Günümüz dünyasında 2012 İstanbul Hocalı Katliamı anma töreni toplumda büyük önem kazanmış bir konudur. 2012 İstanbul Hocalı Katliamı anma töreni, insanların günlük yaşamları üzerindeki etkisi, küresel ekonomi üzerindeki etkisi veya tarihteki önemi nedeniyle uzmanların, araştırmacıların ve vatandaşların dikkatini çekti. 2012 İstanbul Hocalı Katliamı anma töreni, kökeninden mevcut evrimine kadar farklı bağlamlarda ve bilgi alanlarında tartışma ve yansıma konusu olmuştur. Bu makalede 2012 İstanbul Hocalı Katliamı anma töreni'in çeşitli yönlerini ve çağdaş dünyadaki önemini inceleyeceğiz.
Ermeni ve Bağımsız Devletler Topluluğu güçleri tarafından 1992 yılında Azerbaycan Hocalı'daki 613 kadar sivilin katliamının yirminci yıl dönümü anısına bir miting düzenlendi. Bu çerçevede "Hocalı İçin Adalet" adını taşıyan büyük bir kampanya başlatıldı. 26 Şubat 2012'de İstanbul'da Galatasaray Lisesi önünden başlayan ve Taksim Meydanı'na doğru devam eden, yaklaşık 200.000 katılımcı[1] ile saatlerce süren gösterilerde "Hepimiz Hocalılıyız" (Azerice: "Hamımız Xocalılıyıq", İngilizce: "We are all from Khojaly") sloganları atıldı.
Kalabalık içinde bulunan birçok kişi nefret söylemi ve Ermeni karşıtı sloganlar da kullandı.
"Hocalı için Adalet" sloganı altında 8 Mayıs 2008 tarihinde "Uluslararası Farkındalık Kampanyası" başlatıldı. 1 milyondan fazla insanın katıldığı "Hocalı için Adalet, Karabağ İçin Özgürlük" kampanyasının İnternet sitesinden dünya liderlerine "İnsanlığa karşı bir suç olarak Hocalı Katliamı'nı tanımaları ve dünyadaki adaletsizlikle mücadele etmeleri" konusunda imzalı dilekçeler gönderildi.
Hocalı Katliamı kurbanlarının 20. yıl dönümü anısına kamu sendikaları, gençlik ve öğrenci örgütleri ve diğer Türk örgütlerin katılımıyla yaklaşık 200.000 kişilik bir miting yapıldı. Gösterilere on binlerce Azeri ve Türk vatandaşının katılımı beklenirken farklı etnik grupların da olaya dâhil olmasıyla 200.000 bin kişilik bir gösteri yapıldı. Olayın çözülmesi ve uluslararası hukuka göre cezalandırılması için protestolar sırasında Hocalı Katliamı organizatörlerinin isimleri okundu. İstanbul polisi olası tehlikelere karşı, İstiklal Caddesi'ne doğru yürüyen gösteriler için Fransız Kültür Merkezi bölgesinde ağır güvenlik önlemi aldı. Ağırlıklı olarak Türkler ve Azerilerden oluşan göstericilerin temel amacı dayanışma göstermek oldu.
Gösterilere Milliyetçi Hareket Partisi, Ülkü Ocakları, Alperen Ocakları ve diğer milliyetçi örgütler ile siyasi partiler de katıldı. Yunan ve Fransız konsoloslukları çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı ve Agos Gazetesi'nin binasına doğru giden yollar kapatıldı.
Gösterilere katılan İstanbul valisi Hüseyin Avni Mutlu ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin olaylar hakkında: "Böylesine cesur, onurlu, kararlı, huzurlu ve kardeşçe bir toplanma olmamıştı. Hepinizi selamlıyorum! Hoş geldiniz, sizin birliğiniz ebedî olacaktır." şeklinde yorum yaptı. Ayrıca; "Ermeni saldırganlığına dur de.", "Hepimiz Hocalılıyız.", "Güney Azerbaycan'daki Türklere yapılan soykırımı unutma!", "Tek millet, iki ülke, Hocalı için adalet!", "Ermeni yalanlarına dur de." şeklinde sloganlar da atıldı.
Protestocular daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı.
Kalabalıkta bulunan bazı gruplar Ermeni karşıtı sloganlar ve şiddet içerikli tehditler içeren sloganlar attı. Ermeni gazeteci Hrant Dink'in mahkûm katili Ogün Samast ve Yasin Hayal'e övgü içeren sloganlar kamuoyunda tartışma yarattı.[2]
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri ise "Ağrı Dağı senin mezarın olacak." şeklinde söylemlerde bulundu.
Amerika Ermeni Ulusal Komitesi gösterileri kınadı ve Amerika Birleşik Devletleri Türkiye büyükelçisi Francis Ricciardone'yi çağırdı. Türkçe ve Ermenice yayın yapan Agos Gazetesi de gösterileri kınadı ve 4 Mart'ta bir gösteri düzenledi. Agos, tüm halklar için kardeşlik ve ırkçılığın sonlandırılması için çağrılarda bulundu.
Türkiye Sosyalist Azerbaycanlılar Birliği, Hocalı gösterilerini çevreleyen olayları "Ermeni soykırımını inkâr etmeyi bir araç olarak" kullanılmamak gerektiğini belirterek konu hakkında bir bildiri yayımladı.
27 Şubat tarihinde Türkiye'nin İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, mitingde ırkçı işaretlere ve protestoculara karşı harekete geçmeye çalıştı.
Avrupa Birliği'ne karşı atılan Ermeni karşıtı sloganlar endişeleri artırdı. Avrupa Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, Türkiye'nin dinî azınlıkların ve nefretin tahrik kovuşturması hakkında yeni bir yasa benimsemesi gerekliliğine dikkat çekildi.
18 Nisan 2012 tarihinde İstanbul'da polis, protestolarla ilgili olarak dokuz kişiyi tutukladı. Gösteriler öncesinde "bilinmeyen kişiler tarafından kusurlu afiş teslim edilmesi" ile suçlanan dokuz kişi ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.[3]