Akatizi dünya çapında milyonlarca insanın dikkatini çeken bir konudur. Kökleri tarihin derinliklerine uzanan ve günümüz toplumu üzerindeki kalıcı etkisi ile Akatizi, ilgi ve tartışma yaratmaya devam eden bir konudur. Akatizi, kökeninden günümüze kadar dünyada silinmez bir iz bırakmış ve çeşitli disiplinlerde çalışma ve araştırma konusu olmaya devam etmektedir. Bu makalede, Akatizi'in geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki etkisini analiz ederek etkisini ve önemini kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz.
Akatizi, hareketsizce oturamama ile birlikte öznel bir iç huzursuzluk hissi ile karakterize bir hareket bozukluğudur.[1][2][3] Genellikle, bacaklar en belirgin şekilde etkilenir.[4] Etkilenen vücut bölgeleri kıpırdayabilir, ileri geri sallanabilir veya hızlanabilir,[5] bazı kişiler ise sadece vücutlarında huzursuzluk hissedebilir.[4] En şiddetli vakalar saldırganlık, şiddet veya intihar düşünceleriyle sonuçlanabilir.[4]
Antipsikotik ilaçlar, özellikle birinci nesil antipsikotikler, yaygın bir nedendir.[3][5] Bu yan etkiden sorumlu diğer ajanlar arasında seçici serotonin geri alım inhibitörleri, metoklopramid ve reserpin de yer alabilir.[4] Antipsikotiklerin kesilmesiyle de ortaya çıkabilir.[4] Altta yatan mekanizmanın dopamin içerdiğine inanılmaktadır.[4] Teşhis semptomlara dayanır.[4] Huzursuz bacak sendromundan farkı, akatizinin uyku ile ilişkili olmamasıdır.[4]
Tedavi, durum için daha düşük risk taşıyan bir antipsikotik tedavisine geçişi içerebilir.[4] Antidepresan mirtazapin fayda göstermiştir.[1] Difenhidramin, trazodon, benzatropin ve beta blokerlerin yararına dair kesin olmayan kanıtlar vardır.[3][4]
Terim ilk olarak 1901'de fenomeni tanımlayan Çek nöropsikiyatrist Ladislav Haškovec tarafından kullanılmıştır.[6] Yunanca "değil" anlamına gelen a- ve Grekçe: καθίζειν kathízein, "oturmak" veya başka bir deyişle "oturamama" anlamına gelir.[4]