Bu yazımızda son yıllarda pek çok kişinin dikkatini çeken 1598 Amasya-Çorum depremi konusunu inceleyeceğiz. 1598 Amasya-Çorum depremi uzun süredir araştırma ve tartışma konusu olan çok yönlü bir konudur. Tarih boyunca 1598 Amasya-Çorum depremi, bilimden kültüre, politikaya ve genel olarak topluma kadar insan yaşamının farklı yönlerinde önemli bir rol oynamıştır. Bu yazımızda 1598 Amasya-Çorum depremi'in farklı boyutlarına dalıp, onun günümüz dünyasındaki etkilerine ve etkilerine ışık tutmaya çalışacağız. Ayrıntılı ve kapsamlı bir analiz aracılığıyla, 1598 Amasya-Çorum depremi'in ve onun bugünkü alaka düzeyinin eksiksiz bir görünümünü sunmaya çalışacağız.
1598 Amasya-Çorum depremi, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde gerçekleşen ve bölgeyi ciddi şekilde etkileyen büyük bir doğal afettir. Deprem, özellikle Amasya ve Çorum çevresinde büyük yıkıma neden olmuştur. Tarihi kaynaklara göre, depremin şiddeti oldukça yüksekti ve hem yerleşim alanlarında hem de tarım arazilerinde büyük hasarlar meydana geldi.[1]
Deprem sonucunda Amasya ve Çorum'daki birçok yapının yıkıldığı ve binlerce insanın hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. O döneme ait kayıtlar, depremden sonra bölgede salgın hastalıkların ve kıtlığın baş gösterdiğini, bu durumun da can kayıplarını artırdığını göstermektedir.[2] Ayrıca depremin etkileri, çevredeki diğer şehirlerde de hissedilmiş ve ekonomik faaliyetlerde ciddi aksamalar yaşanmıştır.
1598 depremi, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın tarih boyunca ne kadar aktif olduğunu ve bu bölgede tekrarlayan büyük depremlerin yaşandığını bir kez daha göstermiştir.[3] Tarihçiler ve jeologlar, bu depremi Anadolu'daki deprem tarihi açısından önemli bir olay olarak değerlendirmektedir.
Depremin ardından bölgede yeniden inşa faaliyetleri başlatılmış ve şehirlerin toparlanması uzun yıllar almıştır. Ancak, o dönemdeki teknoloji ve altyapı yetersizlikleri nedeniyle bu süreç oldukça zorlu olmuştur.[4] Amasya ve Çorum, depremden sonra bile tarihi dokusunu korumayı başarmış, ancak depremin izleri uzun süre unutulmamıştır.
Sarsıntıya eşlik eden bir tsunami, bugünkü Türkiye'nin Karadeniz kıyısı boyunca birçok insanı boğdu. Tsunami kıyı kasaba ve köylerine doğru ilerlerken birkaç bin kişi boğuldu. Tsunami, kıyıdan bir mil kadar içeriye girdi. Sinop ve Samsun arasındaki körfezde tsunaminin dalga yüksekliği 1 m (3 ft 3 inç) olmuştur. Tsunaminin bir denizaltı heyelanının sonucu olduğu düşünülmektedir.[5]