Günümüz dünyasında, Ali Şükrü çok çeşitli insanlar için büyük önem taşıyan ve ilgi duyulan bir konu haline geldi. Toplum üzerindeki etkisi, kültürel önemi veya günlük yaşamın farklı yönleri üzerindeki etkisi nedeniyle Ali Şükrü dünya çapında milyonlarca bireyin dikkatini çekti. Ali Şükrü, ortaya çıkışından günümüze kadar farklı alanlardaki uzmanlar tarafından tartışmaya, analize ve çalışmaya konu olmuş ve bu da mevcut bağlamda önemini ortaya koymaktadır. Bu makalede, bu çok alakalı konuya daha geniş ve daha eksiksiz bir vizyon sağlamak için Ali Şükrü ile ilgili farklı yönleri ve onun mevcut toplum üzerindeki etkisini inceleyeceğiz.
Ali Şükrü Bey | |
---|---|
![]() | |
Türkiye Büyük Millet Meclisi 1. Dönem Milletvekili | |
Görev süresi 23 Nisan 1920 - 15 Nisan 1923 | |
Seçim bölgesi | 1920 – Trabzon |
Meclis-i Mebûsan 6. Dönem Mebusu | |
Görev süresi 12 Ocak 1920 - 18 Mart 1920 | |
Seçim bölgesi | 1919 – Trabzon |
Donanma Cemiyeti 2. Başkanı | |
Görev süresi 1909-1920 | |
Kişisel bilgiler | |
Doğum | 1884 Beşikdüzü, Trabzon, Osmanlı İmparatorluğu |
Ölüm | 27 Mart 1923 (38-39 yaşlarında) Ankara, Türkiye |
Vatandaşlığı | ![]() ![]() |
Partisi | İkinci Grup |
Bitirdiği okul | Bahriye Mektebi |
Mesleği | Asker, gazeteci, siyasetçi |
Dini | Sünni İslam |
Askerî hizmeti | |
Bağlılığı | Osmanlı İmparatorluğu |
Hizmet yılları | 1904-1920 |
Rütbesi | Yüzbaşı |
Ali Şükrü Bey (1884; Beşikdüzü, Trabzon - 27 Mart 1923, Ankara), Türk asker, gazeteci ve siyasetçi.
Osmanlı Meclis-i Mebûsan 6. dönem milletvekili ve TBMM 1. dönem Trabzon milletvekili olarak yer aldı; 1. TBMM'de Mustafa Kemal Paşa'ya karşı en sert muhalefeti ortaya koyan milletvekili olarak tanındı.[1] 1923'te bir suikast sonucu öldürüldü. Öldürülmesi, Türkiye'nin ilk siyasi suikastlarından biri olarak bilinir.[1]
Ali Şükrü Bey, Trabzonlu olup 1884 yılında Beşikdüzü'ne bağlı Denizli köyünde doğmuştur. Babası mütekaid Bahriye kolağası (önyüzbaşı veya kıdemli yüzbaşı) Hacı Hafız Ahmet Kaptan'dır. Aileleri mahallen "Reisoğulları" namıyla meşhurdur.[2]
Heybeliada'da bulunan Bahriye Mektebi'nde öğrenim gördü. Okulu 1904 yılından tamamladı ve bahriye erkan-ı harp subayı oldu. 1909 yılında kurulan Donanma-yı Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti'nin kurucularından birisi oldu ve bir süre ikinci başkanlık görevini üstlendi.[3] Cemiyetin Osmanlı donanması için almak istediği nakliye gemilerini almak üzere Liverpool'a gönderildiğinde eğitimini tamamladı ve çok iyi düzeyde İngilizce öğrendi.[2] İngiltere'de bulunduğu dönemde Türkiye aleyhine yapılan propagandalara karşı çalıştı; Liverpool Times gazetesinde çeşitli makaleleri yayımlandı.[2]
Yüzbaşı rütbesinde iken askerlikten istifa edip siyasete atılmaya karar verdi. İttihat ve Terakki aleyhtarı görüşlere sahipti. 1920'de Osmanlı Meclis-i Mebûsan'ında Trabzon mebusu seçildi. İstanbul'un işgalinden sonra Meclis-i Mebusan'ın kendini feshetmesi üzerine Ankara'ya giderek ilk Türkiye Büyük Millet Meclisine Trabzon milletvekili olarak girdi.
Ali Şükrü Bey, TBMM'ye girişinden hemen sonra, halkın Millî Mücadele'ye inandırılması ve düşman propagandalarının etkisiz hale getirilmesi amacıyla meclis tarafından oluşturulan İrşad Encümeni'ne katıldı ve bu encümenin bir üyesi olarak civar illeri gezdi.[2]
Muhafazakâr bir yapıda olan Ali Şükrü Bey mecliste, Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğindeki Birinci Grup'a muhalif milletvekillerinin toplandığı İkinci Grup'un liderlerinden biri oldu. 28 Nisan 1920'de içki yasağı konusunda meclise yasa teklifi verdi ve yasalaşması için büyük çaba sarf etti.[4]
İkinci grubun görüşlerini açıklamak ve yaymak üzere Mustafa Kemal Paşa'nın Hâkimiyet-i Milliye gazetesine karşı Tan gazetesini yayımlamaya başladı.[3][5] 68 sayı çıkabilen gazetenin hemen hemen tüm başyazılarını Ali Şükrü Bey yazdı.[6] Lozan görüşmelerinden sonra yapılan meclis oturumlarında; İsmet Paşa'nın hariciyeci olmadığı için Lozan'da acemice işler yaptığını ve TBMM'nin kendisine verdiği yetki sınırlarının dışına çıkarak müzakereleri sürdürdüğünü savundu. Lozan'da devam eden müzakerelerin durumu hakkında TBMM'ye açıklanan resmi bilgiler ile dış kaynaklı haberler arasında çelişkileri dile getirdi.[5]
27 Mart 1923 günü ortadan kaybolmuş, iki gün sonra kardeşi Şevket (Doruker) Bey tarafından hükûmete bildirilmiş, üç gün sonra da cesedi bulunmuştur. Hükûmet, olayın failinin Gazi Milis Yarbay Topal Osman Ağa olduğuna hükmetmiş ve Ağa'yı tutuklamak üzere hareket geçmiştir. Nihayetinde Osman Ağa, yaralı bir şekilde tevkif edilmiş bir halde iken Meclis'in idam kararı sebebiyle Ulus Meydanı'nda başı olmadan ayaklarından asılmıştır. Ali Şükrü Bey'in cenazesi Hacı Bayram Camii'nde cenaze namazının ardından Trabzon'a gönderilmiş ve Boztepe'de defnedilmiştir.
Ali Şükrü cinayeti, Türkiye'nin ilk siyasi suikastlarından biri olarak bilinmektedir.[1]
Ali Şükrü Bey, 27 Mart'ta ortadan kaybolmuş; 3 gün sonra kardeşi aranması için Bakanlar Kuruluna başvurmuştu.[5] Ali Şükrü Bey'in cesedi, Ankara'nın Mühye köyü civarında bulundu; boğularak öldürüldüğü anlaşıldı. Meclise katillerin meclis kapısı önünde asılarak teşhiri için yasa teklifi verildi.
Cinayeti araştırmak üzere kurulan komisyon, Ali Şükrü Bey'i Topal Osman'ın Ankara'da, Papazınbağı'ndaki evinde öldürdüğünü tespit etti. Teslim olmayı kabul etmeyen Topal Osman, 1 Nisan'ı 2 Nisan'a bağlayan gece Muhafız Taburu jandarmaları ile kendi adamları arasında yaşanan çatışmada yaralı olarak ele geçirildi, başı kesilerek infaz edildi ve defnedildi. Ali Şükrü'nün katillerinin meclis önünde asılması teklifi yasalaşmış olduğu için Topal Osman'ın başsız cesedi sonradan mezardan çıkarılmış ve ayağından darağacına asılmıştır.[kaynak belirtilmeli]