaya çıkışından bu yana kısa, orta ve uzun vadedeki etkilerini ve sonuçlarını anlamaya çalışan alandaki uzmanların çalışma ve araştırma konusu olmuştur. Bu makale, günümüzde tartışma ve yansıma kaynağı olmaya devam eden bir konuya ışık tutmak amacıyla Ali Fitret olgusunu derinlemesine inceleyecek, nedenlerini, etkilerini ve olası çözümlerini analiz edecektir.
Ali Fitret | |
---|---|
![]() | |
Kendi dilinde adı | Əli Fitrət |
Doğum | 1890 Tebriz |
Ölüm | 1948 |
Meslek | şair, siyasetçi |
Dil | Azerbaycan türkçesi |
Ali Fitret — Şair, fedai, Meşrutiyet ve 21 Azer hareketlerinin katılımcısı. Azerbaycan Milli Hükümeti döneminde kurulmuş Şairler ve Yazarlar Derneği'nin yönetim kurulu üyesi. Milli Hükümet'in düşmesinden sonra şahın askerleri tarafından tutuklanarak zindanda öldürüldü.
Ali Muhammed oğlu Fitret, 1890 yılında Tebriz şehrinde doğdu.[1][2][3] İlk eğitimini mollahanede almıştır. Babası Molla Muhammed'den klasik edebiyat, bilim ve Arap dilini öğrendi.[2] 15 yaşında babası vefat etmiş ve eğitimini yarıda bırakarak mürettip olarak çalışmaya başlamıştır.[1][3] Bu dönemde edebi yaratıcılığa başlamıştır.[4] Meşrutiyet hareketine katılmış ve gösterdiği cesaretten dolayı "Settarhan Madalyası" ile ödüllendirilmiştir. 1924–1925 yıllarında Tebriz-Culfa demiryolu idaresinde çalışmıştır.[1][3]
1932 yılında "Bumu bülbül" ("Baykuş ve bülbül"), 1937 yılında ise "Divan-ı Fitret" adlı kitapları yayımlanmıştır.[5][1] Satirik şiirlerini gizli imzalarla yayımlatmıştır. Şiirleri Tebriz ve Tahran’da yayımlanan "Şahin", "Tebriz", "Sehend", "Kanuni-Şüera", "Haver-no", "Azerbaycan",[6] "Şefeq" ve "Vatan Yolunda"[7][8] gazetelerinde yayımlanmıştır.[4][9]
1945 yılının May ayında Azerbaycan'da Sovyet iktidarının kurulmasının 25. yılı dolayısıyla Güney Azerbaycan'dan Bakü’ye davet edilen heyetin üyelerinden biri olmuştur.[10] 21 Azer hareketine katılmıştır.[2] 1945 yılı 20 Kasım tarihinde Tebriz’deki Erk Tiyatrosu'nda Azerbaycan Halk Kongresi faaliyete başlamıştır.[11][12][13] Ali Fitret de bu kongrede temsilci olarak yer almıştır.[14] "Şairler Meclisi"nin kurucularından biri olmuş, Azerbaycan Milli Hükümeti kurulduktan sonra oluşturulan Şairler ve Yazarlar Derneği'nin yönetim kurulu üyesi olmuştur.[1][15]
5 Aralık 1946'da Miyane yönünde saldıran Şah ordusu, Gulam Yahya'nın liderlik ettiği fedailer tarafından durduruldu.[16][17] Azerbaycan'ın farklı bölgelerinden insanlar silahlanmak ve Şah ordusuna karşı mücadele etmek için Milli Hükümet'e başvurdu.[18] Bunun üzerine Mir Cafer Pişeveri'nin liderliğinde bir Savunma Komitesi kuruldu.[19][20] Komitenin ilk işi Tebriz'de sıkıyönetim ilan etmek ve "Babek" adlı gönüllü birlikler oluşturmaktı.[18][21][22] Gönüllü birliklere ilk etapta 600 kişi katıldı.[20][23] Daha sonra Pişeveri, yeniden askeri destek almak için Sovyetler Birliği'ne başvurdu.[18][24] Ancak bu isteği cevapsız kaldı.[25]
11 Aralık 1946'da, Azerbaycan Eyalet Encümeni, kan dökülmesini önlemek amacıyla Kızılbaş Halk Ordusu ve fedai kuvvetlerine, Şah ordusuna karşı direnmemeleri ve savaş alanlarını terk etmeleri emrini verdi.[26][27][28] O günden itibaren, İran ordusu büyük şehirlere girmeden önce, bu şehirlerde toprak ağalarının silahlı çeteleri ve sivil kıyafetli jandarmalar katliamlar yapmaya başladı.[29][30] Bu gruplar, Tahran Radyosu tarafından "İran vatanseverleri" olarak adlandırılıyordu.[30] Çetelerin temel amacı, demokratları ortadan kaldırmak ve Şah ordusunun şehirlere girişini sağlamaktı.[29][30] Tebriz ve Azerbaycan'ın diğer şehirleri yağmalanarak katliamlara maruz kaldı.[29][31] Azerbaycan Milli Hükümeti düştü.[32][33] 14 Aralık 1946'da, ABD ve Büyük Britanya tarafından desteklenen İran ordusu Tebriz'e girdi.[34][35] Bundan sonra da katliamlar ve yağmalar devam etti.[31][34] Binlerce insan tutuklandı ve sürgüne gönderildi.[36] Gerçekleşen katliamlarda ADF üyeleri, fedailer ve tanınmış şairlerden Sedi Yüzbendi, Cafer Kaşif ve Muhammedbağir Niknam öldürüldü.[37][38][39] Ali Fitret de diğer demokratlar gibi şahın askerleri tarafından tutuklanmıştır.[40][3] Cezaevinde işkencelere maruz kalmıştır.[1] 1948 yılında ise cezaevinde öldürüldü.[38][37]